17. Bölüm

419 53 4
                                    

İmzayı gördüğü anda irkildi ve küçük sarı kağıt elinden kaydı. Olayları kafasında sınıflandırmaya çalışırken kağıdın düşüşünü yavaşlatılmış bir film sahnesi gibi izledi. Düşünceler nihayetinde yerlerine oturduğunda aniden hareketlenerek mavi kapaklı kitabın ilk sayfasını açtı. Aynısıydı işte, buradaydı. Emin olduktan sonra kafasında ihtimalleri sıraladı. Birinci olasılık bunca zaman adı sanı bilinmeyen bir yazarla Andre' nin tanışmış olmasıydı. Çevresi geniş başarılı bir avukattı ne de olsa. İkinci ihtimal imzayı taklit etmeyi denemiş olmasıydı. Saçma bir olasılık olduğunu kabul edip bunu listeden çıkardı. Sonuncu ve en yüksek ihtimal Andre' nin gerçekten o yazar olmasıydı.

'Bay Wess... Andre mi?'

Sesli dile getirince zaten hızlı atan kalbi maratondaymışçasına daha da hızlandı. Yüreği ayakta duracak takat bırakmayınca masanın kenarına tutunmak zorunda kaldı. Üç yıl boyunca neredeyse bütün cümlelerini ezberlediği, tekrar tekrar okumaktan asla bıkmayacağı kitapların sahibi, tanışmak için can attığı kişi Andre miydi şimdi? Kelimelerin hissettirdiği duygular yalan olamazdı. Gerçek gün gibi ortadayken şüpheye yer var mıydı?

Hislerini dizginleyebildiğinde bilgisayarı alıp aşağı indi. Neden geç kaldığına kimse dikkat etmemişti kendi hallerinde takıldıklarından. O yüzden çok muhabbet etmeden mailini gönderdi, namazını kıldı ve kendini yatağa bıraktı. Saatin erken olmasına aldırmadı. Düşünceleriyle baş başa kalmak istiyordu. Kendisi işlerini hallederken Umut ve Angle çoktan gelmişti. Herkes içeride meyve yerken Hümeyra sıcak yatağında, düşüncelerinin karanlığın içinde oradan oraya savrulmasını izliyordu.

///

Geçmez dediğin günler saatler neydi ki bu yaşamda? Ömürler bitiyordu, yerini masum yüzlere bırakarak. Bilim insanları zamanın genişlediğini söylese de her şey eninde sonunda sararmış takvim yapraklarına dönüşüyordu. Artık her şey teknolojik olduğundan kağıt takvimler kalmamıştı tabi. Hızlı ya da yavaş veya uzun ya da kısa ne fark ederdi? Bitkiler sonbaharı tadıp kuruyor, ağaçlar tekrardan çiçek açıyordu. Gök zifiri karanlığa boyanıyor, ardından sıcacık güneş kendini gösteriyordu. Bitmek bilmez sanılan yolların bitiş çizgisi yansıyordu gözlerimize. Yorucu bir on beş gün de nihayetinde akıp bugüne ulaşmıştı. Aylarca hazırlanılan davanın mükafatının alınma vaktiydi, durumlar beklenildiği gibi gittiği sürece.

Anglia ve Angle hiçbir şeyden habersiz günlerini deviriyorlardı. Asım Beylerin yanına taşındıklarından beri Andre' nin ricasıyla amcalarının lafı edilmiyordu evde. Hatırlatıp canlarını sıkmanın lüzumu yoktu. Herkes bu konuda oldukça dikkatli davranıyordu.

Dava günü evdekilerin gelmemesini sağlamak Andre' yi bir hayli zorlamıştı. İşlerinden geri kalsınlar istemiyordu. Kendi başına o adamla yüzleşebilirdi. Tabi Asım Bey bu ısrarlardan nasibini almamıştı. Andre' nin koskoca adam olduğunu kabul etse de o insan olmayı hak etmeyen kişiye, Andre' nin sahipsiz olmadığını göstermek istiyordu.

'Bizi merakta koymayın, arayın olur mu evladım? Ben evde Fetih'imi okuyacağım. Allah' ın izniyle güzel bir şekilde sonuçlanacaktır.'

Andre, Aişe Hanım' ın telaşesine gülümserken Asım Bey araya girdi.

'Bir rahatla hanım. Çocuğu da sık boğaz edip strese sokuyorsun. Hadi gir içeri artık.'

'Tamam bey, ben ne yapacağımı bilirim sen girme araya.'

Asım Bey başını onaylamazca başını salladı.

Andre belli etmiyordu fakat herkes gibi endişeleri vardı. Anne şefkatiyle kendisini kanatları altına alan kadından güç aldığını hissediyordu.

Yola çıktıklarında Umut' tan mesaj geldi.

'Her zaman arkandayım kardeşim. Başaracağına inanıyorum. ;)'

Hemen ardından gelen mesaj kalbinin teklemesine neden oldu. Asım Bey' e çaktırmamak için gülümsemesini bastırmaya çalışıyordu. Dava bir süreliğine aklından çıkıp yerini yeşilin içindeki kahve harelere bırakmıştı. Yola odaklanmak için bilincini devreye sokması gerekiyordu. Asım Bey' in gözünden bir şey kaçmamıştı ama bozuntuya vermeden akıp giden yolu izlemeye devam etti.

Vardıklarında ağır adımlarla ilerleyerek mahkemenin girişine gittiler. Karşılarından gelen Lynde kısa bir baş selamıyla Andre' ye başarılar dileyip yoluna devam etti.

Bir şeyleri kabullenmek her zaman zordu. Hele hele konu sevdiğin insan olunca iki kat daha çabalamak gerekiyordu. Elinden gelen bütün gayreti gösterdiğine inandıktan sonra kabullenmesi gerektiğinin farkındaydı artık Lynde. Andre' nin arkadaş olamayacak kadar ince fikirli olduğunu da biliyordu. İki meslektaş olarak en azından selam verebilmek Lynde' nin yarasına üflenmiş hissi veriyordu. Hayatına devam edecekti. Bu karara varmasının sebebi Andre' nin gözünde günden güne artan parıltıydı. Kendi gözlerindeki ışıktan tanımıştı. Aşığın halini aşıktan başka kim anlayabilirdi? Onun mutluluğunu istiyordu sadece. Çünkü sevgi bunu gerektirirdi. Kendi mutluluğunu bir başkasının mutluluğuna bağlamak. Gözünden ne ara damladığını anlayamadığı bir damla gözyaşını elinin tersiyle silip arabasına bindi.

Andre, Lynde' nin güçlü halini takdir ediyordu. Sürekli aynı ortamda bulunmak zorunda kalmalarına rağmen tavırlarını çok iyi koruyordu. Kendisinin de o kadar güçlü olmasını isterdi.

Mahkeme koridorlarının kasvetli havasında ilerlerken bu sefer karşıdan gelen kişi Andre' nin yumruklarını iki yanında sıkmasına neden oldu. Asım Bey' in güçlü kolları omzunu sıvazlarken biraz olsun yatışmaya çalıştı.

'Bakıyorum gerçek aileni, KAN BAĞInı bir kenara bırakıp başka insanlara sırtını yaslıyorsun. Bize bu yaptıklarının bedelini ödeyeceksin. Ne zaman koca adam oldun da bana kafa tutuyorsun?'

Fısıltı şeklindeki sözler Andre' nin sabrını zorlasa da canını hiçbir şeyin sıkmasına izin vermedi. Asım Bey' in amcasına olan bakışları kendisini bile ürkütürken ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha hatırladı. Tek söz söylemeden geçip giderlerken arkalarında sinirli birini bıraktıklarının farkında değillerdi. Bazı insanlara cevap olarak suskunluk vermek tüm kelimelerden daha etkili olabiliyordu.

Dava başlamadan önce Andre güç almak istercesine eline ekranda gezdirdi.

'Hayırlısıyla her şey güzel olacak. Sen elinden geleni yaptın. Başarabilirsin.'

BÖLÜM SONU

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin