25. Bölüm

374 45 15
                                    

'Kaybettiğimize inanamıyorum. İçime oturdu resmen.'

Anglia ikizine destek olmak istercesine omzunu sıvazladı.

'Çok iyiydiniz Angle. Yenilmek her şeyin bitişi değil başlangıcı. Karşınızdaki rakip ne kadar güçlüyse gittiğiniz yol o kadar fazla olur.'

Umut Anglia' nın lafı üzerine ıslık çaldı.

'Anglia haklı Angle. Hem kaybetseniz bile harika bir oyun çıkardınız. Son ana kadar tadından yenmez bir maçtı. Değil mi anne?'

Aişe Hanım yolda olan bakışlarını oğlunun sorusuyla ona çevirdi.

'Pek maçtan anlamama rağmen gayet eğlenerek izledim ben de.'

Angle morali bozuk olmasına rağmen Aişe Hanım' ın tatlı yorumuyla, gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdu.

Hümeyra' nın acil durum çağrısıyla hastaneye gitmesi gerekmişti. Asım Bey ve Andre de ofise geçince, diğerlerine eve gitmek kalmıştı.

'O çok sevdiğin tavuk göğsü tatlısından yapmamı ister misin?'

Suratını asan Anglia' yı gören Aişe Hanım cümlesine devam etti.

'Islak kek de yaparız.'

Bu taktiğin işe yarayacağını düşünen Umut, tam suratını asacaktı ki Aişe Hanım' ın uyaran bakışlarıyla vazgeçti.

'Olur Aişe Teyze.'

Kızların neşeli cevabı Aişe Hanım' ın yüzünü gülümsetirken hala Andre' nin, eşiyle ne konuşacağının merakı vardı üzerinde.

///

'Kahvelerimiz de geldi. Neymiş benimle konuşacağın konu oğlum. Sen sustukça ben geriliyorum.'

Andre büyük bir kararla adım atmıştı. Fakat şu an tereddüdü elle tutulacak kadar somuttu. Başladığı işi yarım bırakmak huyu olmadığından en rahat konuşacağı konuyla giriş yaptı. Tersi daha mantıklı olsa bile.

'Biliyorsun Asım Baba dava sonuçlandığı için çok şükür o adam cezasını çekecek ve biz de her şeyimizi geri aldık. Artık...'

Konuşmanın nereye varacağını anlayan Asım Bey, normalde kimsenin lafını kesmemesine rağmen bu sefer umursamadı.

'Duymamış olayım oğlum. Ha dersen ki rahat değiliz, EyvAllah. Lakin bize yük olduğunuz düşüncesini kafandan çıkarıp at. Biz aileyiz. Hem çocuklara çok alıştık. Eve neşe oldular.'

Her ne kadar tepkisini az çok tahmin ediyor olsa da her seferinde nasıl daha içten olduklarına akıl sır erdiremiyordu Andre. Daha fazla konuyu uzatmanın alemi yoktu. Şimdi asıl konuya girmesi gerekiyordu.

'Ama beni buraya bunun için çağırmadın değil mi?'

Artık şaşırmıyordu Andre. O aşamaları çoktan geçmişti.

'Lafı dolandırmayayım o zaman.'

Asım Bey kafasını salladı.

'Olmuyor Asım Baba. Çok çabaladım sizi hayal kırıklığına uğratmamak için. Ama olmuyor. Söylemezsem vicdanım rahat olmayacak. Söylersem sizin güveniniz boşa çıkacak. Sonucu ne olursa olsun bir kereliğine yüzsüzlük yapmak istiyorum.'

Derince nefesini çekti ve ok yaydan çıktı.

'İzniniz olursa kızınıza talibim.'

Başını dik tutmak için bütün enerjisini harcıyordu. O koyu kahve gözler kendisine ifadesiz şekilde bakarken başını eğemezdi. Suçlu değildi. Mağdurdu. Kalbinin mağduru.

Asım Bey tek kelime etmeden oturduğu sandalyeden kalktı ve Andre' nin masasının arkasına geçip pencereden dışarı bakmaya başladı.

'Ne zamandan beri?'

Bütün sorulara ve cümlelere hazırdı Andre: 'Nasıl yaparsın?', 'Biz sana güvendik.', 'O senin ablan sayılır.', 'Aklından böyle bir şey geçmesi mantıklı mı?', 'Diğerlerine nasıl açıklayacaksın?'

Ama Asım Bey 'Ne zamandan beri?' demişti. Gerçekten ne zamandan beri bu haldeydi? Gözlerinden aklına, aklından gönlüne düşmesi, ruhunu mesken tutup orada büyümesi, köklerini yavaş yavaş kalbine sarması, kopmamak için direnişi, Andre' nin adını aşk koyması... Ne zaman olmuştu tüm bunlar? Düşününce fark etti ki bu duygu başlangıç ve bitişten oluşmuyordu. Süreçti. Kalbinin demlenmesi için süreç. Hümeyra kalbine aşk tohumunu atmıştı ve İslamın sıcak suyuyla demlemişti. Tek kelime çıktı dudaklarından.

'Bilmiyorum.'

Asım Bey' e, arkadan bakan birisi ne düşündüğünü anlayamazdı. Andre' de göremiyordu elbet dudaklarının kıvrımını.

'Hümeyra ne diyor?'

Bu konuşmanın nereye varacağını iyice merak etmeye başlamıştı. Asım Bey' in kızdığını söyleyemezdi. Fakat fırtına öncesi sessizlik olmasından korkuyordu. Tabi bu sırada elleri buz kesmiş ve soğuk soğuk terler döküyordu.

'Sizle konuşmadan onunla konuşmamın doğru olmayacağını düşündüm.'

Andre yanına gelen Asım Bey' in yüzünde, az önceki ifadesizliğin aksine sükunet gördü.

'Ben evdekilerle konuşurum. Sen de kızımla konuş. O ne derse son sözüm odur.'

Elinin titremesiyle fincanı zar zor sehpaya koydu ve Asım Bey' in elini öpmek için ayaklandı.

'Sana kızmadığımı mı sanıyorsun? Şimdi değil.'

Elini geri çekerken Andre' nin yüzündeki bulut yüreğine dokundu. Oyunu bozmaya karar verdi.

'Kız babasıyım ben. Biraz olsun damat adayını korkutmak hakkım değil mi?'

Asım Bey' in dudaklarındaki gülümsemeyi gören Andre derin bir nefes alıp koltuğun başlığına tutundu. Ayakta duracak takati kalmamış. Elini uzatan Asım Bey' in elini öptü.

Bir süre yan yana oturdular. Asım Bey Andre' nin kendine gelmesini bekledikten sonra eliyle omzunu kavrayıp konuşmaya başladı.

'Şok olmadım. Duygularını fark etmemek imkansızdı.'

BÖLÜM SONU

Demlenen KalpHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin