21. Bölüm

379 48 2
                                    

Çabuk karar alan insanlar bile hayatını değiştireceğini bildikleri bir durumda tereddüde düşerdi. Ya da adımlarını ellerinden geldiğince temkinli atardı. Andre de biliyordu. Bu yüzden bir kez olsun kendince o bölgeye girmeye cesaret edememişti. Ertelemek çözüm değildi. Kaçmak çözüm değildi. Hakikat karşısında gözlerini kapatıp öylesine yaşamak çözüm değildi. Sonuç olarak buradaydı işte. Hiçbir şeyden korkmayan ruhu masanın üstünde duran kitaptan korkuyordu. Bütün hayatının yıkılıp baştan inşa olması, bu bilinmezlik onu korkutuyordu.

Fakat elden ne gelirdi? Yüreği çırpınıp delicesine uçmak isterken ona engel olmak çare miydi? Değildi. Bundadır ki kalbiyle, aklıyla, ruhuyla, her zerresinin karşı konulmaz isteğiyle kitabı eline aldı ve okumaya başladı.

'Rahman ve Rahim Allah' ın adıyla

Hamd (in övme ve övülmenin her türlüsü), alemlerin tek Rabbi olan Allah' adır. (Fatiha Suresi 1 ve 2. Ayet)

...

De ki: ''Kesin delil, ancak Allah' ındır. Eğer O dileseydi, elbette hepinizi doğru yola kavuştururdu. (Ama O, size gücünüz dahilinde sorumluluk verdi ve imtihan için sizi iradenize bıraktı.)'' (En'am Suresi 149. Ayet)

...

Eğer onlar tevbe ederler, namazı dosdoğru/ gereğine uygun kılarlar ve zekatı verirlerse dinde sizin kardeşlerinizdir. Biz, bilecek (ve anlayacak) bir topluma ayetleri genişçe açıklıyoruz. (Tevbe Suresi 11. Ayet)

...

Üstelik, sizde nimet namına ne varsa hepsi Allah' ındır. Yine, size bir sıkıntı dokunduğu zaman da yalnız O' na sığınırsınız. (Nahl Suresi 53. Ayet)

...

Bunlar apaçık (her şeyi bildiren) Kitab' ın ayetleridir. (Kasas Suresi 2. Ayet.)

...

Herkese yaptığı(nın karşılığı) tam olarak ödenir. O (Allah), onların yaptıklarını en iyi bilendir. (Zümer Suresi 70. Ayet)

...

(Resulüm!) De ki: ''İnsanların gönüllerine vesvese veren (günaha teşvik eden, ibadetlerden alıkoyan, Allah' a sığındıkça geri çekilen) o sinsi vesvese verici insan ve cin (şeytanlar) ın şerrinden insanların Rabbine, insanların melikine (hükümdarlar hükümdarı ve sahibine), insanların(Allah' ı olan) İlah' ına sığınırım.'' (Nas Suresi 1,2,3,4,5,6. Ayet)

Son kelimelerle birlikte kitabı kapattı. Sanki zaman, mekan gibi kavramlar rolleri bitmişçesine perde arkasına gömülürken ruhu, aklı, kalbi somutlaşıp çevresini doldurmuştu. Hepsi hep bir ağızdan aynı şeyi dile getiriyordu.

'Sonunda aradığın hakikati buldun.'

///

Aradan geçen iki hafta Hümeyra' nın hislerinin durulmasını sağlamıştı. En azından işlerine odaklanma konusunda sıkıntı yaşamıyordu. Tam zamanında evden ayrılan Andre, farkında olmasa bile Hümeyra' ya düşünme fırsatı sunmuştu. Tabi giderken dengesini bozmayı da ihmal etmemişti. Anıların zihnine doluşmasına engel olmadı.

< Hava güzel olunca son bir haftadır işe yürüyerek gidip geliyordu. Baharın uyanışına her gün tanık olmak paha biçilemezdi. Artan kuş cıvıltıları ve çocuk sesleri, açan çiçekler ve daha nicesi. Ayrı ayrı güzel olan bu parçalar tek bir tablo halinde muhteşem duruyordu. Kafasındakileri duymuşçasına gürleyen havaya hayretle baktı. Eve az bir yolu kaldığından otobüse binmeye gerek duymadı. Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurda ıslanmaktan da şikayeti yoktu ama başörtüsünün bozulmasından hoşlanmıyordu. Eve gideceği için sorun yapmadı ve adımlarını hızlandırdı.

'Hümeyra!'

Soluk soluğa yanına gelen kişiye dönüp baktığında yine nefesinin kesildiğini hissetti Hümeyra. Sesini duyması da yetiyordu gerçi. O sınırı ihlal ettiğinden beri aklına söz geçirmeyi başaramıyordu ki tepkisiz kalsın bedeni. Harfler gözlerinin önüne geldiğinde dahi siması canlanıyordu zihninde. Elleri titremeye başlıyordu. Dur durak bilmeyen bir kalp çarpıntısı takip ediyordu bu durumu. Şu geçen bir saniye bile asırlara eviriliyordu sanki. Sonsuz bir döngüye hapsoluyorlardı.

Efendim demek aklının ucundan geçmezken ayağının ucuyla yoldaki su birikintisinde daireler çizmeye başladı. Söyleyeceği her şeyi hafızasına kazımak istercesine bekledi. Umursamaz gözüktüğü kadar heyecanla bekledi. Eline tutuşturulan şemsiyeyle kafasını kaldırdı fakat çoktan koşarak ilerlemeye başlamıştı kalbinin sahibi.>

Anılar taze ve güzel olsa bile mantıklı tarafı devreye girince, kendi dininden olmayan birine bu kadar bağlanmasının doğru olmadığını biliyordu. Elbette yaşadığı duygular hoşuna gidiyordu. Doktor olmasına rağmen ilk defa gerçekten hissettiği kalp çarpıntısının yüzünü gülümsetmesini seviyordu. Ne olduğunu biliyordu ve inkar da etmiyordu.

Fakat. Bir fakat vardı cümlenin içinde ve o kelime olduğu sürece cümlenin olumsuzluğunu silip atmanın çaresi yoktu. O halde yaşamına kaldığı yerden devam edecekti. Elinden gelen bir şey yoksa boşuna nöronlarını yormayacaktı. Her şey olacağına varırdı ne de olsa.

BÖLÜM SONU

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin