23. Bölüm

370 51 6
                                    

Hümeyra Yasemin' e akşam yemeğine kalması için ısrar etse de çabaları işe yaramamıştı.

'Gerçekten kalsaydın güzel olurdu kızım.'

Aişe Hanım' ın samimiyet kokan cümleleri Yasemin' i gülümsetti.

'Başka zamana artık Aişe Teyzem. Halletmem gereken işler olmasa kalırdım emin ol.'

Yasemin' e sarılırken 'Öyle olsun kızım' dedi Aişe Hanım. Tam o sırada ikizlerle birlikte Andre kapıda göründü. Yasemin' i gören ikizler koşarak ona sarıldılar. Andre' nin geçmesi için kenara çekilirlerken bir yandan da konuşmaya başlamışlardı.

'Bizimle vakit geçirmeden gidiyor musun Yasemin Abla?'

Dudaklarını büken Anglia' ya cevap verecekken Angle araya girdi.

'Saçlarını yapabileceğimi söylemiştin.'

İkisinin yanaklarına kocaman öpücüklerini kondururken kızları ikna etmeye girişti.

'Daha çok vaktim olduğunda geleceğim ve sizinle çok eğleneceğiz tamam mı?'

Suratları asık şekilde 'Tamam' deyip içeri giren ikizlere Hümeyra omuz silkti.

'Merak etme, hemen unuturlar.'

Yasemin' i nihayet uğurlayabildiğinde herkes çoktan içeri girmişti. Hümeyra da kendisini görmezden gelen ikizlerin yanına gitti hemen. Andre' ye bakmamaya çalışarak onlarla muhabbet etti ve sofrayı kurmak için mutfağa geçti. Umut ve Asım Bey' in gelmesiyle, bir sürelik aradan sonra toplu şekilde yemek yemeye başladılar.

Asım Bey' in bakışlarıyla oturduğu yerde dikleşerek konuşmaya başladı Andre.

'Bunu söylemem ne kadar gerekli bilmiyorum ama bunca zaman bana ve kardeşlerime ailenizden biri gibi davrandığınız için sizinle paylaşmak istedim.'

Herkes lafını kesmeden pür dikkat Andre' ye yoğunlaştırmıştı bakışlarını. Derin bir nefes alarak devam etti.

'Benim doğru yolu bulmama vesile olduğunuz için Allah sizden razı olsun.'

Sofrada çıt çıkmazken herkesin yüzünde şaşkınlık vardı. Fazladan bir şey söylemesine gerek yoktu. Herkes ne demek istediğini gayet iyi anlamıştı. Andre gözlerini kısa süreliğine Hümeyra' ya çevirdiğinde başını eğmiş olsa da dudaklarının kıvrımını ve gözündeki mutluluk damlasını görmüştü. Hemen ardından gözleri karşısında ve yanında oturan kardeşleri arasında gidip geldi. Aynı anda yerlerinden kalkıp ağabeylerinin boynuna sarılmışlardı. İlk Anglia konuşmaya başladı.

'Aişe Teyzem bize dedi ki....'

Devam etmesini beklercesine ikizine baktı.

'Çocuklar doğduğu andan itibaren hep Müslümanlarmış. Fakat ailelerinden gördükleriyle farklı dinlere yönelirlermiş .'

Sırasıyla birbirlerinin sözlerini devralıyorlardı.

'Biz hala küçük sayıldığımız için Müslümanmışız ama farkında değilmişiz.'

'Bunu sonradan öğrendik. Fakat abi biz de kendi tercihimizle Müslümanlığı seçtik.'

Herkes sanki suç işlemiş gibi gözlerini kaçırırken Andre öylesine şoktaydı ki kendisine ne zaman geldiğinin farkına bile varamamıştı. Gerçek dünyaya dönebildiğinde iki kelime çıktı ağzından.

'Ne zamandır?'

Angle dudaklarını dişleyerek cevap verdi.

'Yani bu durumu fark etmemiz sen davaya çok yoğunlaştığın zamanlarda oldu.'

Kendisinin bunca zaman aradıklarını kardeşlerinin on bir yıllık hayatlarında bulması, ayrıca kendisinden önce bulması Andre' yi hem şaşırtmış hem de mutlu etmişti. Andre de kardeşlerine kucak dolusu sarıldığında geri kalan aile üyelerine, gözleri ışıldayarak seyretmek kalmıştı.

///

Hümeyra gece boyunca yaşadığı sevinçle uyuyamamıştı. Kalbi ritmini hafifletip metabolizmasını yavaşlatmıyordu ki uykuya dalsın. O yüzden bu fırsatı değerlendirip gecesini ibadetle geçirdi. Sabah olduğunda hala aynı vaziyette olunca içindekileri nasıl dışarı çıkaracağını düşünmeye başladı. Gözü önce neyine kaydı. Fakat sonradan kafasını sağa sola salladı. İçinde tutmaktan yorulan kalbini notalarla değil kelimelerle serbest bırakacaktı bu sefer. Bay Wess, namıdiğer Andre, gibi olmasa da deneyecekti. Gün ağarmaya başlarken sessizce hazırlandı ve arabasına binip yola koyuldu. Pazar olmasından dolayı işe gitme düşüncesi kafasını meşgul etmiyordu. Evdekiler kendi dönene kadar uyanmasa da küçük bir not yazmayı ihmal etmedi.

Deniz kenarına gelince derin bir nefes çekip, ciğerlerini doldurdu temiz havayla. Sabah koşusuna çıkanlar haricinde kimse yoktu etrafta. Biraz yürüdükten sonra boş bir banka oturdu. Yanında getirdiği kalem ve defteri çıkarıp yazmaya başladı.

'Kafamı kaldırıyorum. Önümde dalga dalga mavilik. Muhteşem güzellikte bir manzara. Nedeni; güneşin yüzeyde oluşturduğu parıltı değil. Sonsuz gibi görünen mesafesi değil. İçinde bin bir yaşam barındıran harikalığı değil. Burayı tercih etmemin sebebi, burasının muhteşem olmasının sebebi, gözbebeklerini saran ton olması. O iki camın parıltısına, görmek istediğim derinliğine benzemesi.

Sen gelmeden önce rengarenkti etrafım. Yeşiller, pembeler, sarılar ve daha nicesi. Ama ben maviyi hiç görmedim. Gökyüzüne kafamı kaldırdım beyaz bulutu gördüm. Geceleri yıldızları izledim. Denize baktım ufku gördüm. Ne zaman kader beni denizin içine fırlattı, etrafım masmavi oldu. Sudan kafamı kaldırdım gökyüzündeki mavi çarptı gözüme. Sevdim ben maviyi. Sonradan gözüm maviden başkasına kucak açmaz oldu. Gizlenen gerçekler yüzüme dalga misali çarparken gözlerimi kapatmam beni okyanusunda boğulmaktan kurtaramadı.'

BÖLÜM SONU

-

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin