34

257 22 27
                                    

↪️Sıla

"Sana odamı karıştırmamanı söylemiştim!"

Dudakları alayla iki yana kıvrılırken geri yaslandı. "Neden? Başka şeyler de mi saklıyorsun?"

Gözlerimi kapatarak başımı yukarı kaldırdım ve sabır diledim. Uyarmama rağmen odamı kurcalaması yetmiyormuş gibi bir de sakladığım gerçeği de öğrenmişti.

Pekala belki saklamamam gerekiyordu. Fakat doktor olduğum için yapamadığım polislik görevimi sadece Nida ve Yağmur biliyordu. Gizli kalmasını istemiştim, emir kulu olduğumdan bu isteğimi amirime söylemiştim. Saygı duyacağını söylemiş, böylesinin daha iyi olduğunu söylemişti.

Eh, bir bakıma haklıydı. Hastanede çıkan tatsız durumlarda polislik yapamayacaktım ve eğer bilselerdi bana yanlış gözle bakabilirlerdi. Aslında perspektif meselesiydi lakin kimse olaya benim baktığım taraftan bakmayacaktı. Aslında saklamanın en iyi olduğunu düşündüğüm için kendimle gurur duyuyordum şu an. Ama ne yazık ki yakalanmıştım.

Aslında onların bilmesi benim için bir sorun teşkil etmiyordu. Sanuçta yanımda/yakınımda çalışmıyorlardı. Zaten eninde sonunda söyleyecektim, nereye kadar saklayabilirdim ki? Sadece korkularım vardı.

Bilirsiniz, Jimin'i vuran kişi veya kişiler yakalanmıştı. Fakat bende bunun hakkında araştırma yapmış, onlardan saklamıştım. Ben daha araştırmayı bitirmeden adamlar yakalanmıştı. Her ne kadar vurduran kişiyi değilde adamlarını yakalasalar da benden önce bulmuşlardı. Kendimi boşuna emek vermiş gibi hissediyordum.

Korkumda bundan kaynaklanıyordu. Öğrendikleri zaman neden bulmak için çabalamadığımı düşünerek hakkımdaki düşünceleri değişecekti. Elimde dosyalar olsa bile yeterli olduğunu sanmıyordum. Baştan savma, öylesine bir araştırma yaptığımı düşüneceklerdi.

"Sence de bir açıklama hak etmiyor muyuz?"

Konuşan Namjoon sunbae ile başımı indirerek ona baktım. Sinir ve hayal kırıklığı kaplamıştı irislerini. Ona, onlara böyle hissettirdiğim için kendimden nefret etmem normal miydi?

"Anlatacağım."

~

"Tanrım, ne kadar gizli saklı iş bu böyle be!"

Mutfaktan çıkmış, salonda oturuyorduk. Daha doğrusu onlar oturuyor, ben ayakta heyecanla sakladığım her şeyi anlatıyordum.

Yemekten sonra odama çıkarak, silahımı ve araştırmalarımın bulunduğu dosyaları alarak aşağı inmiştim. Ortadaki büyük sehpaya hepsini koyarak her şeyi anlatmış, dosyaları ise kanıt olarak göstermiştim.

Bana karşı olan düşüncelerinin değişmesini istemiyordum. Hakkımda kötü şeyler düşünmelerini, tekrar bir kaç hafta öncesine dönmelerini istemiyordum. Onları, helede Jungkook'u kaybetmek istemiyordum.

Ben ki, duygularını asla saklayamayan biri olarak, bu zamana kadar olan hayranlığımı içimde bir yerlere saklamış, mesafeli ve rahat davranırken benden bir anda uzaklaşmalarına dayanabilir miydim, bilmiyordum.

Anlatmam bitene kadar hepsi can kulağıyla dinlemiş, lafımı bölmemişti. Yaklaşık yirmi dakika sonunda derin bir nefes alarak onlara döndüm.

"Her şey böyle işte, sakladığım başka bir şey yok. Niye sakladım, onu da bilmiyorum. Ama saklamama rağmen elim boş durmayarak dosya dosya araştırma yaptım. Hakkımdaki düşünceleriniz değişir mi bilmiyorum ama en azından elimi kolumu bağlayıp oturduğumu düşünmeyin diye bunları anlattım. Tekrar özür dilerim. Bundan sonrası size bağlı, karışmaya hakkım yok."

BTS ; TRUST MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin