25²

360 27 4
                                    

↪️Yoongi

"Hadi, dinlen biraz."

Hemen yanımda oturan Yağmur'a yaklaşıp konuştuğumda başını iki yana sallayıp kahvesinden bir yudum daha aldı.

Elindeki sargı çıkmıştı, bu yüzden elini rahatça kullanabiliyordu. Ama ben elini her gördüğümde vicdan azabı çekiyordum.

Keşke diye düşünüyordum, keşke dönüp baksaydım. Gururu bir kenara bırakıp yanına gidebilirdim. Elini tutarak özür dileyip, ona pansumanı ben yapabilirdim.

Yapamamıştım, lanet olası gururumu göz ardı edip gidememiştim. En pişman olduğum şey buydu.

Ama artık, o yanımda olduğu sürece her şeyin üstesinden beraber geleceğimize inanıyordum. Onu yarı yolda bırakmayacaktım.

Onu daha fazla tanımak için uzun bir süreç vardı önümde. Ve ben bu süreci en iyi şekilde değerlendirip, her şeyini öğrenecektim.

Neyi sever, neyden hoşlanır, ne yer, neyi sevmez, ne tür şarkı dinler, günde kaç bardak kahve içer...

Evet, kaç bardak kahve içtiğini bile merak ediyordum. Çünkü önümüzde beş adet boş kahve bardağı vardı ve hala içiyordu.

Sıkıntıyla iç çekip elindeki bardağı aldım. O da başını gömdüğü dosyalardan kaldırarak nihayet bana bakmıştı.

"Ben dinlen diyorum, sen ne yapıyorsun?"

Bana boş boş bakmaya devam ettiğinde masadaki kahve bardaklarını alarak elimdeki dolu bardakla beraber kenarda duran çöpe attım. Arkamda sızlanan Yağmur'u duyunca sırıtmıştım.

"Ne yapıyorsun Yoongi, daha bitmemişti o!"

Sahi mi, ben göremiyordum zaten.

Göz devirerek ona döndüğümde sinirli bakıyordu. Bunun için sinirlenmiş olamazdı, değil mi?

Hızla yanına gelip yerime oturarak ona döndüm.

"Hadi ama Meleğim, kaç bardak içtiğinin farkında mısın? Fazlası zararlı bunların. Böyle ayakta kalacağına bir süre dinlen daha dinç olacaksın bak."

Doğru söylüyordum, ayakta kalıp şu dosyaları doldurmak için kahve içiyordu. Ne olurdu biraz uyuduktan sonra, daha sakin kafayla doldursaydı? Hem daha iyi anlardı, hem de daha dinç olurdu.

"Zamanım yok ki, yetiştirmem gerek. Keşke Sıla olsaydı, bana yardım eder, uyumam için inat ederdi."

Tekrar Sıla'dan bahsettiğinde derin bir nefes almıştım. Onun çektiği acıları düşündükçe, ona olan davranışımdan ve hareketlerimden pişman olmuştum.

Gerçi bunda biraz da Yağmur'un payı vardı. Sürekli Sıla'nın haklı olduğunu savunuyordu. Açıklamaları o kadar mantıklı, o kadar doğru geliyordu ki, inanmaktan başka çarem yok gibi hissediyordum.

Yağmur ve Sıla bilmesede, Sıla'yı affetmiştim. Hatta özür dilemeyi bile düşünüyordum. Farkındaydım, iyi düşünceler asla beynime ulaşmamıştı onun hakkında.

Ama o benim kardeşimi kurtarmıştı, sırf o yüzden kurula çıkmıştı, hocasını karşısına almıştı, son olarak tam ne olduğunu bilmesekde ikinci kez hayatını kurtarmak için çabalamıştı.

Bunları göz ardı edemezdim. Her ne kadar Jimin'in zerre umrunda olmamasına anlam veremesemde yakında o da anlayacaktı.

Yağmur'a baktığımda gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Diğerlerinin yanında güçlü gibi görünüp mutlu gibi davransada, ben biliyordum. En çok canı yanan, en çok üzülen oydu. Sadece belli etmiyordu.

BTS ; TRUST MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin