Not: Yukarıdaki müzikle bu bölümün hızı birbirine o kadar uyuyor ki. Keyifli okumalar. ^^
Herkesin hayatta benimsediği bir söz vardır mutlaka. Bu cümleleri yazanın da.
Karakterlere gelecek olursak:
Umut, 'Hayat, ciddiye almaya gelmez.' anlayışıyla hareket eder. Hümeyra, 'İstersek başaramayacağımız hiçbir şey yoktur.'.
Andre, 'Aradığımız şeyler kalbimizin derinliklerinde gizlidir.' mottosuyla beslenir. Angle, 'Hayallerimizin peşinden gitmeliyiz.'.
Anglia, 'Dünyadaki en şanslı insan sevildiğini hisseden insandır.' kelimelerinden ilham alır. Asım Bey, 'Her şeyin bir sebebi vardır.'.
Aişe Hanım, 'Hayat başkalarını mutlu ettiğin sürece güzel.' cümlesine kalbinde taşır. Yasemin, 'Hiç kimsenin hayatı mükemmel değildir.'.
Yasemin yirmi beş yıl boyunca bu sözü benimsemişti. Tam yirmi beş yıl değildi elbet. Sonuçta doğduğumuz andan itibaren böyle düşüncelerimiz olmuyordu. Şu saatten itibaren ise bu sözü değiştirmek istiyordu. 'Hayatımız mükemmel değildir ama peri masalı gibi görmek bizim elimizde.'
Yattığı yer yatağından tavana bakarken düşündükleri bunlardı. Lise yıllarından beri beyaz atlı prensinin kim olacağını, ona nasıl evlenme teklifi edeceğini, hayatının ilerleyeceği yolu hayal eder dururdu. Gerçekleşeceğinin inancıyla değil, masrafı olmadığından sonsuza dek uzanırdı düşleri.
Gerçek yaşamın mükemmel olmayacağını biliyordu. Fakat bu kadar sade bir evlilik teklifi beklemediği bir gerçekti. Yine de ona peri masalı görünmesi normal miydi? Sanki daha iyisi olamazmış gibi.
İlk Umut bunu söylediğinde bir süre yüzüne bakakalmıştı. Beyni sözcükleri algılamıştı algılamasına ama bütün hücreleri oraya odaklandığından tepki verecek gücü kalmamıştı. Umut ağzından çıkanları farkına vardığında toparlamaya çalışmıştı durumu. Düşünemeden söylediği bir kelime olduğunu biliyordu Yasemin. Yine de ağzından çıkan 'Evet' sözcüğüne engel olamamıştı. Bu sahne hala gülünç geliyordu ona.
Sonrasında olanlar ise hızlandırılmış film sahnesi benziyordu. Ayrıntıları konuşup anlaşmışlar ve aradan bir ay geçmeden Kaya Ailesi istemeye gelmişti Yasemin' i. Edinburgh' tan Rize' ye. Doğduğu memlekete. En inanılmaz olan ise şu an Umut' la evli olmalarıydı. Düğün daha olmamıştı tabi. Sadece isteme sonrası yüzükler takılıp imam nikahı kıyılmıştı. Bu yüzden birisinin ona kamera şakası yaptığı hissinden kurtulamıyordu. Yerinde kıpırdanıp yanında yatan Hümeyra' ya seslendi. Hümeyra bir hışımla arkasına döndü.
'Bende ne zaman bana sesleneceksin diye bekliyordum. Uyuyamıyorsun değil mi?'
Perdelerden sızan ay ışığının altında birbirlerine yüzlerine bakıyorlardı şimdi.
'Kalbim hala delicesine çarpıyor Hümeyra. Artık evli biriyim. İnanılması güç. Şaşırtıcı olansa kahveyi dökmeden taşımam herhalde.'
Yasemin' in sözlerine kısık sesle güldü Hümeyra.
'Ben de hala Umut' un kahveyi içerken ki yüz ifadesine takılıyım. Onu bir daha öyle görebileceğimi zannetmiyorum.'
'O haliyle bile harika değil miydi?'
Arkadaşının Leyla modundaki haline gözlerini devirdi. Sonra da aklına gelen düşünceyle atıldı.
'Şimdi biz senle akraba olduk değil mi? Ahh harika bir duygu.'
'Kesinlikle.'
Biraz daha konuşup gözlerindeki ışıltıyla uykuya daldılar.
///
'Şimdi ben evlendim değil mi abi?'
Andre yöneltilen sorunun kendisine sorulmaktan çok inandırılma çabası olduğunun bilincindeydi. Umut' un bu hali gülmesine sebep oluyordu.
Haftalar Umut' un telaşesiyle geçtiğinden hala Hümeyra' ya söyleyememişti duygularını ve bu gittikçe ağırlaşan bir yüke dönüşüyordu kalbinde. Nasıl yapacağını da bilmiyordu gerçi. Umut' un pat diye evlen benimle demesiyle dalga geçmesi acaba bende mi öyle yapsam diye düşünmesine engel değildi. Kafasını hemen iki yana salladı. 'Saçmalama oğlum. O kadar kitapları yazıp öyle kuru kuru söyleyemezsin. Söylemezsin değil mi?'
'Bir şey mi dedin?'
Kendi kendine konuştuğunu sanarken öyle olmadığını Umut' un lafıyla fark etmişti.
'Yok sana söylemedim.'
Umut' un gülmesiyle başını ona çevirdi hayırdır dercesine.
'Senden önce evlenmiş olmam çok komik değil mi? Benden yıllar önce birine aşık oluyorsun ve ilk evlenen benim.'
İki hafta önce paylaşmıştı içindekileri Umut' la. Bir arkadaşa anlatmak iyi hissettirmişti. Yıllarca aşkını saklı tutarak yorulduğunu bilmiyordu. Asım Bey' e söylemekle Umut' a söylemek farklıydı. Asım Bey izin alacağı merci, Umut ise sırlarını paylaşacağı dost. Tabi ikizini sevdiği gerçeği bir iki yumrukla gelen morluğa sebep olmuştu orası ayrı ama tahmin ettiğinden daha az bir tepkiydi. Arkadaşlıklarının sarsılacağının düşüncesi bile tüyler ürperticiydi.
'Bunun hale sinirimi bozduğunu inkar etmeyeceğim.'
'Senin sorunun dostum. Eyleme geçmeden olmuyor bu işler. Ne zaman konuşacaksın?'
'Keşke ben de bir bilebilsem.'
///
Harika geçen bir haftanın sonunda ayrılık vakti gelip çatmıştı. Bir sonraki gelişine kadar buralara veda etmesi gerekiyordu. Bu yüzden sabahın nurunda yeşilliklerin arasında almıştı soluğu. Doğanın muhteşem manzarasına karşı gözlerini kapatıp derince bir nefes çektiği sırada adını duydu. Kalbi ritmini bozmaya dünden razıymışçasına atarken arkasını dönmeye hazırlanıyordu ki ses itiraz etti.
'Ben bilmiyordum. Dört yıl boyunca kalbimi çizmişçesine sızlatan bu acının hayatımda bu kadar yer kapladığını. Bu acıyı bile ne kadar sevdiğimi bilmiyordum Hümeyra. Durdurmak için çabaladığımı zannettiğimde bile sana ne kadar bağlandığımı bilmiyordum. İçimdekileri akıttığım defter bile bomboş kaldı kalbim senle dolunca. Yüreğimi doldurduğun gibi gel, birlikte dolduralım ömrümüzü. Senin beyazlığın olmadan aydınlanmıyor günüm. Senin yeşilin içindeki kahve harelerin olmadan nefes alamıyorum. Senin neşeni hissetmeden geçen günüm, üflediğin neyin sesi olmadan geçen günüm, senin adını söylemeden geçen günüm anlamsız. Yüklemimin gizli öznesi olma artık. Gel de cümle olalım birlikte.
Sana neden bu kadar bağlıyım biliyor musun? Hakikatle aramdaki perdeyi çektiğin için. Seni nefsim için değil, minnet için değil, aşka olan hayranlığım için değil. Seni Allah için çok seviyorum Hümeyra. Benimle evlenir misin?'
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demlenen Kalp
RomanceKalbin yol göstericiliği olmasa, ruh aradıklarını bulabilir mi ki?