Bölüm 21: Belat

2.2K 112 16
                                    

Bölüm 21: Belat

Archanger aniden koşmaya başlayarak, Galapagos’un kucağına atladı. O kadar sıkıyordu ki kemikleri acımaya başlamıştı yaşlı büyücünün. Ama o şikâyet etmeksizin şefkatle sarıyordu Archanger’i.

“Uzun bir yoldan geldiniz, genç efendiler. Odalarınız hazır, artık dinlenin.” Sözleri bittiğinde Port Archanger’in yanında belirdi. Belat’ın görkemli kapısına yönelip ekibin gelmesini bekledi. Hepsi de görkemli kapıdan geçerken Port’u izledi. Sadece Rainen son kez dönüp ardına baktı.

Yaşlı Galapagos, ejderhaların yanındaydı. Kintaro, boynunu eğmiş ve yaşlı bilgenin onu sevmesine izin vermişti. Rainen nazikçe gülümsedi ve tapınağın içinde gözden kayboldu.

Port yürürken, sert tabanlı ayakkabısının sesi tüm koridorda yankılanıyordu. Her katta birkaç oda ve her odanın ise farklı bir amacı vardı. Archanger ve ekibi hepsini ezbere bildiği için, daha Port yolu göstermeden nereye gideceklerini biliyorlardı. Koridorların kesiştiği yerden sola dönüp devam ettiler.

Aslında Belat, kaybolması imkânsız ve bir o kadar da mutlak bir yerdi. Her katın ortasında koridorlar kesişiyor ve yol, dörde ayrılıyordu. Dümdüz uzanan koridorlar tapınağın duvarlarına kadar çıkıyor ve duvar ile aynı şekilde dönen çevre koridoruyla birleşiyordu. Tam bir daire oluşturarak başladığı yere geliyordu.

Kapıya göre, tapınağın sol ve sağ ucunda iki ayrı merdiven vardı ve dönerek yükseliyorlardı. Port’un eşliğindeki ekip, ahşap merdivenlere geldi ve iki kat yukarı çıktı. Yolun bölündüğü yere kadar gidip sola döndüler. Port, hepsini odalarına yerleştirdi ve bir şey isteyip istemediklerini sordu. Rainen uzun bir menü sıralayınca, “Uyusanız iyi olur, süvari Rainen.” diyerek konuyu, ardından da kapıyı kapattı.

En son Archanger’i de odasına yerleştirdi ve selamlayarak odadan ayrıldı. Archanger usulca odayı süzdü. Duvara dayanmış bir yatak, yatağın yanında ise krem rengi bir komodin duruyordu. Odada -tıpkı tapınağın diğer odaları gibi- hiç pencere olmamasına rağmen oldukça aydınlıktı. Archanger bunu ilk kez Belat’ın alt katlarında görmüştü. Galin’in bu dâhiyane fikri, gaz yağını yaş odunlara döküp tutuşturmaktı. Böylece günler boyu yanabiliyor ve aydınlatıyordu.

Yatağın tam karşısında eski bir dolap duruyordu. Dolabın sağ kapağında bir boy aynası vardı. Dolabı açıp rahat bir şeyler aradı. Üzerindeki kirli pantolonu ve sert giysisi, rahat bir uyku için çok fazlaydı. Rahat bir eşofman ve ince bir tişört bulup keyifle kendini yatağa attı. Tam da gözünü kapatmışken, tekrar açtı. Tam karşısında sarkan lamba, dikkatini dağıtıyordu. Elini kaldırdı ve oda,

 Ufak bir esinti ile karanlığa gömüldü. Archanger gayet rahat bir şekilde uykuya daldı.

Archanger uyurken kapı çaldı. Aniden doğrularak eli kılıcına gitti. Karanlıkta gözünü açtı ve yıldızları göremeyince dışarıda olmadığını hatırladı. Burası Belat Tapınağı’ydı ve güvendeydi.

Yataktan kalkmaya üşenerek bağırdı. “Kapı açık.” Kapı açıldı ve koridordan yansıyan ışıkla Port’un yüzü gözüktü. Sesi bir soylununkine benziyordu ve Archanger bu çocuğun kim olduğunu öğrenmek istiyordu. “Yemeğe geçmeden önce temizlenmelisiniz. Efendi Galapagos böyle buyurdu.” Archanger uyuşukça söylendi. “Hemen mi?” Port hiç beklemeden cevapladı. “Ancak yetişeceğinizi düşünüyorum.”

Archanger doğruldu ve gözünü ovuşturarak kılıcına baktı. Kintaro da serbest olduğuna göre onu taşıması için bir neden yoktu burada. Komodinde bırakarak odadan çıktı ve Port’un peşine takıldı. Üçüncü kata çıktılar ve Port, Archanger için kapıyı açtı.

Archanger Destanı: Birinci Kısım (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin