Bölüm 27: Savaş Habercileri

1.9K 107 4
                                    

Bölüm 27: Savaş Habercileri

Kintaro belirince tüm ekip ejderhalarını çıkarttı. Siyahlar’ın asaleti ile büyülenen muhafızlar, büyük bir ilgi ile ekibe bakıyordu. Port yanlarına geldi.

 “Efendim... Emirleriniz?” Kendi cevaplamak isterdi. Ama yanlarında Archanger dururken, onun emir vermesi uygun olmazdı. Cevap beklercesine Archanger’a baktı.

Archanger sakindi. Soğukkanlı davranıyor, aceleye getirmiyordu. Yumuşak ama kararlı bir sesle, “Port.” dedi. Parmağını kaldırdı ve bir daire çizdi havada. “Koruma çemberi istiyorum. Adanın üç kanat dışına çıkarın.” Port çekingen bir edayla itiraz etti. “Camprich batıda. Tüm adayı çevirmemize gerek yok ki.”

Archanger hüzünle güldü. “Port... Riske girmeye değer mi?” Bakışlarında büyük bir hüzün vardı. Kaybetmeyi göze alamayacağı türden bir savaşa giriyordu. Port hatasının farkına vardı. “Hemen ilgileniyorum.” Kılıcını çekti ve altın sarı ejderhasını serbest bıraktı. Sesini yükseltti ve komutayı aldı. “Muhafızlar! Üç kanat mesafede koruma çemberi... Adayı sarın.”

Muhafızlar, burunlarının ucunda duran kılıçları iyice kaldırdı ve tüm tapınağı koyu bir sis perdesi sardı. Duman yavaşça yok oldu ve yerini on bir ejderhaya bıraktı.

 “Yükselin!” diye emri verdi Port. Muhafızlar kılıçlarını kınlara soktu ve ejderhalarının sırtına atlayıp düz bir çizgi halinde yükseldiler.

Üç kanatlık bir mesafeye geldiğinde, ejderhalar yavaşladı ve belirli bir boşluk bırakarak, adanın etrafında dönmeye başladılar.

Ejderhalar için metreler bir şey ifade etmezdi. Fersahlar da bazen yeterli olmazdı. Bu yüzden “kanat” mesafesi kullanılırdı. Bir ejderha beş kez kanat çırparak gittiyse orası, “beş kanat” mesafe sayılırdı. Yüz kanat bir fersaha yakın bir mesafe yapıyordu. Bu yüzdendir ki, süvariler ejderhasız yolculukları sevmezler.

Port, ejderhasını diğerlerinin yanına yolladı ve kendi Archanger’in yanında beklemeye devam etti. “Burada dikilmenin bir anlamı yok. Port, limandan sonra Belat’a kadar olan haritaları çatıya getirir misin?” dedi Archanger. Port arkasını döndü ve tapınağa girdi.

Kintaro, sol pençesiyle Archanger’i kavradı ve tapınağın çatısına çıktılar. Archanger’i bırakınca kendi de yanına kıvrıldı. “Ne düşünüyorsun, dostum?”

“Karnımın acıkması dışında mı?” Kintaro, burnundan dumanlar çıkararak devam etti. “Buluruz elbet bir yolunu. Birkaç uyduruk süvariden korkacak değiliz ya.”

Archanger istemsizce güldü ve elini, Kintaro’nun kafasında dolaştırdı. Crangor Dreth’in sırtından çatıya indi ve Dreth’i tıpkı Archanger’in yaptığı gibi okşadı. Peşinden de diğerleri geldi ve beş ejderha çatıya öylece yayıldı.

Port geldiğinde kucağında dört büyük harita vardı. Sırayla Archanger’a uzattı. “Bu, gizli limanın haritası... Bu, deniz üssünün haritası... “Crangor merakla çekti haritayı ve incelemeye başladı. “Bu, hem üssü hem de tapınağı alan büyük bir çizim... Bu da adanın haritası.” Tüm haritaları Archanger’a verdiğinde çatının ucuna gitti ve ellerini cebine sokarak öylece süzülen ejderhaları izledi.

Birbirinin peşinden kanat çırpan on iki ejderha... Her biri farklı renkte, farklı özellikte...

Walcomir yanına geldi ve bir elini omzuna koydu Port’un. “Harika, öyle değil mi?” Port başıyla doğruladı. “Ama sana daha harika bir şey göstereyim Port, ejderhaların sırtlarına bak. Ne görüyorsun?” Port şaşırdı. “Muhafızları mı?” Walcomir kolunu çekti ve göğsünde kavuşturdu. “Çok doğru, muhafızlar! Peki, neden gitmiyorlar? Neden hala buradalar Port?”

Archanger Destanı: Birinci Kısım (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin