Bulutları az geçince bayım orada mutlu sabahlarda ve akşamlar sizi bekliyor olacağım.
Bir sayısını hep hafife aldık.Halbuki o bir ki bir kelebeğin ömrü bir sonun başlangıcı olan.Bir deyip geçmeyecektik bir ömür sığıyordu ve ben bayım bir kelebeğin kanatlarında ki o görünmez küçük noktayım.
Ellerim delicesine titrerken göğsümde ki sıkışma beni boğabilecek bir dereceye varmıştı.Kurumuş dudaklarımı canımı yaksınlar diye birbirlerine sımsıkı bastırdım.Dizlerim titremiyor sarsılıyordu.Ayağımın altından yer kaymış da düşmeye başlamışım gibi.Gök yere inmişti bacaklarımdan ters asılmışım gibi.
''İftira.'' dedim fotoğrafa şokla bakarken.Delici bakışlarım Orhan'ı bulduğunda nefretim o kadar büyüktü ki aldığı nefesleri kesmekten bir an tereddüt etmezdim.
''Ne saçmalıyorsun sen? ''Orhan Karaveli'nin gözlerinden her halinden şaşkın olduğu belli oluyordu.
''Sen bu çocuğun nerede olduğunu bilmiyor musun ?'' Eğer cümleler kalbe vurduğu kadar kesiği karşımızdakine de atsaydı şu an karşımda ki çocuk istismarcısı kan içinde kalırdı.
''Hayır tek bu var ona dair iz.Yoksa tanıyor musunuz ?'' Onan inanmalı mıydım ? Hayır bu mümkün değildi.Barkın varlığını dakikalar sonra belli ederek Orhan'ın üzerine yürüdüğünde adam geri adım atmak zorunda kaldı.
Barkın'ın mavi gözlerinde ki tehdit dolu bakış onu fazlası ile korkunç gösteriyordu.
''Eğer bu dediklerin bir oyunsa Orhan Karaveli sana öyle şeyler yaparım ki yaşattıklarını mumla ararsın.''
Gerilen bedenini bana döndürüp soluduğun da çıkışa doğru yürümeye başladı.Peşinden gitmem gerekiyordu ve öylede yaptım .
''Sözünü unutma.''
Orhan Karaveli'ye dönmeden adımlarımı duraksattım.
''Eğer dediğin doğruysa adi herif o turnuvaya girerim nefretim herkese yeter.''
Ondan bir cevap beklemeden evden çıktığımda Barkın arabayı çalıştırmıştı.Kendimi arabanın koltuğuna bıraktığımda bir şey demeden arabayı çalıştırıp sürdü.Yollar geçip giderken eve gitmediğimiz aşikardı fakat ağzımı açıp sormak istemiyordum.
Araba sonunda durduğunda şehre hakim bir tepeye gelmiştik.Beraber arabadan indiğimizde ileriye doğru adımladım.Şehrin bütün ışıkları ve gürültüsü ayaklarımın altındaydı.Hemen sınırın bitişinde gözüken diğer şehir ışıklarına bakıp bizi ayıran duvara göz attım.Ne kadar da harika bir iş iyilerle kötülerle ayıran o duvar.
Burada bizi kendi günahlarımızla kötülüklerimiz ile baş başa bırakmışlardı halbuki kötüler kötülere karşı suç işlemez diye bir kanun mu vardı ?Sert esen rüzgar beni üşütüyordu fakat şu an bedenimden çok ruhumda can çekişler vardı.
''Saddam şehirde değil şu an onu bulmalıyız.''
Barkın'a döndüğüm de ikinci kez sigara içişine şahit oldum.İlkinde onu net göremesem de şu an bu tablo tüm çıplaklığı ile gözlerimin önündeydi.Mavi gözlerini gölgeleyen saçları epeyce uzamış alnına dökülüyordu.Parmaklarının arasında duran sigaraya öylece bakmayıp bırakıp dudakları ile buluşturdu.Ve o an anladım ki bu adamın sigara içmemesi güzeldi.İçmesindi.
''Buluruz.'' dedi donuk bir sesle.Yanına doğru adımladım.
''Neden böylesin ?'' dediğimde bana ölümcül bir bakış attı.Bu uzak ve mesafeli duruşu içimi yakmıştı.
''Neden mi ?Sen neye söz verdiğini bilmiyorsun galiba .'' Sesi alay eder gibi çıksa da sinir kokuyordu her yer buram buram.
''Ailem vardı işin içinde düşüncesizce davranma.'' Sesim yükseldiğinde bana inanamaz gibi baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İflah Olmazlar
Teen FictionÜlkenin tüm kötülerinin hapsedildiği yer İflah Olmazlar'da bir kadının şehrin efendisine açtığı savaşın çıkmazı burası. Yandığı intikam ateşi ile şehri alt üst eden bir kadının ve şehrin sahibi olan adamın amansız savaşı. Kötülerin şehrine hoş geldi...