Bisikletini almak için garaja indi. Tuttuğu temizlikçiler evde temizlik yaparken dışarıda gezinmek iyi olacaktı. Tabi önce halletmesi gereken bir mesele vardı. Garajı açtığında ortam gerilim filmlerindeki sisli havalara benziyordu. Tek fark sis yerine tozla kaplıydı. Bisikletlerin yanına yaklaştığında şaşkındı. Bakım isteyeceğini tahmin ediyordu ama bu kadar kötü hale geleceğini düşünememişti. Üzerindeki tozu yukarıdan getirdiği bezle az da olsa alabildiğinde tamircinin yanına gitti.
' Steve Dayı?'
Etrafına bakarak ilerlerken buranın hiç değişmemiş olması gülümsemesine sebep oldu. Arka kapıdan uzun beyaz saçlı, oldukça yapılı bir adam girdiğinde Andre değişmeyenin sadece dükkan olmadığı kanısına vardı. Steve Dayı gözlüğünü düzeltti ve gözlerini kısarak Andre' yi süzdü.
'Robert? Sen misin?'
'Benim dayı benim. Görmeyeli...'
Lafını bitiremeden Steve Dayının kolları arasındaydı. Şu an göremiyor olsa da onun burun çekişinden ağladığını anlamıştı. Kendisini uzaklaştırdığında kızgın gözlerini yüzüne dikti.
'Bir haberi bile çok gördün bize. Ne kadar bekledim gelmeni biliyor musun? Böyle vicdansız bir çocuk olduğunu hiç tahmin etmezdim.'
'Haklısın dayı ne söylesen hak ettim ben. Ama cesaret edemedim. Bir sözüm vardı ve o sözü tutmadan buralara gelemezdim.'
Steve Dayı kafasını yılların tecrübesiyle aşağı yukarı salladığında arkasını döndü ve sandalyelerden birine oturdu.
'Söylemeliydin. O adamın yaptıklarını, zor durumda olduğunu söylemeliydin. Bu kadar mı uzaktın bize? Bu kadar mı uzaktık sana?'
Hep başkalarını düşündüğünü sanırken, gururu yüzünden böyle davrandığını yeni fark ediyordu. Steve Dayının onlara yardım edecek durumu yoktu belki ama manevi destek sağlamasına neden izin vermemişti? Arkasında, ailesinden olmayan birinin kollarını hissetmek çok mu gururuna dokunmuştu? Biraz düşününce bir gerçek daha yüzüne tokat gibi çarptı. Zor durumda kalmasaydı Asım Bey' in teklifini dahi kabul etmezdi.
'Ben kendi ayaklarım üzerinde durmak istedim. Sizi sıkıntıya sokmak istemedim. Özür dilerim. Ben düşünemedim.'
Steve Dayının sitemi devam etse de bir süre sonra kırgınlığının kaybolması Andre' yi rahatlattı. Yaklaşık yedi yıl görüşmedikleri göz önünde bulundurulursa konuşacak çok şeyleri vardı. Andre kahve hazırlarken Steve Dayı da bisiklete bakmaya başladı.
Ne kadar zaman geçtiğinin idrakına bile varamamışlardı muhabbetin koyuluğundan. Hava yavaştan kararınca Andre daha fazla oyalanmadan oradan ayrıldı. Bisikletini deniz kenarında aheste aheste sürerken diğer yandan uzay boşluğunu andıran siyah dalgalara bakıyordu. Yüzünü okşayan rüzgar düşüncelerini bir kenara bırakıp anın tadını çıkarmasına davetiye gibiydi. İcabet etti.
Eve dönmeden markete uğramayı ihmal etmeyip ihtiyaçlarını aldı. Geldiğinde kendi yapacağı işler haricinde eksik bir şey kalmamıştı. Temizlik kokusunu içine çekip mutfağa gitti. Poşetten çıkardığı malzemelerle yemeğini hazırlamaya koyuldu.
///
'Buyurun. Size nasıl yardımcı olabilirim?'
'Ben Hümeyra Kaya' ya bakmıştım.'
Görevli başını bilgisayara çevirdi ve birkaç tuşa basarken Umut' a sorularını yöneltmeyi ihmal etmedi.
'Randevunuz var mıydı?'
'Hayır, ben kardeşiyim. Bir şey bırakacaktım kendisine.'
Görevlinin cevap vermesini beklerken öylesine etrafı incelemeye başladı.
'Siz Umut olmalısınız?'
Umut arkasından gelen sese döndüğünde nefesinin tıkandığını hissetti. Dünya bir saniyeliğine durmuştu sanki. O sırada ne görevlinin kendisine seslendiğini ne de karşısındaki kişinin söylediklerini algılayabiliyordu. Sadece bal rengi gözlere odaklanmıştı. Bu kısacık süren zaman diliminde nihayet kafasını toparlayabildiğinde bakışlarını kaçırdı. Neler olmuştu az önce?
'Evet, ben Umut. Siz...?'
'Beyefendi Hümeyra Hanım 2. Kat sağdaki ilk odada.'
Umut görevliye başını sallayarak teşekkür etti. Karşısındaki kişiye soran bakışlarını gönderirken fazla göz teması kurmamaya dikkat ediyordu. Bu sırada Yasemin tanışmak için elini uzattı.
'Merhaba ben Yasemin. Hümeyra' nın yakın arkadaşıyım.'
Umut çekinerek sağ elini saçının arkasına attı.
'Evet Hümeyra sizden bahsediyordu.'
Yasemin elinin geri çevrilmesinden hiç rahatsız olmamışçasına gülümseyerek konuşmaya devam etti.
'Ben de tam oraya gidiyordum. Birlikte gidebiliriz.'
Umut Yasemin' in yanlış anlamamasına sevinerek peşinden merdivenleri çıkmaya başladı.
///
Güzelce karnını doyurduktan sonra biraz kitap okuma isteğiyle odasına çıktı. Dün eve geldiğinde direk kendini yatağa atmıştı. Bu yüzden eşyaları hala valizinde duruyordu. İlk başta onları yerleştirip öyle keyif yapmaya karar verdi. Hala burada eski odasında olduğuna inanamıyordu. Tekrar tekrar geziniyordu gözleri duvarlarda, masasında, yatağında. En çok da ailesiyle birlikte evin bahçesinde gülümsedikleri resme takılıyordu. İlk kez gelmiş gibi incelemeyi bitirdiğinde mutlulukla valizi açtı. Açtı açmasına ama gördüğü şeyle irkildi. Hiçbir zaman hazır olamayacakmış gibi.
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demlenen Kalp
RomanceKalbin yol göstericiliği olmasa, ruh aradıklarını bulabilir mi ki?