↪️Yağmur
"Ne demek ameliyata giremem! Bu hasta ile altı saattir ilgileniyorum ve karşılığında ameliyatına girmeme nasıl izin vermiyorsunuz?"
"Eliniz yaralı bu yüzden giremezsiniz. Daha fazla uzatmayın," dedi ve kapattı kapıyı hemşire.
Sinirle nefes vererek ameliyat kapısından uzaklaştım. Elimden dolayı ameliyata girememiştim. Üstelik o hasta ile altı saat ilgilenmiştim.
Sinirden gözlerim dolmuş ne yapacağımı bilmiyordum. Hepsi şu an içimden hakkında demediğimi bırakmadığım, içimden söylemediğimi bırakmadığım Yoongi yüzündendi.
Aklıma geldikçe sinirleniyor, refleks olarak elim sızlıyordu. Daha fazla orada durmak yerine hastanede rastgele gezmeye başlamıştım. Elimden dolayı hastam da yoktu. Bu da beni ayrı sinirlendiriyordu.
Boş boş tüm hastaneyi gezindikten sonra sıkılmaya başlamıştım, uykumun geldiğini hissederek kahve içmeye karar verdim. Kahve içersem en azından bir miktar uykum açılabilirdi. Dinlenme odasına giderek kahve makinesine yöneldim.
Yapacağım kahveyi ayarlarken aklıma Sıla'yı hala bulamadıkları gelmişti. Dert üstüne dert ekleniyordu. Bundan nefret ediyordum. Birden aniden karnımın üstünde aşırı sıcak bir şey hissettim.
"Aahhh!"
Sol elim ile bardağa koymaya çalıştığım kaynar suyu üzerime dökmüştüm. Ne güzeldi ya! İşin kötüsü vücudu yanıyordum. Ama bunu takmayarak yavaş yavaş önlüğümü çıkarmaya çalışıyordum. Bir yandan da gözlerimi siliyordum. Neden ağladığımı bile bilmiyordum. Acıdan dolayı ağlamam normaldi. Ama o kadar içten ağlıyordum ki ben bile kendime acıyordum şu an. Neydi sebebi? Acı, kırgınlık, üzüntü, korku, endişe...
Üzerimi zorla da olsa çıkararak odada giysi dolabını aramaya başladım. Kapıyı kilitlemeyi unutmuştum ve şu an da gitmeye niyetim yoktu. Hızlıca değişecektim.
Bulduğum dolabımdan giysilerimi çıkararak gömleğimi giymeye çalıştım. Düğmelerimi iliklerken kapı birden açıldığında refleks olarak kapıya döndüm. Dönerken söylenmeyi ihmal etmiyordum.
"Kapı çalmayı bilm-YAAH! KAPI ÇALMAK DENEN BİR ŞEY VAR! PAT DİYE DALACAĞIN BİR YER DEĞİL BURASI YOONGİ!"
Hızla arkamı dönerek kızarmış yüzümü saçlarımla gizlemeye çalıştım.
"Özür dilerim."
Bunu öyle ruhsuz ses ile söylemişti ki Yoongi, içimin titrediğine yemin edebilirdim. İşimi hallederek ona döndüm.
"S-sorun değ-değil."
Niye kekelediğimi anlamasa da bozuntuya vermemeye çalışarak yanından geçip kapıya yönelmek istedim. Sadece istedi...
Çünkü bu isteğim kolumun hızla geri çekilip, kapının kapanmasıyla son bulmuştu. Birden kendimi kapı ile Yoongi arasında bulunca şaşırarak önümdeki oğlana başımı kaldırarak baktım.
"N-ne yapıyorsun?"
Karşımdaki bana baktığında bir şey anlamlandırmaya çalışıyor gibi gözlerime bakıyordu. Bir şey hissetmeye çalışıyor gibi gözlerimin derinliğine bakıyordu...
Bana karşı bir adım daha atarak, aramızda olan mesafeyi en aza indirdi. Eliyle orantılı olarak gözlerini sargılı olan elime indirdi.
"Bu, çok acıyor mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ; TRUST ME
Fanfiction»Hayatını değiştiren bir kız. »Hayatını değiştiren bir vaka. »Hayallerini,etrafındaki sevdiklerini paramparça eden bir katil. »Ona güvenmeyen aile. »Ona güven veren Bangtan♡. »Onları korumaya çalışan bir kız. -KORUYABİLECEK Mİ?-