Kalp sancısıyla geçen beş gün. Bu acıyla yaşamaya alışmalıyım öğüdüyle geçen beş gün. Bırak artık diyen aklın ve umuda tutunan kalbin mücadelesiyle geçen beş gün.
Ve beşinci gün seher vakti, ney sesinin huzuru eşliğinde gelen merhem. Allah' tan asla umudun kesilmeyeceğini bir kez daha anladığı an.
Aslında her şey normal seyrinde ilerliyordu. Ezanın sesiyle uyanıp, bir güzel abdestini almış ve namazını eda etmişti. Umut' un da aynı şeyleri yapması üzerine birlikte Kur'an-ı Kerim çalışmalarına devam etmişlerdi. Umut' un koşuya gitmesiyle uzun zamandır eline almadığı mesnevisini okumaya başlayacağında olan olmuştu.
Kitabın arasından düşen mavi zarf ve üzerindeki el yazısı, kalbini bir yaprak gibi titretmeye yetmişti. Kalbi, ruhu tanımıştı ya kimden geldiğini, aklının ispatlamasına gerek yoktu.
İçinde korku kırıntıları vardı elbet. Kalbine tuz basılmasından korkuyordu. Ya da daha kötüsü parçalanmasından korkuyordu. Korkunun ecele faydası olmayacağını bildiğinden okumaya başladı. Harfler bir araya gelip cümleler halinde gözlerinin önünden akarken içinde ne korku kalmıştı ne de endişe. Adı, sevgilinin dudaklarından dökülmüyordu belki ama kelimelerinden dökülmesi bile ne hoştu.
Ezberleyene kadar tekrar tekrar okudu. Okumak yeterli bir fiil değildi bu durumda. Her kelimeyi yüreğine işledi adeta. Canlandı ruhu. İşe gitmek çoktan aklından çıkmıştı. Kahvaltı yapmak bile ihtiyaç gibi gözükmüyordu gözüne. Bu güzel an sekreterinin aramasıyla sona erdi. Hazırlandı ve mektubu ceketinin iç cebine koyup yola çıktı.
///
'Yasemin yanlış yere koydum bence. Ya bulamazsa? Bir daha o cesareti bulacağımı sanmıyorum. Ayrıca kaç gündür yemeden içmeden kesildi. Onu reddettiğimi düşünüyor.'
Hümeyra dönüşte Yasemin' e yaşadıklarını en başından anlatmıştı. Birilerine anlatmak iyi gelse de içindeki fırtınaya çare olmuyordu. Kalbi öylesine doluydu ki evham yaptığının farkında değildi.
'Sen demiyor muydun her şey olacağına varır diye. Alınyazımız belli. Sen ne kadar düşünürsen düşün elbet kaderinizde ne varsa onu yaşayacaksınız.'
Arkadaşının sözlerine hak veriyordu vermesine ama gönlü bir an önce kavuşmayı diliyordu işte. Beklemek, sabretmek zor geliyordu insana.
'Haklısın ama bunu benden önce evlenmiş olan sen söyleyince pek etkili olmuyor.'
Yasemin' in kendisiyle uğraşmasını beklerken hülyalı hülyalı telefonunu cebinden çıkarmasına şaşırdı.
'Sen şimdi böyle söyleyince sesini duyasım geldi kocamın. Bir arayayım bakalım ne yapıyor?'
Hümeyra gözlerini devirirken içten içe arkadaşının mutluluğuna seviniyordu. Tam o sıra gitmesi gerektiğini anladı ve arkadaşına döndü.
'Sohbetine de doyum olmuyor. Benim yapmam gereken işler var, sen konuş kocanla.'
Gülerek uzaklaşırken Yasemin cevap alamadığı kocasını merak etmekle meşguldü. Ta ki gözlerinin önüne tutulan gülleri görünceye kadar. Arkasını dönmesiyle Umut' un tebessümüyle karşılaştı.
'Beni özlediğini hissettim, geldim hemen.'
Gülleri bile almadan Umut' un boynuna sarıldı. Kulağına 'Seni seviyorum' diye fısıldadı. Toplu ortamlarda böyle şeylere alışkın olmayan Umut, hafif geri çekilirken etrafta az kişi olmasına sevindi.
'Ben de seni seviyorum.'
Yasemin gülleri kocasının elinden alırken kızmayı da ihmal etmiyordu.
'Yine de telefonlarıma cevap vermelisin. Endişeleniyorum. En azından müsait olmadığında mesaj at ki merak etmeyeyim.'
'Tamam tamam, haber ederim karıcığım.'
Yemekhanede karşılıklı otururlarken Yasemin düşünceli düşünceli konuşmaya başladı.
'Hümeyra' ya yardım edemediğim için kendimi çok kötü hissediyorum. İnşAllah bir an önce hayırlısıyla kavuşurlar. Andre' yi çok tanımıyorum ama anlattığın kadarıyla Hümeyra' yla, bizim kadar olmasa bile, harika bir çift olabilirler. Çifte düğün yaparız belki, ne dersin?
Yasemin kendisine böyle sevimli sevimli bakarken Umut' un o gözlere dalmaktan başka yapabileceği bir şey kalmıyordu. Bütün duygularını altüst etmesi yetmiyormuş gibi üstüne üstlük yönetimini ele geçiriyordu. Hatta hayır deme seçeneğini bile lügatından siliyordu.
'Dert etme sen, bir çaresine bakacaklardır. Kavuşabilirlerse neden olmasın?'
Gülerek söylenen son cümleye kızarak elinin üstüne vurdu kocasının.
'O nasıl söz öyle?'
'Bu işleri beceremiyorlar, ben ne yapabilirim ki?'
Umut' un ifadesini bozma isteğiyle atıldı.
'Senin gibi daha hiç konuşmadan balıklama evlen benimle mi deseydi? Tabi hata bende, direk evet dedim.'
Bakışlarını yanını çevirirken eline değen sıcaklık, refleksle başını kocasına çevirmesine neden oldu.
'Yaptığımız en güzel hata değil miydi?'
///
'Hümeyra'm...
Yüreğimi senin ellerine bıraktığımdan beri beklemekteydim. Zaten senindi. Sadece ne zaman gelip alacağını ya da ne zaman sana teslim edeceğimi bilmiyordum. O gün Allah' ın bize bahşettiği o muntazam yeşilliklerin içinde kalbimi avucunun içine koyduğumda; yere atman da kabulümdü, yüreğinde saklamanda. Kabulüm dediysem üzülmeyeceğim anlamına gelmiyordu elbet. Cevabını beklerken kendime iyi bakmadığım için endişelendirdiysem üzgünüm. Mektubunu bu kadar geç gördüğüm içinde. Senin gönlünü kırmak, endişelendirmek, isteyeceğim son şey olmak bir yana asla istemeyeceğim bir şey.
Hümeyra' m demişsin eşyalarını karıştırdığım için özür dilerim diye. O gerçek beni tanıman için bir fırsattı. Ayrıca ne zaman kalemimi ve defterimi elime alsam gözlerin geliyordu aklıma. Senin yeşilin en güzel tonu olan gözlerinin, yazımı okuyacağı günlerin hayalini kurdum hep. İlk senin okumanı istedim. Özlemimi az da olsa dindiren şey, hayranım olduğunu öğrendiğim zamandı. Utanman için söylemedim. Hemen yüzünü kapatma. Sen benim yüreğimi okudun. Şimdi sıra bende. İzin ver ben de senin yüreğini keşfedeyim. İlk adım: Pazar günü müsaitseniz hayırlı bir iş için ziyaret etmek isteriz.'
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demlenen Kalp
RomanceKalbin yol göstericiliği olmasa, ruh aradıklarını bulabilir mi ki?