24. Bölüm

366 48 8
                                    

'Aşkı şerh etmek ve anlatmak için ne söylersem söyleyeyim...

asıl aşka gelince o sözlerden mahcup olurum.

Dilin tefsiri gerçi pek aydınlatıcıdır, fakat dile düşmeyen aşk

daha aydındır.

Çünkü kalem, yazmada koşup durmaktadır, ama aşk bahsine

Gelince; çatlar, aciz kalır.'

Elindeki kalemle oynarken aklına bu sözler doluştu. Ne güzel demişti Mevlana. Gerçekten ne kadar uğraşırsa uğraşsın dile dökemiyordu içindeki yangını. Dökmek de istemiyordu. Sanki bir mürekkep iziyle dağılıverecekti bütün hissiyatı.

Sabahını aydınlatan ney sesi de olmayınca daha fazla kafasını yormamaya karar verdi. Temiz hava almak için pencereyi açmaya gitti ve arabasına binip uzaklaşan Hümeyra' yı gördü.

'Hayırdır inşAllah.'

İçindeki Hümeyra' yla ilgili sesleri susturup uzun zamandır boşladığı spor aktivitesini, koşuyla telafi etmek için hazırlandı.

Tam çıkacağı vakit Umut uyanmıştı.

'Koşuya mı?'

Uyku mahmuru banyoya girip yüzünü yıkarken Andre' nin sesini duyabiliyordu.

'Evet gelmek ister misin? Holyrood Park' a gideceğim.'

Elinde havluyla dışarı çıkan Umut cevap verdi.

'Biraz bekleteceğim o zaman seni.'

'Tamam ben aşağıdayım.'

Bir saat koştuktan sonra yorulan ikili çimlerin üzerine attı kendini.

'Andre birine en güzel nasıl evlenme teklif edersin?'

Başını sola çevirdi ve şaşkın surat ifadesiyle Umut' a baktı.

'O nereden çıktı? Haberimiz yok da birini mi buldun?'

Umut yüzündeki tebessümü genişletip ışıltısı sönük güneşe bakmaya devam etti.

'Aslında o beni buldu.'

Daha fazla dayanamayan Andre, oturur pozisyona geçip Umut' un omzuna bir yumruk attı.

'Sırıtmayı bırak da şu işin aslını doğru düzgün anlat.'

///

Aslında Umut' la konuşunca bazı şeyler kafasında aydınlanmaya başlamıştı. Nereye kadar böyle kaçarak yaşayacaktı ki? Evet belki hayal kırıklığına uğratacak ya da uğrayacaktı. Fakat elden ne gelirdi? Bu kalbe kota koyamıyordu. Hislerini zincirleyemiyordu. Hem gizleyince de vicdanı rahat değildi. Söylerse en azından üzerindeki yükten kurtulacaktı, sonuç ne olursa olsun. Hem bunca zaman benimsediği hayat mottosuna ne olmuştu? 'Bir şeyi yapmadığın için pişman olmak yerine yaptığın için pişman ol daha iyi.'

Umut' un belki tereddüt edecek bir durumu yoktu ama yine de cesaretine hayran kalmıştı. Çılgınlığına mı demeliydi acaba? Kendi kendine gülümserken sofrada herkesin gözlerini ona diktiğini ancak Angle' ın sarsmasıyla fark etti.

'Abi maçı unutmadın değil mi diyorum. Neye sırıtıyorsun öyle?'

'Unutur muyum hiç meleğim? İzlemek için sabırsızlanıyorum.'

Bakışlar üzerinden gittiğinde bu akşam Asım Bey' le konuşacağına dair kendisine söz verdi.

'Kimse kaytarmıyor değil mi? Hepinizi izleyiciler arasında görmek istiyorum.'

Hümeyra hemen araya girdi.

'Sen ne zamandan beri kaytarmak gibi kelimeler kullanıyorsun bakayım?'

Anglia Hümeyra' nın yanını işaret etti. Hümeyra da kardeşinin koluna cimdik attı.

'Düzgün kelimeler öğretsene kızlara. Askerlik arkadaşın mı onlar senin?'

'Ben öğretmiyorum ki onlar çabuk kapıyorlar. Ne yapayım?'

Umut gülerek cevap verdiğinde Hümeyra' nın arkasından Anglia' ya sen görürsün bakışını atmayı ihmal etmedi.

'Siz ne zaman büyüyeceksiniz ben bilmiyorum gerçekten?'

Aişe Hanım' ın lafı üzerine Asım Bey savunmaya geçti.

'Onlar da olmasa yaşlanıp gideceğiz hanım, bırak çocuk kalsınlar. Bu eve üç ihtiyar yeter.'

Herkes tuhaf tuhaf Asım Bey' e bakarken dile getiren Angle oldu.

'Başka kim var ki Asım Amca?'

Asım Bey sakin bir şekilde yanıtladı.

'Andre' nin bizden farkı mı var kızım? Biz bile daha enerjik kalıyoruz yanında.'

Herkes kıkırdarken Andre sadece tebessüm etti.

'Bakın itiraz bile etmiyor. Siz gibi çocuk değil de ondan.'

Aynı keyifle devam eden kahvaltıdan sonra hazırlanıp yola çıktılar. İlk arabaya heyecan hakimdi. Telaş yapan Angle yol boyunca susmadan konuşmuştu ve onu sakinleştirmek yanındakilere düşmüştü. İkinci araba da ise sessizlik vardı. Sabah geçen konuşmadan sonra yaşlılar ve gençler olarak arabaya binmişlerdi. Dışarıdan bakan biri de öyle düşünürdü büyük ihtimal. Andre kafasındakileri toparlayıp gözünü yoldan ayırmadan Asım Bey' e seslendi.

'Asım Baba?'

'Efendim oğlum.'

Gergince alınan nefesten sonra konuşmaya başladı.

'Dönüşte ofiste bazı işlerimi halletmem gerekiyor. Benimle gelebilir misin? Hem seninle konuşmam gereken bir durum var.'

Aişe Hanım' ın olayı anlamaya çalışan bakışları altında cevap verdi Asım Bey.

'Olur tabi oğlum. Konuşuruz.'

İkizlerin okuluna vardıklarında Kaya Ailesi spor salonundaki yerlerine geçip oturdular. Andre ve Anglia, Angle' a destek olmak için bir süre daha yanında kalıp rahatlatmaya çalıştılar. Andre şu an kardeşini çok iyi anlıyordu. Çünkü ondan hiçbir farkı yoktu. Maçtan sonra Asım Bey' le konuşacağı konu oldukça stresli hissettiriyordu.

BÖLÜM SONU

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin