İlk iş günü

49K 1K 145
                                    

Elimdeki kitapların ağırlığı altında ezilirken sinirle bakışlarımı otobüs şöförüne çevirdim. Kızgın bakışlarımı görmesine rağmen hala otobüsü düzgün sürmüyordu. Sinirle tekrar önüme dönerken içimden şoföre laf saydırıyordum. Otobüs dolu olduğundan ve eşyalarım ile birlikte ayakta kaldığımdan dengede durmakta zorlanıyordum.

"Valizini ver ayaklarımın önüne koyayım kızım. " Yaşlı teyzenin dedikleri kulağıma ilişince ufak bir tebessüm ederek valizi kadına doğru ittim. Elim boşalınca hemen direğe tutundum. En azından ayakta durmak daha kolay olacaktı. Otobüsün tekrar durması ile gözlerimi büyüttüm. Zaten tıklım tıklım olan otobüse aldıklarını nereye yerleştirmeyi düşünüyor?

"Arkaya doğru kayın. Boşlukları doldurun. " Şöförün seslenmesi ile arkadan sesler yükseldi. Arkada yer olsa zaten kimse böyle sıkışarak gitmezdi. Otobüsün içine binen gençlerle bakışlarım kapıya döndü. Beş kişilik bir grup bindi ve malesef gelecekleri yer benim yanım oldu. Zaten sonlarda bindiğim için kapıya yakındım.

Üstündeki formalardan lise öğrencileri olduklarını anladığım gençlerde gözlerimi gezdirdim. İki kişi soluma doğru zorla geçerken ikiside yanımda durdu. Beşinci kişiyi görmek için etrafa bakındım ancak göremedim, yer olmayınca tekrar indi herhalde. Otobüs hareket edince dikkatimi tekrardan dengede durmaya verdim. Elimdeki kitaplarla zaten zordu.

İki ay önce mezun oldum ve hem kpss sonucu hemde torpille zorda olsa işe alındım. Ancak bu iş için şehir değiştirmek zorunda kaldım. Annemi geride bırakarak buralara kadar geldim ve şimdi gideceğim okul ile ilgili hiçbir bilgim yok. Çünkü araştırma yapmaya fırsatım olmadı. Benim gibi tecrübesiz birini işe almalarına çok şaşırsamda sesimi çıkarmaya niyetim yoktu. Çünkü bu paraya fazlasıyla ihtiyacım vardı.

Okullar bir haftadır açık olmasına rağmen müdür bana ilk hafta gelmememi söyleyince bende şehir değiştirme işini şimdiye bıraktım. Bildiğim kadarıyla 11 ve 12. sınıfların matematik dersine gireceğim ve fazlasıyla heyecanlıyım.

Başka şehire geldiğim için buraları pek bilmiyorum. Zaten bu otobüsüde sora sora bulmuştum. Neyse ki otobüse binmeden önce şoföre ineceğim okulun adını söylemiştim. Yoksa okulu hayatta bulamam.

Şoför direksiyonu sağa doğru kırınca girdiğim düşüncelerden çıktım ve tutunduğum direğe yapıştım resmen. Hemen arkamdan bana çarpan bendenle acı içinde inledim. Ancak saniyeler içinde ensemde hissettiğim nefesle nefes almayı bıraktım. Büyük ihtimalle dengede duramadığı için gelip bana çarptı. Arkadan bana çarpan kişi kendini geri çekti ancak hala tutunduğum direği tutuyordu.

Elinden anladığım kadarıyla erkekti. Suçu olmadığını bilsem de o anlık gaflete kapılıp hırsla arkamı döndüm. Ancak şoför bu defada sola doğru kırınca resmen gencin üstüne uçtum. Liseli genç refleks olarak elini belime attı ve beni daha çok kendine çekerek yere düşmemi engelledi.

Kafamı kaldırdığımda karşılaştığım sert bakışlarla bütün vücudum titredi. Mavi gözler beni resmen esir almıştı. Mavi gözlerindeki açık mavi lekeler gözüme bir hoş geldi. Sanki gökyüzüne bakıyordum da o açık mavi lekeler bulutmuş gibi hissettim. Gözlerine bakmaya o kadar daldım ki kendimi geri çekmek aklıma bile gelmiyordu. Çocukta tıpkı benim gibi gözlerini çekmeden benim mavi gözlerime bakıyordu. Benim onun gözlerine baktığım gibi inceleyerek bakıyordu hemde.

Belime dolanan kol geri çekilince sertçe yutkundum ve teşekkür etmeden önüme döndüm. Tuttuğum nefesimi salmama rağmen kalbimin atışı normale dönmedi. Tabi bunda çocuğun hala arkamda olduğunu bilmekte etkili oluyordu. Aklım gözlerinde kaldı resmen. Tekrar dönüp bakmamak için kendimle savaşa girdim.

EKİM (Öğretmen)(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin