2. Bölüm

1.3K 95 8
                                    

Günün ilk saatleriyle birlikte Andre yavaşça gözlerini açtı. Hiç saat kurma alışkanlığı yoktu. Biyolojik saati onu daima altı yedi gibi uyandırırdı. Uyandırmasa bile Bayan Walker' ın daha fazla uyumasına müsaade edeceğini zannetmiyordu. Sadece onu kaldırsa mutlu olurdu. Maalesef kardeşleri de bundan nasibini alıyordu.

Yattığı yerden havaya gözü kaydığında ister istemez yüzü buruştu. Sonbahar mevsimine girildiyse Edinburgh şehrinde güneş görmek imkansız bir hal alıyordu. Yağmuru sevmesine rağmen, kasvetli havaları hiç sevmezdi. Güneş ışınlarıyla uyanmanın tadı başka oluyordu. Ne yazık ki bu konuda elinden gelen hiçbir şey yoktu.

Yatak keyfini bir kenara bırakıp usulca ikizlerin yanına gitti. Alınlarına kuş kadar hafif bir öpücük kondurduğunda, tabiî ki gözlerini açan Angle olmuştu.

'Yine mi erkenden gidiyorsun?'

'Biliyorsun iş bulmam gerek tatlım.'

Kardeşinin büzülen dudaklarıyla birlikte konuşmasına devam etti.

'Asma suratını bakalım. Hem içimden bir ses diyor ki bugün her şey yolunda gidecek. Elimden geldiği kadar erken gelip sizi bu kaleden kurtaracağım.'

Prens edasıyla söylediği son söze Angle hafifçe kıkırdadı.

'Peki cesur prens, hemen her şeyi yoluna koyup prenseslerini kurtarmaya gel.'

'Emredersiniz majesteleri' deyip eli önünde abartıyla eğildi. Geri geri prensesini selamlayarak kapıya ilerlerken onu tek mutlu edenin o güzel gülümseme olduğu düşündü ve dışarı çıktı. Işık hızıyla yüzünü yıkayıp üzerini değiştirdi. Kimseye yakalanmadan evden çıkmayı planlıyordu ki Bayan Walker' ın sözleriyle bunun imkansızlığını bir kez daha anlamış oldu. Durdu ve kafasını sesin geldiği yöne çevirdi.

'Gerçekten iş aradığından şüpheliyim küçük bey. Boş boş dışarılarda sürtmen için bakmıyoruz sana. Bir an önce bir baltaya sap olsan iyi olur.'

Cevabını beklemeden arkasını dönüp mutfağa yönelen Bayan Walker' ın ardından umursamazca dışarı çıktı. Hayat ona öğretmişti dinlemesini, anlamasını bilmeyen insanlara laf anlatmaması gerektiğini. O yüzden karşısındaki bir şeyler söylemesini beklese de açıklama yapmaya girişmezdi. İşe yaramayan şeylere vakit ayırmak kadar saçma bir şey yoktu şu dünyada. Bu sefer fazla üzerine gelmediği için sevinmesi bile gerekiyordu. Daha fazla oyalanmadan yola koyuldu.

Bir daha burayı uğrayacağını hiç düşünmüyordu. Ayakları ise bilincini bir kenara fırlatıp getirmişti işte onu anılarının kucağına. Öğlene kadar nereye uğrasa eli boş dönmüştü. Dolaşırken kendini hiç beklemediği anda görkemli binaya bakarken bulmuştu.

Orta Çağ ve Georgian mimarisinin yoğun görüldüğü Edinburgh şehrinde, üniversitesi de tarihi havadan nasibini almıştı. Şu an görememesine rağmen içerideki bahçede, arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirdiği günleri tahayyül edebiliyordu. Başına gelenler onu dostlarından uzaklaştırıp yalnızlığa itmişti fakat onları özlüyordu. Kütüphanede sabahladığı günler, o zamanlar işkence gibi gelirken şimdi sevimli birer anı olarak canlanıyordu zihninde.

Geçmişin sularında boğulmak şu an için iyi bir zaman değildi. Yine de beş dakika olsun orada dikilmekten kendini alamadı. Daha sonra arkasına bakmadan yoluna devam etti.

Festival alanını geçince ilerideki yol ayrımından nereye döneceğini düşünürken, sol tarafındaki kafenin kapısında yazan eleman aranıyor ilanı, çölde umutsuzca su arayan bahtsız bedevinin su bulması kadar sevindiriciydi.

Kafe dışarıdan çok hoş bir görünüme sahip değildi. Bu yüzden içeriye girdiğinde onu karşılayan sıcak ve sevimli atmosfer hoşuna gitti. Yerler petrol mavisi, duvarlar ise beyaz denilecek kadar açık tozpembe rengindeydi. Kare masalar ve katlanabilir sandalyeler kahverengi olmasına rağmen, sandalyenin üzerine konulan krem yastıklar sayesinde ortamı boğmuyordu. Yerdeki yeşil bitkiler ise tamamen otantik bir havayla kaplamıştı mekanı. Yer yer duvarlarda bulunan tablolar kafeyle mükemmel şekilde uyuşuyordu. En arkada bulunan tezgahın üstündeki bin bir yiyecek ise insanın iştahını kabartmaya ant içmişti sanki. Öğlen vaktine daha bir saat olduğundan pek kalabalık değildi mekan. Sadece birkaç müşteri vardı. Etrafına bakınıp birilerini ararken yanına gelen kapalı bayanla anlık bir şaşırma yaşadı.

'Birine mi bakmıştınız?'

'Ben iş ilanı için gelmiştim.' diyerek eliyle kapıdaki yazıyı gösterdi.

Kız 'Beni takip edin' dedikten sonra arka taraftaki kapıya ilerleyince hızlıca peşinden gitti.

'Anne, baba iş ilanı için biri geldi.'

İçeriye seslenmesinin ardından gelen onayla kapıyı açtı. Andre'ye geçmesi için yol gösterip kendisi tezgahın olduğu tarafa gitti. Kafeye oranla kat kat küçük olan odada ellilerinde olduğunu düşündüğü bir adam ve aynı dışarıdaki kız gibi kapalı bir bayan vardı. Adam güler yüzle oturmasını işaret ettiğinde biraz çekinerek karşısındaki sandalyeye oturdu. Ne söyleyeceğini kafasında toparlarken, adamın konuşmaya başlamasıyla dikkatini ona verdi.

'Aslında çok nitelik aramıyoruz. Adres konusunda iyiyseniz ve ehliyetiniz varsa bizim için yeterli. Tabi bir de saat konusunda titiz olursanız seviniriz. Para konusunda da anlaşırsak, bir haftalık deneme süresiyle başlayabilirsiniz.'

Bir süre anlamaz bir şekilde karşısındaki çifte baktı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Bundan önce nereye gittiyse tecrübesinden, aile durumuna kadar her şeyini sorup, kibarca kapı dışarı etmişlerdi. Bu adamın hem samimi tavrı hem de kolayca işe alınmasını sağlayan şartları onu oldukça şaşırtmıştı.

Kafeden çıktığında yüzünde engellenemez bir gülümseme peyda olmuştu. Çabucak kabul edilmesini garipsiyordu lakin önemli olan iş almasıydı. Nedenlerini sonuçlarını daha sonraya bırakabilirdi. Bunu tek kendisi değil kafede oturan anne ve kız da çok merak ediyordu.

'Asım Bey biraz aceleci davranmadınız mı? Bu yabancı ülkede kimin nesi kimin fesi bilmediğiniz birini işe alıyorsunuz.'

Hümeyra' da annesini desteklercesine lafa girdi.

'Evet baba neden hemen işe aldın?'

Asım Bey yüzündeki tebessümle kafasını salladı.

'Zamanla öğreneceksiniz, acele etmeyin bakalım.'

Asım Bey'in babacan sözleriyle iyice meraklanan ikili bir şey söylemenin fayda etmeyeceğini anlayıp işlerinin başına döndüler. Elbet Asım Bey' in vardı bir bildiği.

BÖLÜM SONU

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin