↪️Jimin
Yüzüme gelen güneş ışınları yüzünden yüzümü buruştururak gözlerimi açtım. Bugün ikinci gündü ancak ne bir gelen vardı ne de geçen.
Tanrı'nın unuttuğu bir yerde kapana kısılmış gibiydim. Dibimde biten iri yarı adamlar sinirimi zıplatırken hala daha burada ne için olduğumu bilmemek kafamı karıştırıyordu. Ne için kaçırıldığımı bilsem belki bu kadar kasılmaz, sakince olacakları bekleyebilirdim.
Ancak bilmemek beni daha agresif yapıyordu. Örneğin sürekli yüksek sesle konuşup sandalyeden kurtulmaya çalışmam gibi.
"KOCA İKİ GÜN OLDU VE HALA DAHA BURADA OTURUYORUM. ARTIK NE YAPACAKSAN YAP OROSPU ÇOCUĞU! YAP Kİ, BENDE KURTULAYIM SEN DE!"
Günde en az bin defa böyle bağırmama rağmen lanet olası adam gelmiyor ve hiç bir şey yapmıyordu. Giderken söylediği şey sinirimi bozmuşken şimdi ortalıkta gözükmemesi de neyin nesiydi?
Sinirle dişlerimi sıkarak derin nefes aldım ve iki gündür yaptığım tek şey olan bekleme eylemine devam ettim. Buradan kurtuluş yoktu, ya beni kurtarmalarını bekleyecektim ya da ölmeyi.
↪️Nida
"Bu mikro kulaklığı taktığımızda biz seni sende bizi duyabileceksin. Böylece iletişimimiz daha da kolay ve olaysız olacaktır."
Sıla başını salladığında paketi eline verdim. "Gece saat on birde benim evime geliyorsun. Seni orada hazırlayacağım ve sonra sessiz ve sakin bir şekilde zorlukla bulduğumuz yer bildirimine gideceğiz anlaştık mı?"
Tekrar kafa salladığında gülümseyerek elimi omzuna koydum. "Korkma, onun hala iyi olduğuna eminim. Bu kadar sıkma canını, onu kurtaracağız, kurtaracaksın. Anlaşıldı mı?"
"O, iyidir değil mi?" Dolu gözlerle konuştuğunda derin bir nefes alarak koltuğa oturdum ve onuda oturttum.
"Bak Sıla, bundan hiç kimse emin olamaz. Çünkü hiç birimiz orada neler olduğunu ve neler yaşandığını bilmiyor. Bu yüzden sana kesin bir şey söyleyemem, umut edelim iyi olsun."
Gözlerini kapatarak derin nefes aldığında ayağa kalktım. "Hadi biraz dinlen ve akşama güç topla, iki gündür doğru düzgün uyumuyorsun."
Bir kaç dakika sonra ayağa kalkıp odasına gittiğinde askılıktaki hırkamı giyerek kapıyı açtım. Kapıdan çıkıp gitmeyi bekliyordum, önümde elleri cebinde bana bakan Taehyung'u görmeyi değil.
"Senin burada ne işin var?"
Ayakkabılarımı giyerek konuştuğumda omuz silkerek bana baktı, "özledim."
Bir kaç dakika idrak etmek için boş boş suratına bakmış, daha sorma kızararak ayağa kalkmış kapıyı kapatmıştım. "Aniden neden söylüyorsun? Heyecan yaptım."
Gülerek yanıma geldi ve elimi tutarak yürümeye başladı. Bir elimize bir ona baktım. "Bu dışarda güvenli değil Taehyung, ya tanınırsan?"
Sırıtarak bana döndü ve göz kırptı. "O zaman bizde evine gideriz."
~
"Sana soğuk evim var demiştim."
"Tanrım dışarısı daha sıcak."
Göz devirerek yüzüne yastık attım. "Abartma, şapşal."
Şömineyi yakmış, yere iki yer yastığı koyarak önüne oturmuştuk. Evime uzun zamandır gelmediğim için soğuktu, bu yüzden yanımızda battaniye ve elimizde kahve vardı. Aslında, sorunlarımız olmasa güzel bir ortamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ; TRUST ME
Fanfiction»Hayatını değiştiren bir kız. »Hayatını değiştiren bir vaka. »Hayallerini,etrafındaki sevdiklerini paramparça eden bir katil. »Ona güvenmeyen aile. »Ona güven veren Bangtan♡. »Onları korumaya çalışan bir kız. -KORUYABİLECEK Mİ?-