Multimedya:
🎼 Ceylan Ertem - Destina 🎼Selam, size Destina okuyucularının yıllardır beklediği özel bölümüyle geldim. Destina'yı okumamış dahi olsanız bu satırlarda onu anlayacağınıza eminim. Umarım seversiniz...
Hem erken, hem de iki bölüm uzunluğunda bir bölümle geldim, sizde fazlaca yorum yapın olur mu?
Seviyorum sizi.Şarkıyı açmayı unutmayın:))
Başladığınız saat, 🍂
7. BÖLÜM: "KÖR BIÇAK."
Çok istenildiği halde gerçekleştiği zaman mutluluk vermeyen şeyler olduğu gibi, istenilmeden gelen güzellikler de vardı bu hayatta.
Bazen istediklerimizle değil de, bize verilenle daha fazla sevindiğimiz bir dünyada yaşıyorduk; ve ben bu dünyadan artık bir şey istemiyor, yaratanın bana sunduğu her şeye boyun eğerek devam ediyordum hayata.
Daha iyi hissediyordum artık, kendime beklentiler yaratmadığım için önüme çıkan sonuçlarla hayal kırıklığına uğrayıp da üzülmüyordum mesela. Yol nereye çıkıyorsa oraya yürüyor, önüme düşen engellere onların dilinden cevap veriyordum. Daha umursamaz davranıyordum, olanlara takılı kalıp bir plak gibi kafamda tekrar tekrar döndürmüyordum. Konuşanla konuşarak, saldıranla dövüşerek, arkadan vurmak isteyenlerin suratına haykırarak hallediyordum meselemi. Bundan sonra böyleydi, böyle devam edecektim.
Kamer, bizi getiren arabanın gizli bölmesine sakladıkları telefonlarımızı alıp adamlarını aradı. Sadece dakikalar içerisinde olduğumuz mekâna bir yığın üniformalı insan dökülmüş, benim masanın arkasına sakladığım Sefa denen adam sağ salim bir şekilde yanıp patlayan binadan çıkarılmıştı. Kaç ölü olduğunu bilmiyordum, daha doğrusu kaç kişinin ölümüne sebep olduğumu. Artık bu şey kulağıma pek yabancı gelmiyordu, önce Fırat sonra buradakiler; sanırım elim devlet için adam öldürmek için bir kez açılmıştı ve artık bunun sonu yoktu.
"Güzelim," Kamer ellerimi tutarak parmaklarını usulca tenimin üzerinde gezdirdi, ellerim ellerinin arasında kaybolurken hissettirdiği duygu içimin az da olsa rahatlamasını sağladığı için ona minnettardım. "Devlet hainlerinin kanı, devlet için çalışan insanlara helaldir, bunu biliyorsun öyle değil mi?"
Beton zemindeki donuk bakışlarım titredi, kirpiklerim birkaç kez açılıp kapandı ve ben ağzımı açıp Kamer'e ne diyeceğimi bilemedim. Bedenim buz kesmişti, bunu Kamer'in ellerindeki sıcaklığın tenimi kesmesinden anlayabiliyordum sadece çünkü üşüdüğümü hissetmiyordum.
"Bu seni rahatlatmak için söylediğim bir yalan değil Hazel, bunlar gerçekler. İstersen kendin gidip bir başkasından bile öğrenebilirsin." Elleri bileklerim boyunca kayıp beni kendisine doğru çekti. "Şimdi biraz rahatlayabilir misin lütfen?"
Sertçe yutkunurken gözlerimi kaldırıp gözlerine tırmandırdım, varlığı ucu sıkı düğümlenmiş bir ipin bileklerine dolanarak uçurama sarkıtılan birine sağlayan güven gibiydi. Tehlikeli olduğunu biliyor, buna rağmen yüreğime adını koyamadığım bir ferahlık sunuyordu.
"Onların üzerimde bir vebal bırakmadığını daha öncede söylemiştin," diye mırıldandım. "Ama bu aldığım tek bir can için bile olsa içimde oluşan ağırlığı hafifletmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK OKYANUS II
Genç KurguBir eliyle ensemi sıkıca kavrayıp bedenimi kendisine yaslarken, dudaklarını hemen dudaklarımın kenarına bastırdı. "Ellerimi açtığın an başına gelecekleri biliyorsun değil mi?" diye sordum, sıcak nefesi tenime vuruyor, gözlerinin içine kadar güldüğün...