Sonunda hayatım boyunca istediğim şeye ulaşmıştım. Hayatımın aşkı beni seviyordu. Bir yıldır beraberdik, neredeyse iki yıl olucaktı. Zaman çok çabuk geçiyordu. Onunla beraber bir çok şey yaşadık. Başlarda beni çok üzdü, pislik gibi davranıyordu hatta. Ona aşırı derecede kızgındım ve üzgündüm. Her yalanı başka yalana çıkıyordu, yalanlar onunla bitmiyordu. Başkasından hoşlandığını bile söylemişti bana. Hepsini affettim, içime gömdüm. Pembe dizilerin baş rol karakterleri gibi hissediyordum kendimi. Çaresiz, ümitsiz...
Şuan hissettiklerim için suçluluk duyuyorum. Kafayı yemek üzereyim. Dışarı çıkmak istiyorum ama param yok. Nedens böyle pahalı bir yere taşındım ki... Üç gün içinde şu lanet liseyi bitirecek olan sınava gireceğim bir de. Bir yerden kaçıp başka bir yere takılıyorum.
Bana yaptıklarını bazen unutuyordum, her hatırladığımda ise yeniden acı veriyor. Üç ay boyunca benimle mesajlaşıp sevgilisi olduğunu benden saklamıştı hemde ona sormama rağmen. Ne tür bir pislik böyle bir şey yapabilirdi ki! Nasıl affettim, neden affettim?
Sanırım onunla çıkmanın nedeni ondan öcümü almak. Benden ümidimi kopardı, aşka olan inancımı kopardı oysa aşk tek inancımdı. Bugün mutlu olsak bile ben artık aşk hissetmiyorum. Kalbimi bir çok kez kırdı ve o kalp eskisi gibi olamayacak bunu hissediyorum çünkü dokuz aydır hâlâ kırık parçalar kalbime batıyor. Eğer ilişkimizin son altı ayını ele alsaydık belki bugün mutlu olurdum. Yok, mutlu olurdum. Senin hataların yüzünden sana aşık olmayı bıraktım. Ben affetmiş olsam da kalbim affetmedi.
Katerina beni böyle görseydi halime gülerdi. Her şeyi abarttığımı söylerdi. Muhtemelen abartıyorum da. Ama elimden gelen bir şey değil. Hissettiklerimi kontrol edemiyorum. Her duygumu bir şekilde dışa vuruyorum. Sevgilim onu artık sevmediğimi anladığında ne yapacak? Yoksa seviyor muyum? Ama başkalarını sevmeme engel olacak kadar sevmiyorum. Demek ki...
Dışarı çıkmalıyım. İki saatir ağlıyorum, odamda dolaşıyorum. Deliye dönüyorum adeta. Eski günlerdeki gibi, karanlık odam beni takip ediyor. Bu odada tuttuğum her ışık sönüyor. Belkide biraz uyku ile her şey düzelir. Ama sıkıntı ne bu oda ne de sevgilim. Sorun benim. Ben ve benim aklım, ben ve benim duygularım. Ölümün tatlı kollarına düşmek istiyorum. Ve unutmak... Her şeyi unutup hiç yaşamamış gibi davranmak. Uyuma vaktim gelmedi mi? Tatlı sonsuz bir uyku. Yeteri kadar savaşmadım mı mutluluk için. Her gün her gece kendi canıma kıymamak için savaştım. Ölmemek için savaştım. Ne pahasına? Daha çok acı çekmek için mi? İntahar edersen cehenneme gidersin diyenleri dinlemek için mi? O insanlar bilmiyorlar. Bilseler bunları demek için burda bile olmazlardı. Böyle acılara kim neden dayanmak ister. Neden dayanalım. Ölüm çok daha tatlı geliyor kulağa. Her hayatımda yeni bir adım attığımda sonuç yine acı olacaksa ben artık yaşamak istemiyorum.
Düşüncelerimin sonu yoktu. Kızgındım. Etrafımdaki her şeye kızgındım. Basit bir hayat, basit bir aşk hikayesi istiyordum oysa. Hikayemin sonu asla güzel bitemeyecek çünkü ben mutsuz olmaya mahkumum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Oda #wattys2022
No FicciónOdamın büyük olması onun git gide daha da küçüldüğünü hissetmeme engel olmuyordu. Dünya'nın büyük olması benim için yeterli alan olduğu anlamına gelmiyordu. Kötü şeyler yaşamamış olmanız onların var olmadığı anlamına gelmiyor. İstemeyeceğiniz kadar...