26. Bölüm

4K 170 35
                                    

Yazım yanlışlarım varsa mazur görün lütfen. Saat gecenin 1 'i ve ben eve geleli yarım saat falan oldu. Yorgun yazdığım için kontrik edemedim.

Neyse çok uzatmayayım.  Keyifli okumalar 😊

Elimde ki poşetleri mutfağa bırakıp salona geçen Buğlem'in yanına gittim.Koltuğa oturmuş ayağını uzatmıştı. Arkasında olduğum için beni görmemişti. Sanırım ayağa acıyordu çünkü ayağına dokunamadığından biraz üstünü ovalıyayordu.

"Ayağın mı acıyor ?"

Ben konuşarak yanına gelince elini çekti ayağından.

"Hayır, acımıyor."

Cevap verdikten sonra ayağını uzattığı yerden sürüyerek aşağı sarkıttı. Aşağı sarkıttığı ayağını elimle yavaş bir şekilde tuttum.

"Ne yapıyorsun Emre ?! Dokunma bana !"

Göz devirip ayağını koltuğun üstüne koydum, yani eski pozisyonuna geri döndürdüm. Buğlem şaşkın gözlerle bana bakarken cevapladım.

"Acıyorsa dinlenmelisin."

Verdiği tepki yüzünden şaşırdım açıkçası. Böyle bir tepki vermesini beklemiyordum.Buğlem'e hiç bakmadan kendi odama geçtim. Sanırım biraz dinlendikten sonra yemek yapmaktan hiç bir zarar gelmezdi.

~BUĞLEM ~
Emre'nin ayağımı tutması ile ani bir refleksle bana dokunma diye bağırdım. O ise bana eğer acıyorsa dinlenmem gerektiğini söyleyip ayağımı koltuğun üstüne tekrar uzattı.

Emre'nin içine biri falan mı girdi ? Yada kafasına saksı falan mı düştü ? Gerçi böyle değişmesi için komple balkonun düşmesi gerekli kafasına.

Bu kesinlikle benim evlendikten sonra tanıdığım Emre değil. Bir kere Emre ona ihtiyaç olmadığı zamanlarda  evde durmazdı. Ben tek dururdum. Dahası Emre benim yüzüme bile bakmazdı. Bakın Emre 'den bahsediyoruz. Siz de öyle tanımadınız mı Emre'yi ? Yada ben mi yanlış tanıdım acaba ?

Benim tanıdığım Emre kendinden başka kimseyi düşünmeyen , bencil , egoistin tekiydi. Şuan beni düşünüyor. Yada düşünüyormuş gibi yapıyor. Of bilmiyorum kafam karıştı.

Acaba bana dokunduğunda fazla mı tepki verdim ? Aman ne bileyim işte öyle birden çıkıverdi ağzımdan. Uyumuş mudur acaba ? Bence uyumuştur.

Şuan onu düşündüğüm için ne kadar kendime sinir olsam da kalkıp yemek yapmam gerekiyor. En son makarna yediğini söyledi. Bir makarna en fazla ne kadar doyurabilir ki ?

Koltuktan kalkıp mutfağa geçtim. Bezelye ve pilav iyi olurdu sanırım. Önce pirinci ıslattım. Bu sefer çaydanlığı kendimden 5 metre uzakta tuttum tabii ki . İkinci bir yanık vakasını daha kaldıramam.

Pirinci tezgahta bir köşeye koyduktan sonra bezelye için gerekli malzemeleri tezgaha çıkardım. Emre uyanana kadar umarım herşeyi halledebilirim.

---------

Su bardaklarını da yerleştirdikten sonra masaya son bir göz atıp hala uyanmamış olan Emre'yi uyandırmaya karara verdim.

Emre'nin odasının kapısının önüne gelip kapıyı dinledim. Ses gelmediğine göre hala uyuyordu. Kapıyı tıklatıp seslendim.

"Emre."

Bir kaç saniye bekledim. Ses gelmeyince tekrar tıklattım.

"Emre . Uyuyor musun ?"

Yine ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp aralıktan kafamı içeri uzattım. Emre yatağında yatıyordu. Kapıyı tamamen açıp içeri geçtim. Yavaş adımlarla Emre'nin yanına gittim.

Kocam Bir Gay (!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin