Buraya uğramayalı yıllar geçtiğini ahşap duvarlara bakınca fark etti. Andre taşındıktan sonra, gelmesinin doğru olmayacağını düşünmüştü.
Tahtanın hoşuna giden kokusu genzine dolarken çatı katını ne kadar özlediğini yeni yeni anlıyordu.
Bu minik ev iki odadan oluşuyordu. Kapıyı açınca direk salona giriyordun. Ucunda ise Amerikan tarzı mutfak vardı. Sağ tarafta, kolları kahverengi, geri kalanı bej olan üçlü koltuk ve hemen karşısında evlerinde ki kadar büyük olmayan bir kitaplık bulunuyordu.
Bilgisayarı alıp maili göndermek kafasını öyle doldurmuştu ki Umut' la Andre' nin odasına gireceği hiç aklına gelmemişti. 'Girse miydi ki acaba? Niye Anglia' dan rica etmemişse? Sonuçta bilgisayarı alıp çıkacaktı. Sorun olmazdı herhalde.' Düşüncelerle birlikte kitaplığın yanındaki kapıdan içeri girdi. Burası da salon kadar düzenliydi. Erkek olmalarına rağmen temiz evleri Hümeyra' yı şaşırttı.
İçeriye oranla yatak odasının tavanı çatı şeklindeydi. İki yanında Hümeyra' nın gökyüzünü izlemeye doyamadığı iki pencere vardı. Yan tarafları ise Andre ve Umut' un yatakları kaplamıştı. Karşıda çalışma masaları bulunuyordu. Hümeyra, hangisinin kime ait olduğunu bilmese bile Andre çalıştığı için, bilgisayar bulunan masaya doğru ilerledi. Tam o an diğer masada duran mavi kapaklı kitap gözüne çarptı. Beyni sanki hipnoz olmuşcasına yönünü değiştirdi. Her tanesi farklı dünyaya açılan kapılara her daim ilgisi, karşı konulmaz bir bağlılığı vardı. Fakat mavi kapaklı evren başkaydı. Çünkü defalarca okuduğu başucu kitabı özelliğini taşıyordu. Andre' yle kitap zevklerinin benzerlik göstermesi şaşırtıcı gelmişti Hümeyra' ya. Çok erkek tanıdığı söylenemezdi ama genellikle böyle kitapları kızlar okurdu. Böyleden kastı içi ısıtan edebi kitaplar. Mesela Umut' un ilgisini çekmezdi bu tarz. O daha çok Sherlock Holmes ve türevlerini okurdu. Kendisi de severdi, ayırt etmezdi bebeklerini. Fakat yüreğe dokunan sayfalar oldukça az bulunuyordu ve önündeki kitap bunlardan biriydi. Aynısına sahip olmasına rağmen eline almaya engel olamadı. Tekrar tekrar kelimelerin üzerinde kaydı elleri, gözleri. Yüreği kanatlandı kısacık bir zaman dilimi boyunca. Sayfalar hazine değerindeymişçesine çevirirken bir kağıt parçası kaydı masaya. Sarı renkli ufak bir kağıt. Açık düştüğü için istemeden de olsa okumaya başladı.
*'Bir pencere kenarında uyuyup kalsam iki mısra,
Geçer mi dert dediğim gönle düşen ateş?
Vuslat dediğin şey yakın mı sana?
Lal olup kalsam bir köşede,
Duyar mısın yüreğimin feryatlarını?
Gelir misin acımın üstüne kor olmaya?
Anlar mısın cesetler neden yaşarmış?
Bilir misin burda susunca yaşanırmış?'
Kalbine nereden geldiğini anlayamadığı bir sızı girdi. 'Suçluluk duygusu muydu hissettiği?' Yasak bölgeye adım atmıştı sanki. Aslında sorun bu değildi. Sorun kelimelerin ona oldukça tanıdık gelmesiydi. Sözcüklerin hissinden altındaki imzayı bile fark etmemişti, ta ki ruhu duruluncaya kadar...
///
Dosyalara öyle dalmıştı ki birisinin ona dokunmasıyla irkildi. Kafasını kaldırdığında Umut ve kardeşinin geldiğini fark etti.
'Tam tahmin ettiğim gibi yine kendinden geçercesine çalışıyorsun.'
Angle' ın sarılan bedenine karşılık verirken yorgunluğuna rağmen tebessümle yanıt verdi.
'Az kaldı Umut. Şu dava bir bitsin ben de kendime ödüller vermeyi düşünüyorum.'
Yemeği masaya bırakınca Andre' nin omzunu sıvazladı Umut.
'İnşAllah kardeşim inşAllah.'
Bu zamana kadar acıktığını Aişe Hanım' ın hazırladığı yemekleri görünce idrak etmişti.
'Aişe Teyzem yine döktürmüş. Zahmet etmişsiniz dostum.'
Angle kitaplıktaki dava dosyalarına göz gezdirirken bir yandan açıklama yapıyordu.
'Umut Abi beni basket maçına götürecek. Yoksa senin aç kalman hiç umurumuzda olmazdı.'
Az vakit geçirdikleri için kendisine kızgın kardeşine alınmadı Andre. Ne söylese haklıydı. Fakat güzel günler yakındı. Her şey yolunda giderse elbette. Gitmezse bile onları daha fazla ihmal etmeyecekti.
'Maça gideceksiniz demek. Geleceğin basketbolcusunun seni izlemesi onur verici olmalı Umut.'
Angle abisine kızgın da olsa, o tatlı sözleriyle gönlünü iyileştirmeyi başarıyordu. Yüzündeki kızarıklığa engel olamadı. 'Geleceğin basketbolcusu demek' diye düşündü. Kurulan cümlenin öznesi olmak bile muhteşemdi.
'Tabi ki öyle'
Dedi ve Angle' a göz kırptı Umut.
'Neyse biz geç kalmayalım. Sen de işine bak kardeşim. Çok fazla yorma kendini.'
Andre birazcık hareket olsun diye onları kapıya kadar geçirdi.
'Yemekler için teşekkürler ve size iyi eğlenceler.'
'Afiyet olsun. Görüşürüz' derken çoktan arabaya varmışlardı.
Son anda aklına gelmiş gibi arkalarından bağırdı Andre.
'Eve çok geç kalmayınnn.'
Umut arabayı çalıştırırken gülümsedi.
'Abiliği tuttu yine.'
Angle' da Umut' un lafına kıkırdamakla yetindi.
BÖLÜM SONU
Not: Bu sefer iki bölüm paylaşmak istedim. ^^ keyifli okumalar. bölümdeki şiir hira9673 e ait. şiir kitabına bakmanızı tavsiye ederim. Allah' a emanet olun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demlenen Kalp
RomanceKalbin yol göstericiliği olmasa, ruh aradıklarını bulabilir mi ki?