↪️Jungkook
"Hadi Sıla, saat on bir oldu gidelim artık."
"Geliyorum Jungkook!"
Omzumu dış kapıya yaslayarak derin bir nefes aldım. On dakikadır burada dikiliyor, Sıla'nın evden çıkması için bekliyordum.
Yaklaşık beş dakika sonucunda kapıya geldiğinde derin bir nefes alarak yaslandığım kapıdan uzaklaştım. "Sonunda geldin."
Bana göz devirerek ayakkabılarını giydi. "Çelik yelek giymek zorladı biraz ne yapayım?"
Derin nefes alarak başımı salladım. Sonuçta hyungumu kurtarmaya gidiyordu, beklemekten zarar gelmezdi.
"Diğerleri ne durumda?" Dikleşerek kapıyı kapattı ve kilitledi.
"Yoongi hyung hastenede, diğerleri de yurttan çıkmak için hazırlanıyordu. Ben seni almak için önden çıktım."
Kafa sallayıp anahtarı çantasına attı ve yanıma geldi. Arabaya doğru yürürken onu süzdüm. "Tam bir ajan gibi duruyorsun."
"Aslına bakarsan ajan gibi hissediyorum kendimi şu an."
Gülerek başımı salladım. "Ayrıca şu kulaklık da kendimi casus gibi hissetmeme sebep olan şeylerde en başı çekiyor."
Arabaya binip Nida'nın evine doğru yol aldığımızda ikimiz de konuşmuyorduk. O camdan yolu izliyor, ben ise yola odaklanmış hiç bir şey düşünmemeye çalışıyordum.
Bir on beş dakika sonra evin önündeydik. Sıla elindeki sırt çantasıyla arabadan indiğinde bende indim ve arabayı kilitleyerek arkasından eve doğru yürümeye başladım. Kapıya geldiğimizde evin büyük olduğunu varsayarak duyması için bir kaç kez zile bastım.
"Uyuyor mu ki?"
Bilmiyorum dercesine omuz silkerek tekrar zile uzandığımda yavaşça kapı açılmış, karşımıza saçı başı dağınık ve gözünden uyku akan Tae hyung çıkmıştı.
Bir dakika ne?
"Hyung burada ne yapıyorsun?"
Esneyerek saçını kaşırken tek gözü açık bize bakıyordu. "Uyumuşuz birazcık."
Göz devirerek Sıla'yı belinden ittirdim ve içeri girdim. "Salona nerden gidiliyor?"
"Karşındaki oda."
"Her şeyi de biliyor." Söylene söylene salona gittiğimizde üzerimdeki hırkayı çıkararak ışığı açtım. Sıla da çantayı koltuğa atıp oturmuştu. Hırkamı bir kenara koyarak yerdeki yastıklardan birinin üzerine oturdum.
Çok geçmeden yanımıza Nida da geldiğinde Sıla'nın yanına yerleşmişti.
"Getirdin mi?"
"O casus gibi hissetmeme sebep olan şeyi elbette getirdim."
"Aslına bakarsan bu gece çakma casussun."
~
"Her şeyi anladın değil mi? Kendi canını hiçe sayıp kurşun önüne atlamayacak ve herhangi bir şey yapmayacaksın."
"Anladım Nida. Biliyorsun bende bir polisim."
"Ama şu an ki durum farklı, kendine dikkat et."
Üstümdeki hırkama biraz daha sinerek kutu gibi odada oksijen ihtiyacımı karşılamaya çalışıyordum. İçeride en az on beş kişiydik. Bunların altısı biz ve gerisi polisti. Önlerindeki masada birden fazla bilgisayar ve kulaklarında kulaklık vardı. Her biri Sıla'nın kulağındaki minik alet için çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BTS ; TRUST ME
Fanfiction»Hayatını değiştiren bir kız. »Hayatını değiştiren bir vaka. »Hayallerini,etrafındaki sevdiklerini paramparça eden bir katil. »Ona güvenmeyen aile. »Ona güven veren Bangtan♡. »Onları korumaya çalışan bir kız. -KORUYABİLECEK Mİ?-