Fedakarlık

13.7K 543 92
                                    

Merhaba .Ben geldim.Bölüm sonunda ki yazar açıklamasını okumanızı rica ediyorum güzel okumalar.

Bölüm Şarkısı : Kehlani - Gangasta 

Bu şarkı bu şehrin her yerinde her daim çalacak.Bölümü dikkatle okuyunuz bu bölüm ruhsal bir ağırlık içermektedir .Dünkü bölümün geri kalanı olduğu için biraz kısa oldu idare edin güzellerim.

Dünkü bölümün geri kalanı olduğu için biraz kısa oldu idare edin güzellerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gün aymış olduğunda yatakta kendim idim.Sanırım Barkın'ın biri ile uyumak konusunda sorunları vardı.Onu asla yanımda bulamıyordum.O sizinle uyuyup sizi kollarında saracak biri değildi.

Esneyerek yatakta doğrulduğumda başım alkolün verdiği etki ile ağrıyordu.Alkole asla dayanıklı değildim.Kafamda dönen bin bir tilkinin de tasması yine kafamın içinde taht kurmuş şeytana aitti.Şeytan asla benden başkası olamazdı.Tilkiler asla benden başkasına ait olamazdı.O halde her biri benim bir farklı yüzüm müydü  ?Hayır asla.Ben kendi tilkilerini bile kendi şeytanı ile harekete geçiren her daim zihninin derinliklerinde yaşayan ölü bir kızdım.

Zihnim bin bir cesetin mezarlığı kalbim ise sadece onların kokuşmuş bedenleri ile doluydu.Ruhum bir kafesin içine konulmuş acılı işkencelere maruz kalıyordu.Benden yardım dileniyor ben ise sadece kafesini daha fazla daraltıyordum.Çünkü onu özgür bırakmak zihnimi o kafesin içine koymak demekti.Ben her daim yaşayan bir ölü olmak için zihnimdeki tilkilerle hareket ediyordum.

Ayaklarım evin parke zemini ile buluştuğunda dün geceye dair hatırladığım en son şey Barkın'ın beni kucağına almış olduğuydu.O ve kolları.Neden kendimi sikimsonik bir kelime olan huzur kelimesinin içinde buluyordum her daim ?

Barkın huzur değil günah getiriyordu.Ve bu günah isteyerek meyl edilen şeytanın en sevdiği günahlardandı. Şeytan ateşi severdi ve Barkın ile biz birbirimizi yakıyorduk.Yan yana geldiğimizde cehennem dahi kendi ateşinden utanırdı zira biz şehvet tohumlarının beslediği bir ateşin ortakçısıydık.

Elimde dağılan saçlarım nemliydiler ve bilhassa ağır geliyorlardı bu gün bana .Ağır gelen belki de bendim kendime.Birisi fazlaydı buralara.İçimde bir ben sığamıyordu bu eve .Merdivenlerden sarsak adımlarla inerken Barkın'ın çıplak sırtı görüş alanıma girdi.Vücudunda hiçbir dövme yoktu .Bende vardı.Fakat o bunu henüz bilmiyordu.

Barkın sigarada içmiyordu.Barkın spor yapıyordu yine de beynini alkol ile uyuşturmaktan kaçındığı anlar sınırlıydı.O farklı fakat çok sıradandı.Benim gördüğüm yüzü herkesin gördüğüne emin değildim.Zira o İflah Olmazlar gibi bir şehirde şehrin efendisi olarak anılıyordu.

Barkın sanki benim varlığı hissetmişcesine bana dönmeden evvel üzerine bir tişört geçirdi.Çıplak sırtı bir kumaş parçası ile örtüldüğünde yüzü bana döndü.Merdivenlerin ortasında durmuş ona dümdüz bakmakla yetiniyordum.O da benden farklı değildi.Gözleri bu gün daha bir maviydi galiba.

İflah OlmazlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin