↪️Sıla
"Doğru duydun. O çocuğu öldürmeni istiyorum."
"Neden öldüreyim?"
"Orası seni ilgilendirmez ufaklık, ama bana itaat etmek zorundasın."
Göz devirerek alayla güldüm. Bu adam kendini ne sanıyordu ki? "Etmezsem?"
Adam yüzüne alaylı bir ifade koyarak yanıma geldi. Eli ile çenemi kavradı ve bana baktı. "Güzelliğine ve bedenine yazık olur."
Adama tiksintiyle baktı. Ne demek istediğini anlamıştım. Hızla kafamı çektim ve derin bir nefes aldım.
"Sana bir gün süre veriyorum. Yarın geldiğimizde kararını vermiş olsan iyi olur. Yoksa senin için şeyler olmayacak," diyerek göz kırptı ve yanındaki adamlarla yanımdan ayrıldılar.
Yalnız kalmıştı, telefonumu ve silahımı da düşürdüğüm için kimseye haber veremeyip, kendimi koruyamıyordum.
Düşünmeye başladım. Öldüremezdim; ben bir doktordum ve hastamı öldüremezdim. Ayrıca ben bir katil değildim.
Kendimi bu oyuna katanın kim olduğunu çok merak ediyordum.
↪️Taehyung
"Şimdi sakinleş ve her şeyi anlat lütfen."
Jungkook Yağmur ile konuşunca onu Jimin'in odasına çağırmıştı ve şimdi herkes onu pür dikkat dinliyordu. Hoseok'un sakince konuştuğunu duyunca anlatmaya başladı Yağmur.
"Bir asistanla aşağı malzeme odasına inmişti. Sıla'yı mesaisinin bitiminden beri görmüyordum zaten. Depoya inerken bir yandan Sıla'yı arıyordum. Malzeme deposunu ararken zil sesi duyduk, malzeme odasından geliyordu. Sıla'nın melodisiydi ve telefon kapanınca ses de kapandı. Odaya girince malzemeler yerdeydi. Sıla'nın telefonu da yerdeydi. Sonra yerlerde kan izleri vardı. İzler makasın birinde bitiyordu ve Sıla orada yoktu.
Anlattıktan sonra derin bir nefes almıştı. Yoongi hyung umursamaz tavrıyla omuz silkti. "Her neyse Sıla kaçırılmış işte."
Jungkook sinirle konuştuğunda derin nefes aldım. Gene başlıyorduk. "Bu normal bir şey değil hyung."
"Benim yapabileceğim bir şey yok. Bu yüzden pek de takmıyorum Jungkook."
Yağmur ona göz devirerek bize döndü. "Bir şey yapacak mısınız? Yardım hani?"
"Yapabileceğimiz bir şey yok. Polis değiliz. Gidip polise felan haber ver nerden bileyim?" Aynı umursamazlıkla konuşan Namjoon hyunga şaşkınca bakıyordum. Cidden böyle demiş olamazdı değil mi?
"SİZE GELİP ANLATMAK ZATEN HATAYDI!SANKİ UMRUNUZDAYDI DEĞİL Mİ?"
Yağmur sinirle bağırmış ve gözleri dolmuştu. Yutkunarak gözlerimi kaçırdım. Jimin'in vurulması tüm hepsini etkilemişti ve şimdi de umursamazca davranmaları dikkatimden kaçmıyordu.
"Açıkçası benim umrumda değil. Para göz birinden her şeyi beklerim. Belki de numara yapıyordur ha? Böyle ortalıktan kaybolmalar falan. Ne kadar heyecan verici değil mi?"
Yoongi hyung bunları söylerken Yağmur'a bakıyordu. Yağmur sinirden ve endişeden dolayı dolan gözlerini artık tutamamış gözlerinden yaşlar dökülmüştü. "O öyle biri değil, öyle bir şey de yapmaz. Onu daha tanımamışsınız."
"Tanımak isteyen kim?"
"TANIMAYIN ZATEN! SİZİN GİBİ ONA İFTİRA ATAN İNSANLARLA HİÇ TANIŞMASIN DAHA İYİ!" diyerek odadan çıktığında geri yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ; TRUST ME
Fanfiction»Hayatını değiştiren bir kız. »Hayatını değiştiren bir vaka. »Hayallerini,etrafındaki sevdiklerini paramparça eden bir katil. »Ona güvenmeyen aile. »Ona güven veren Bangtan♡. »Onları korumaya çalışan bir kız. -KORUYABİLECEK Mİ?-