28. Bölüm

389 50 21
                                    

Kalbi, fazladan çalışmanın bedelini vücuduna ödetiyordu. O yüzdendir ki kıpırdayamıyordu. Heyecandan midesi bulansa bile sevinci bunu ustalıkla örtecek yeteneğe sahipti. Zaman kavramının göreceliği kendini tekrardan belli ederken dudaklarından üç sözcük döküldü.

'Robert Andre Walker.'

Dudakları yıllardır bu kelimelere hasretmiş meğer. İsmi dudaklarından çıktığı an; şiir gibi, kitap gibi, şarkı gibi defalarda adı dolandı durdu dilinde.

Bilinci yavaş yavaş ait olduğu yere döndüğünde ise içerisinde olduğu durumun farkına vardı. Arkasına bakmadan koşarak uzaklaştı. Çünkü o hiçbir maviye benzemeyen denizlere dalarsa çıkamayacağını biliyordu.

///

Koşarak uzaklaşan ayak seslerini dinlerken kırık bir tebessüm döküldü dudaklarından.

'Yakınımdayken bile seni delicesine özleyen ben, böyle kaçarsan ne hale gelir bilmiyor musun?'

Daha demin Hümeyra' nın durduğu yere oturdu ve sol yanındaki ağaca yaslandı. Sabah güneşinin verdiği ferahlıkla yüreğini dindirmeye çalıştı. Gözleri içindeki acıyla kapanırken bir damla süzüldü sağ yanağından.

'Hümeyra' m...

Sadece kalbimin değil aklımın, ruhumun, dilime gelen kelimelerin sahibi. Bu güzel şehrin yansıması olan gözlerin bana çevirilecek mi? Alın yazının üstüne dudaklarımın mühürünü kondurabilecek miyim? Rabbimin gönlüme düşürdüğü ateşe razıyım ama yüreğime su serpecek misin? O zikir eksik olmayan dudaklarından adımı tekrar duyabilecek miyim? Beyazlığınla ömrüme ışık tutabilecek misin? Beni seveceğin günler gelecek mi?'

///

Nefes nefese ahşap kapıdan içeriye girdiğinde kahvaltı hazırlığına girişen Aişe Hanım' la karşılaştı.

'Hayırdır kızım. Bu ne hal böyle?'

Kesik kesik soluklarının arasından Aişe Hanım' a açıklama yapmaya çalıştı.

'Ben... öyle... bir an koşmak istedim de.'

Aişe Hanım dahası olduğunu fark etse de üstelemedi.

'Kahvaltı hazır sayılır. Üstünü başını değiştir de gel.'

Annesinin ardından bakarken ilk başta tereddüt etti. Fakat daha karşılaşmaya cesareti olmadığından söyleyiverdi.

'Anne benim birkaç işim var. Sonra yerim. Beklemeyin beni.'

Ailecek yemek yemek kuralları olduğu için Aişe Hanım ilk başta itiraz etti.

'Neymiş bu önemli iş. Tatilde değil misin? Sonra bakarsın.'

'Yarından sonra başlıyorum anne. Bu seferlik beni mazur görseniz.'

Aişe Hanım tek kelime etmeden mutfağa geri döndü. Hümeyra ise garip bir ruh haliyle merdivenlerden yukarı çıktı ve odaya girdiği gibi kendini yatağa attı. Tavana sabitlenen gözleri mavilere bakmak için deliriyordu. Aynı şey kalbi için de geçerliydi.

'Hümeyra bir kuralın var. Düşüncelerine, kendine hakim olman lazım. Ne kadar sevsen de hemen boynuna atlayamazsın ya.'

Kendi kendine konuşurken yine o an aklına geliyordu ve yattığı yerden delicesine ayaklarını çırpıyordu. Tam o sırada odaya giren Anglia, Hümeyra' ya tuhaf tuhaf bakmaya başladı.

'Abla?'

Hümeyra hemen doğruldu ve bozulan başörtüsünü düzeltti.

'Enerji patlaması yaşadım da biraz. Sen kahvaltıya inmedin mi?'

Anglia omuz silkti.

'Sen gelmeyince merak ettim. Bir sorun yok değil mi?'

Hümeyra ayağa kalkıp miniğini kolları arasına aldı ve delicesine sevmeye başladı.

'Aman da aman birileri ablasını merak da edermiş?'

'Abla ben çocuk muyum hala böyle seviyorsun? Hiç de bile merak etmedim.'

Hümeyra' nın sevgi gösterisi karşısında havalı durmaya çalışan Anglia daha fazla dayanamayıp kahkaha atmaya başladı.

'Bensiz...'

Sesleri duyan Angle koşarak odaya çıkmış ve onları sarmaş dolaş görünce tripli bir şekilde kollarını bağlamıştı.

'Gel buraya diğer minik cadı.'

Beş dakikalık bir eğlence seremonisinden sonra kızları aşağı yollamıştı Hümeyra. Enerjisini atabilmenin rahatlığıyla kağıt ve kalemini alıp en sevdiği köşesine geçti.

Eski evlerin güzel özelliklerinden bir tanesi de pencerelerin olduğu yerin geniş şekilde yapılmasıydı. Böylelikle içine oturup dışarıdaki yeşilliğe bakarak huzurla dolabiliyordun. Bir nevi sığınak gibiydi.

'Robert Andre Walker.

Sana tam isminle seslenmeyi seviyorum. Söylenişi çok havalı değil mi? Fakat sana Bay Wess demeyi daha çok seviyorum. Ayrıca bu havalı isim yerine neden Bay Wess ismini kullandığını da merak ediyorum. Aslına bakılırsa sana dair her şeyi merak ediyorum. Sana dair her bilgiyi aklıma kazımak istiyorum. Bu işlerde pek iyi değilim ve konudan konuya atladığımın farkındayım.

Öncelikli olarak özür dilerim. Kimsenin öğrenmesini istemediğin yazar mesleğini eşyalarını karıştırarak öğrendiğim için. Böyle deyince çok kötü gözüktü. Asıl niyetim eşyalarını karıştırmak değildi. Çok sevdiğim bir yazarın kitabı kitaplığında duruyordu. Bir kitap tutkunu olarak o kitabı elime almam kaçınılmaz sondu. Aynı senin kalbime yerleşmenin kaçınılmaz olduğu gibi. Evet itiraf ediyorum. Kalbimi ele geçirdin Bay Wess.

Sen olduğu bilmeden önce bile ele geçirmiştin aslında. O küçük sarı kağıt var ya. O kağıdın kitabın arasından düşmesi kaderimizde vardı. Senin bizim kafeye gelmen de. Her şey belirli olaylar etrafında dönüyor. Fakat biz bunun farkına varmıyoruz. Her şey zamanı geldiğinde kendini gösteriyor. Ne erken ne geç. Allah her şeyin en ince ayrıntısını harikulade şekilde ayarlıyor. Ve ben şükrediyorum. Seni karşıma çıkardığı ve ruhunu okumama izin verdiği için. O derinliğini görmeme izin verdiği için. Seni nefsim için değil, minnet için değil, aşka olan hayranlığım için değil. Seni Allah için çok seviyorum Robert Andre Walker. Kabul ediyorum bütün kalbimle.'

BÖLÜM SONU

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin