*bu bölüm Bal'ın ismini unutanlara gelsin*
2.6
Canım Bal Diyeti
🐥
"Saçmalamaz mısın lütfen?"derken bayık bayık tavana bakıyordum.
"Bak tek gidersem annem şüphelenir. Annem şüphelenirse ne olur peki?" ablamın beklentiyle iri iri açılan gözlerine oldukça boş bir şekilde baktım. On dakikadır beni kendisiyle beraber dışarı çıkartmak için ikna etmeye çalışıyordu. Niyeti yeni sevgilisiyle buluşup sinemaya gitmekti ve bunun için de benimle beraber evden çıkıp tek başına yola devam etmesi gerekiyordu. Amacı uğruna beni harcayacaktı yani.
Benden cevap alamayınca of çekti. "Annemde beni takip edecek potansiyel olduğunu biliyorsun. Selim'i öğrenince bana neler yaptığını hatırlasana!"sesinden biraz sonra timsah gözyaşları dökeceğinin sinyalini almıştım. Yattığım yerde başımı biraz daha yastığa bastırıp tedirgince masum maskesine baktım.
Selim, ablamın 'hayatının aşkından' sonraki ilk sevgilisiydi fakat ilişkileri uzun sürmemişti çünkü annem trajikomik bir tesadüfle bunu öğrenmişti. Sonrasında ablamın canına okumuştu tabi.
"İyi de o zamanlar küçük sayılırdın. Şimdi kazık kadar oldun, annem sesini çıkarmaz ki."dedim dahiyane bir şekilde. Annem Doğukan'ı öğrense kıyamet kopardı fakat ablam sevgilisi olduğunu söylese kızın sırtını sıvazlardı. Çünkü ablam üniversite mezunu, evlilik çağına gelmiş bir vatandaştı artık. O artık kutsanmıştı.
Gözlerini kısıp sinirle gülümsedi. "Lan çok zeki kardeşim, beynin de sümüklerinle akıp gitti mi, ha?"deyip üstüme eğilince battaniyeyi burnuma kadar çekip korkuyla ona baktım."O zaman da ciddi düşündüğümüzü söylemek zorunda kalırım."
"Ee, söyle o zaman sen de?"
Sinirle inleyip pençelerini yatağımın iki kenarına geçirdi. "Çocuğu sadece iki gündür tanıyorum gerizekalı! Ne ciddisi Allah aşkına?"
Siyah saçları, beyaz teni ve sinirden gerilmiş yüzüyle cadıya benzemişti ama bunu ona söyleyecek kadar cesur değildim. Yapmacık bir kahkaha attım. "İki gündür tanıdığın çocukla sinemalarda ne işin var abla?"
Çok zekiyim, lanet olsun.
Annem duymasın diye sessizce küfrederek yatağımdan uzaklaştı ve yatağın karşısındaki koltuğa çöktü. Battaniyenin altından sinsice sırıttım. Bana işin düştü ya, daha çok burnundan getireceğim senin abla. Göreceksin sen gününü.
"Yağmur, en sevdiğim kardeşim, senin beynini doğumda içerde mi unuttular acaba? Hayır yani bunun başkası açıklaması olamaz çünkü."
Battaniyeyi normal seviyeye indirip masumca gözlerimi kırpıştırdım. "Anlamadım, ablacığım."
Ben ablama asla böyle tatlı tatlı konuşmazdım, bunu o da biliyordu. Dertli dertli iç çekti."Şimdi normal bir flörtleşmede tarafların ikinci buluşmasında gidilen yer sinemadır. Bazen ilk buluşmada da gidiyorlar ama önemli olan bu değil."durdu, hayalkırıklığıyla yüzüme baktı. "Hiç mi anlamıyorsun bu işlerden ya? Benim gibi bir ablan varken hem de. Çok yazık..."
Battaniyeyi üstümden atıp doğruldum."Anlamıyorum işte, anlamak zorunda mıyım?"
Düz düz baktı. "Evet."
Yüzümü buruşturup ayağa kalktım ve şarjdaki telefonuma yöneldim."Daha iyileşmedim bile, seninle dışarı çıkarsam bunun bir bedeli olur."dedim ukalaca. Korkmasam 'Yalvarman hoşuma gitti, biraz daha yalvar.'diyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rapunzel'in Dip Boyası Geldi
Teen Fiction"Sonra... Sen geldin. Her şey değişti." 🌹 Bu kitap, gerçek hayatta boşluğa düşmenizi sağlayabilir. Not:Etrafı toz pembe görmeye başlarsanız en yakın hastaneye gitmeniz şiddetle tavsiye edilir. 14.05.17