Not: Bir sonraki bölüm final olacak. Bu zamana kadar okuyan herkese çok teşekkür ediyorum. Umarım beğendiğiniz ve yüreğinize dokunan bir hikaye olmuştur. ^^
'Başımı döndürdün Hümeyra. Otur artık.'
Asım Bey ve Aişe Hanım gayet sakin bir şekilde tekli koltuklarda oturup muhabbet ediyordu. Fakat başlarında dolanan kızı Aişe Hanım' ın dikkatini dağıtmakla kalmayıp başını döndürünce uyarmak durumunda kaldı. Hümeyra fazlaca stres yaptığının farkında olsa da engelleyemiyordu. Mecburen bir sandalyeye oturdu ve dizlerini titretmeye başladı. Fırsatı hiçbir zaman kaçırmayan Umut, her zamanki gibi ikiziyle dalga geçmeye başladı.
'Bu heyecanla kahveyi dökmezsin umarım.'
Hümeyra gözlerini kısarak kendine laf söyleyen kardeşine baktı.
'Yasemin kocana bir şey söylesen iyi edersin, yoksa senin için hiç iyi olmaz.'
Yasemin Hümeyra' nın tehditkar ifadesiyle gülme isteğini zor tuttu ve Umut' un o tatlı gözlerine bakarsa karşı koyamayacağını bildiğinden bakışlarını kocasına çevirmeden konuştu.
'Şu an gelinin nedimesi olduğum için seni uyarmak durumundayım kocacığım. Ayağını denk alsan iyi edersin.'
Umut pes edercesine ellerini kaldırdı ve ağzına fermuar çekti. Bu gülmesine engel değildi elbet. Tam o sırada kapı çalınca Hümeyra hemen ayaklandı. İlk panik halinde olduğundan bir o tarafa bir bu tarafa koşturup kapıyı aradı. Nihayet bulabildiğinde daha fazla bekletmeden açtı.
Karşısında Andre' yi görmek kalbini yeterince zorlamıyormuş gibi elindeki çiçek, en sevdiği beyaz krizantem buketi, ve çikolata, fazladan adrenalin salgılamasına neden oluyordu. Üstündeki siyah takım elbise beyaz teniyle zıt olduğu kadar uyumluydu. Her zamanki gibi ince kravatlarından birini takmıştı ve rengi siyahtı. Koyu renk saçları geriye doğru taranmıştı. Gelirken tıraş olmamış olmasına sevindi Hümeyra. Bebeksi yüzü her ne kadar sevimli olsa da böyle daha hoş göründüğünü inkar edemezdi. Kirli sakalı ve hafif bıyığıyla gerçekten yakışıklıydı. Her sevgili kendine güzeldi elbet. Sadece bir iki saniyede bu kadar ayrıntılı incelemesine şaşırdı. Sanki gözleriyle değil ruhuyla görüyordu.
Andre ise kapı açıldığında görüş alanına giren Hümeyra' yla nefesini tutmak zorunda kaldı. Normalde koyu ve canlı olmayan renkler tercih eden sevdiği, bu sefer bir değişiklik yaparak fuşya rengini kullanmıştı. Tabi erkekler renk konusunda basit düşündükleri için fuşya değil de koyu pembe olduğunu zannediyordu. Üzerine taktığı sarı şal, hardal sarısı, kıyafetiyle oldukça uyumluydu. Ne giyse yakışıyordu gerçi. Yine de bugün kendisine özel giyindiğini bilmek hoşuna gittiğinden, daha muhteşemdi. Hiç makyaj yapmamasına rağmen buna gerek olmayan duru bir güzelliği vardı.
Toplam on saniyede gerçekleşen bu olaylar Aişe Hanım' ın içeri buyur etmesiyle sona erdi. Kızının davet etmeyi unutması şaşırtıcı değildi elbet. Andre elindekileri Hümeyra' ya vererek içeri girdi. İkizler de onun ardından.
'Hümeyra abla çok güzel olmuşsun.'
'Peri masalından fırlamış gibisin.'
Hümeyra ikizlere kocaman sarıldı.
'Siz de öylesiniz bir tanelerim, her zamanki gibi.'
Anglia renkli çiçeklerle dolu, yarım kol, dizde bir elbise giymişti. Angle ise her zamanki tarzından vazgeçmeyerek çizgili, siyah-beyaz tişörtünün üzerine siyah, keten bahçıvan tulumunu giymişti.
Sonraki olaylar kendinden bağımsız ilerliyormuş gibi soyutlanmıştı Hümeyra. Sanki olayları yaşamıyordu da dışarıdan izliyordu. Kendini bu dünyada tutan ise Andre' nin deniz mavisi gözlerinin gerçekliğiydi. Yasemin' le kahve hazırlamaya gittiklerinde içine tuz katmayı ihmal etmemişlerdi. Hümeyra kıyamayıp yapmayalım dese de arkadaşının kızgın bakışlarıyla eli mahkum koymak zorunda kalmıştı. İçeri girerken vücudu titriyordu. Sakinleşmek için kendine söylediği telkinler işe yaramıyordu. Kahveleri dağıtırken sıra Andre' ye gelince o mavilere dalmamak için oldukça çabaladı. Kahveyi verdikten sonra tam ilerleyeceği an ayağının fark edemediği bir yere takılmasıyla az daha düşüyordu. Onu incinmekten kurtaran ise Andre' nin güçlü kolunun kendi kolunu kavramasıydı. Etrafındaki kişilerin gülüşleri odayı doldururken onlara karşılık vermeyi istiyordu. Fakat kolundaki dokunuş olayları idrak etmesini engelliyordu.
'İyi misin?'
Andre' nin sessiz sorusu tüylerini ürpertirken konuşamayacak kadar şaşkın olduğundan başını sallayarak cevap verdi ve yerine geçti. Aynı zamanda heyecandan mı yoksa utançtan mı kaynaklandığını bilemediği yanaklarındaki kızarıklığın bir an önce geçmesi için dua ediyordu.
'Kahveyi dökmedin ama bir sakarlık yapmasan şaşardım doğrusu.'
Yasemin' in gülerek omzuna vurmasıyla susmak durumunda kaldı Umut. Hümeyra kendine geldiğinde tebessüm etti.
'Galiba sakarlığımı kabul etme zamanım geldi.'
Herkes eğlenirken nihayet sebebi ziyaretin konusunu dile dökmenin vakti gelmişti.
'Asım Baba, Allah' ın emri Peygamber' in kavliyle kızınız Hümeyra' yı kendime istiyorum.'
Asım bey fincanını sehpaya bıraktı ve konuşmaya başladı.
'Seni az çok tanıyoruz evladım. Kızıma iyi bakacağından da gram şüphem yok fakat onun gönlü ne diyorsa ben ona razıyım. Hümeyra?'
Babasının ani sorusu hem şaşırtmış hem de utanmasına sebep olmuştu Hümeyra' nın. Evet de diyen kalbinin haykırışlarını boşa çıkarmayarak kafasını usulca sallayıp 'Benim rızam var baba.' dedi.
'Madem kızım tamam diyor hayır demek yakışmaz. Verdim gitti. Hayırlısı olsun.'
Bunca yıl süren hasretten sonra Asım Bey' de işi yokuşa sürmek istememişti. Yoksa Andre elinden çok çekerdi. Biricik kızını vermek kolay değildi bir baba için. Artık biricik sayılmasa da. Çünkü ikizleri asla kızından ayırmıyordu. İsteme merasimi böylelikle bitince ardından yüzükler takıldı ve Asım Bey dualarla kurdeleyi kesti. Aile büyüklerinin elleri öpülüp tebrikler alındıktan sonra ise imam nikahı kıyıldı.
Herkes dağıldığında odada yalnız kalan Andre ve Hümeyra ayakta öylece kalakalmıştı. Hümeyra ne yapacağını bilemeyerek bakışlarını ayaklarına çevirdi. Andre ise birkaç adım ilerleyerek Hümeyra' nın önünde durdu ve çenesinden tuttu. O güzel yeşil gözlerine doyasıya bakmak için Hümeyra' nın başını kaldırdı. Diğer eliyle parmağındaki yüzüğe dokunduktan sonra bakışlarını tekrar Hümeyra' ya çevirdi.
'Alın yazım, Hümeyra'm. Hem kalp sancım hem merhemim. Bu gözlere bakmanın hayaliyle ne çok bekledim. Olmayacağını düşünerek beklemiştim oysaki. Ama Rabbim bana seni nasip etti. Ben ve sen değil bir cümlenin tek öznesi olduk. Biz olduk. Şu saatten sonra da inşAllah mahrum etmez. Seni seviyorum. Hem de çok'
Andre' nin dudakları alnına kapanırken daha fazla dayanamayarak gözlerini kapattı.
'Rabbim hem bu dünyada hem de ahirette bir arada olmayı nasip etsin inşAllah. Ben de seni seviyorum. Hem de çok.
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demlenen Kalp
RomantizmKalbin yol göstericiliği olmasa, ruh aradıklarını bulabilir mi ki?