Bölüm 16: Başlangıç
“Sen giderken pek çok şey değişti Archanger. Gerek iç karışıklıklar gerekse halk Camprich’in bütünlüğünü zedeledi. İdam kararına konseyde sadece Lord Kane karşı çıktı. Camprich konseyi beş kişiliktir ve üçe iki sağlanmadıkça karar değiştirilmez, biliyorsun. Lord Kane’in itirazları, kralın emrini değiştiremedi. Kral idam emrini verdi ve her ne olduysa aynı gece oldu.
“Lord Kane, daha idam emri duyulmamışken Danowan’ı uyardı. Danowan, seni o gece odanda yatırmadı Archanger. Hatırla, yıldızları izlemen için seni dışarı çıkarmıştı.
“Gece yarısı odana girdiğimizde, yatağın boş olduğunu gördük ve tüm şehirde seni aradık. Ama sen burnumuzun dibindeydin. Lord Kane’in planı buydu zaten. Bizler uzaklaşacaktık ve sen, elini kolu sallayarak şehri terk edecektin.
“Lord Kane,karısı bile fark etmeden yataktan çıktı ve yanına geldi. Danowan ile konuşup, seni -planlandığı gibi- aldı ve saraydan çıktı. Seni bir arabaya bindirdi ve Doğu Kapısına yöneldi.
“Crangor ile bu konuyu zaten konuşmuştu. Hem seni korumaları hem de Kadim Kardeşler’e katılmalarını istediği için, bu odada olan tüm süvarileri de yanında götürdü.
“Şehirden çıkmaları pek de zor olmadı, arabayı biliyorduk. Atların rengine kadar her şey zaten ezberimizdeydi. Arabayı gördüğüm anda orduların güzergâhını değiştirdim. Görmelerine engel olmadım. Yani bu bir ihanet değil kralıma karşı. Sadece kralın emirlerini uyguladım. Şehri aramamızı istedi, ben de diğer uçtan başladım. Lord Kane hiç zorlanmadan Doğu Kapısı’na ulaştı. Ama hesaplamadığımız bir şey vardı. Bir son dakika eklentisiydi ve bize çok pahalıya patladı.
“Dixion, Doğu Kapısı’na gitti ve kapıya konuşlanmış tüm ordunun, Batı Kapısı’na gitmesini emretti. Bu sayede kapıdan da rahatça geçtiniz. Ama Dixion aynı gece idama mahkûm edildi. Elbette Dixion suçu kabullenmedi. Batı Kapısı’nın yetersiz olduğunu öne sürerek kendini haklı çıkarttı. Yine de kralın öfkesine maruz kaldı ve tüm yetkileri elinden alındı.
“Siz şehirden çıktığınızda her şey bitmemişti. Aslında daha yeni başlıyordu.”
“Lord Kane, kumsalda bekleyen Dagwood’a çabucak ulaştı. Dagwood küçük bir tekne satın almıştı ve bu sayede Belat’a gidebilecektiniz. Dagwood tekneyi Lord Kane’e bırakırken arabayı aldı ve kuzeye, Wernest’e gitti.”
“Baban kesinlikle çok zeki bir adam Crangor. Öyle ki Dagwood’un dikkat çekmemesi için arabaya metrelerce kumaş yükletmişti. Bu sayede Dagwood, Wernest’e gittiğinde her zaman olduğu gibi bir tüccar olacaktı ve itiraf etmeliyim ki gerçekten kaliteli kumaşlardı.”
“Lord Kane sizi Belat’a götürdüğünde artık dokunulmaz olacaktınız. Galapagos’un korumasına girdiğiniz an, her şey bitecekti. Ama o kadar kolay değildi. Camprich ile Belat arasında büyük bir deniz üssü vardı ve fark edilmeden geçmek, gerçekten imkânsızdı.”
“Ama yine zekâsını konuşturmuştu Lord Kane.”
“Onlara kim olduğunu söylemeni istedi. Sen de teknenin üzerinde doğrularak Danowan’ın öğrettiğini yaptın. Kendini gerçek bir prens gibi tanıttın.”
“İdam kararın, henüz devriyeleri bitmemiş olan denizciler tarafından duyulmamıştı elbet. Bu yüzden hiç sorun çıkartmadan geçmeni sağladılar. Hatta sana bir eskort bile bırakmayı düşünüyorlardı ki reddedecek kadar bilincindeydin durumun.”
“Üssü de geçtikten sonra rahat bir nefes aldı Lord Kane. Birkaç saat içinde Belat’a ulaştınız ve tapınak muhafızları sizleri Galapagos’a götürdü. Bir ejderha süvarisi olman Galapagos’un seni kabul etmesine yeterdi. Hele ki Siyah olman, karşı konulamaz bir cazibe oluşturuyordu.”
“Sonuç olarak sen kurtarıldın ve yakın tarihte Kadim Kardeşler’in başına geçtiğini biliyoruz. Lord Kane doğrudan deniz üssüne gitti ve kimse daha ne olduğunu bile anlamadan, askerleri azarlamaya, hatta bazılarının rütbelerini almaya başladı. Duyduğuma göre bir askere, “İdam emri çıkartılan birini nasıl olur da sınırlarından geçmesine izin verirsin?” diye çıkışmış.”
“Lord Kane rolünü o kadar iyi oynadı ki kral tarafından yollandığını sandılar ve sizinle birlikte olduğundan kimse şüphelenmedi.”
“Lakin ufak bir hata vardı planda. Kimsenin aklına gelemeyecek kadar küçük ve gereksiz bir detay...”
“Gün aydınlandığında arabanın izleri takip edilmedi mi sanıyorsun? Seni kaçıranların Wernest’den olduklarını sandı kral ve kendi isyanını bastıramadan Wernest’e savaş açtı.”
“Wernest dağlarını ele geçirilemez olarak görüyorum. O yamaçları geçmek ancak o dağlarda yaşayan biri tarafından yapılabilir. Etrafından dolaşmamız da imkânsızdı. Bu, günlerce ok menzilinde kalmamız anlamında gelirdi ve bunu kabul edecek kadar aptal bir kralımız yok elbet. Bu yüzden, sadece siyasi bir tartışma olarak kaldı ve daha öteye gidemedi.”
“Siz gittikten çok kısa bir süre sonra ejderhalar her yerde duyulmaya başlandı ve İnanışçılar toplandı. Öyle umuyoruz ki İnanışçılar size davanızda sonuna kadar destek vereceklerdir. Dünyanın her yerinden akın etmeye başladılar.”
“Normalde onları burada, Camprich’de tutardık. Ama Galapagos’un emriyle onları Wernest’e göndermek zorunda kaldık. Bu yüzden Dacion sürekli Wernest’e gider ve İnanışçılar ile görüşür. İnanışçılar onu gerçek bir lider olarak kabul ettiler ve bu bizim açımızdan harika bir şey.”
“Galapagos’a göre, Wernest’e gidecek ve büyük bir ordu toplayacakmışsın. Gerçi dışarısı bizi pek ilgilendirmez. Biz burada sadece Camprich’i düzenliyoruz. Yani bugün olduğu gibi gelirsen seni korumayı amaçlıyoruz. Tabii ordunu toplayıp buraya girmeye kalkarsan şu an ki kralıma hizmet etmek ve sana karşı direnmek zorundayım.”
“O yüzden, lütfen kılıç çektirtme bizlere. Savaşı kökünden bitir. Çünkü olur da Camprich savunacak zaman bulursa her iki taraf da yok olur ve sen tahta otursan bile, yönetecek bir krallığın kalmaz.”
Archanger duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Hatırladığı her şey bire bir örtüşüyordu. Lord Kane’in son sözleri hala kulağında çınlıyordu ve Camprich onun için direniyordu. Archanger artık bu savaştan çekilemezdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Archanger Destanı: Birinci Kısım (Kitap Oldu)
FantasíaBaşını gökyüzüne kaldırıp baksaydı bütün mazisinin onu bir yere doğru götürdüğünü görebilecekti. O hengâme anından önceki son anda zaman onun için işlerken o kendisini bütün dünyadan uzaklaştırıp, bütün duygularını ve düşüncelerini aynı noktada birl...