Hastalıkta sağlıkta, varlıkta ve yoklukta... Madem bu kadar güçlü bir bağ ,boşanma diye bir şeyin hiç var olmamış olması gerekmez miydi? Sevginizi kağıda döküp bunu devlet önünde resmileştirmeye ne gerek var. Birinin seni sevdiğini anlamak için kalple bağlı olmak yetmiyor mu? Ailemin düğün fotoğraflarına bakıyordum. Annem üzeri askılı ve dantel desenli ,altı da bir düğün pastası gibi kocaman ve kabarık olan bembeyaz güzel bir gelinlik giyiyordu. Saçındaki beyaz tül ise yerlere kadar uzanıyordu. Güzelliğine hayran kalırdınız,bakışlarına aşık olurdunuz ve gülüşüne doyamazdınız. En azından eskiden öyleydi. O adam da yanında gülümsüyordu, dönüştüğü şeyden habersiz. Neyse ki böyle fotoğraflar var da her zaman böyle değildik diyebiliyorum. Bütün bu aile dediğimiz şey çok abartılıyor yine de. Yani bizi özünde bağlayan tek şey kan bağı. Bu birini sevmem için yeterli bir sebep değildi. Ya bir katil ile aynı kan bağına sahip olsaydım ,bu beni katil yapmazdı. Aynı kan bağına sahibiz diye bu da bizi aile yapmaz. Katiller nasıl insanları öldürüyorsa aileler de çocukların insanlığını öldürebiliyordu. Hangisi daha büyük suç? Fotoğrafları çevirirken yeni bir bölüme geçti. Üzerinde ''çocuğumuz'' yazıyordu. Merak ettim ve bakmaya karar verdim. Gerçekten de her zaman kanlı bıçaklı değilmişiz. Üçümüz aynı anda gülebiliyormuşuz. Tabi gülüyor olmamız mutlu olduğumuz anlamına gelmiyordu ama yine de bana çok gerçekçi gelmişti o fotoğraf. İlk yürüyüşüm,ilk banyom,ilk kendi kendime yemek yememi,hepsinin fotoğrafı vardı. Hoşuma gitmiyor değil ama şuan ki halimi göz önünde bulundurunca istedikleri kadar fotoğraf çekmiş olsun gerçeklerin fotoğrafını hiçbir zaman çekememişlerdi. Yavaş yavaş parçalanan bu ''ailenin'' fotoğrafları ise ya vardı ya da yoktu. Büyüdükçe daha da az fotoğrafımın olduğunu fark ettim . Onlar bir çocuk bir insan yetiştirmek değil bir bebekle evcilik oynamak istiyorlardı. Artık hiç fotoğrafım çekilmiyordu. Son güzel fotoğrafım mezuniyettendi. Okuldan kurtulduğum için mutluydum. Ama daha lise vardı. Sadece koleji bitirmiş olmamıza rağmen bunun için mezuniyet yapılması bana tuhaf gelmişti o zamanlar ama şimdi daha mantıklı geliyor. Ailemin beni çektiği son fotoğrafımdı. Aşağıdan müzik sesi geliyordu. Eski bir şarkı ama güzeldi,sakindi ve rahatlatıcıydı. O adam açmıştı müziği,emindim. Eski ile olan bağlarını hiçbir zaman kopartamamıştı. Ama ben kopartmıştım. Elimde ailemizin birlikte güldüğü tek fotoğraf vardı. Fotoğrafa baktım,ben de ona güldüm. Bir daha görmemek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Oda #wattys2022
Non-FictionOdamın büyük olması onun git gide daha da küçüldüğünü hissetmeme engel olmuyordu. Dünya'nın büyük olması benim için yeterli alan olduğu anlamına gelmiyordu. Kötü şeyler yaşamamış olmanız onların var olmadığı anlamına gelmiyor. İstemeyeceğiniz kadar...