1.1
Önemli Olan Lys Ya
🍁
Şimdi kısaca bir özet geçiyorum.
Ekim ayına girdik ve ben hala zerre ders çalışmıyorum. Ygs var, Lys var. Son bir haftam sadece Doğukan ve iç sıkıntılarımla geçti. Doğukan hayvan gibi yakışıklı ve yüzde bin beş yüz eminim ki kitap zevki de iyi. Bloğunda yazdıklarından belli. Sinsice bloğunu stalklamıştım elbette. Ve bilmem bilir misiniz, ben tam bir kitap aşığıyım. Şu dünyada paramı harcamaktan gocunmadığım tek şey kitaplar.
Yani millet, Bal'la evlenmek için sağlam bir sebebim var.
Eve gidene kadar götüm donmuştu, hırkasını giysem böyle olmazdı. Fakat benim hala bir gururum var, sevgili okurlar. Sorarım size; ne sıfatla hırkasını almak için can atacaktım? Hata bende, Ekim ayında incecik kazaklarla dolanırsam en nadide organım da böyle donar işte.
Eve gittiğimde ilk işim battaniyelere sarınıp kahve içmek olmuştu. Doğukan bekleyebilirdi, öyle değil mi? Burnum akmayı bıraktığı an telefonu elime alıp engeli kaldırmıştım. Bundan sonrası sende Bal.
Saat 16.00 oldu mesaj yok.
17.38 hala ses seda yok.
19.54'de Tumblr ölüm sessizliğinde.
En sonunda bu ahmakça bekleyişin cidden ahmakça olduğunu fark edip ders çalışmak için telefonu kenara bıraktım. Tam 3 saat Fonksiyon çözdüm. Tam 3 saat. Ve bu sokuk süreç içinde tek bir mesaj gelmedi. Bir emoji bile yollamadı! Hain Bal. Madem mesaj atmayacaksın, niçin dibime kadar girip ayarlarımla oynuyorsun? Öyle olsun, Bal.
Ben tuhaf hisler içinde cebelleşirken bir ara annem odama baskın yaptı, elimde telefon olmadığını görünce beni azarlamak için türlü bahaneler üretip odadan çıktı. Sonra ablam geldi, durduk yere hakaret edip gitti. Sanırım yine sevgilisinden falan ayrılmıştı. Babam hiç gelmedi. Babam hiç gelmezdi. Onun daima işleri vardı, olmasa da hep mesafeliydi. Asla özendiğim baba-kız ilişkisini yaşayamayacaktım. Bu saatten sonra hevesim de yoktu zaten.
Bir anda Bal'ı düşünmeyi bırakıp babamı, çocukluğumu, sikik heveslerimi ve vazgeçtiğim hayallerimi düşünmeye başladım. İşte yine kendimi bok gibi hissediyordum. Son zamanlarda iyice boka batmış gibiydim. Haddinden fazla düşünüyordum her şeyi. Tehlikeli sayılabilecek kadar derin düşünmeye, her şeyi kafaya takmaya başlamıştım. Bal bir yana, geceleri başımı yastığa koyduğumda uyuyamaz olmuştum. Mutsuzdum.
Zihnimde mutsuzluğumu tetikleyen sesler vardı, susmuyorlardı.
Gece oldu, herkes gözlerini yumdu. Şehir uyurken ben odamda düşünüyordum. Herkesi, her şeyi ve belki de hiçbir şeyi. Doğukan önemli birisi değildi benim için. Bir gün hayatımdan çıkacağını ve yine tek kalacağımı biliyordum. Herkes bir gün giderdi. O yüzden onu düşünmem de gereksizdi, evet. Kırgınlıklarımı ve ciğerlerime batan ölü hevesleri düşünmek, Bal'ı düşünmekten daha güzeldi. En azından acı çekiyordum.
Tuhaf belki fakat ruhsal acıları seviyordum.
Sonra kendime işkence etmekten sıkılmış olmalıyım ki sabaha kadar yarım kalan yazıma devam ettim. Ve saat 06.12 olduğunda telefonum titremişti. Mesajı atanın Bal olduğunu bakmadan da biliyordum çünkü bu saatte bana mesaj yollayabilecek tek kişi oydu.
anonimbirbey: Günaydın. Büyük ihtimalle henüz uyanmadın ya da şu an uykusuz gözlerle mesajımı okuyorsun ama bunlar önemli değil. Bugün dışarı çıkarken kalın giyin. Üşüdüğünü hissetmek istemiyorum. Tamam mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rapunzel'in Dip Boyası Geldi
Novela Juvenil"Sonra... Sen geldin. Her şey değişti." 🌹 Bu kitap, gerçek hayatta boşluğa düşmenizi sağlayabilir. Not:Etrafı toz pembe görmeye başlarsanız en yakın hastaneye gitmeniz şiddetle tavsiye edilir. 14.05.17