MULTİMEDİA: Karaca YILMAZ
ŞARKI: madrigal - kelebekler
2.Bölüm/ "Yok olmaz çarpıntı yapıyor sonra"
🌈
Koşmaktan sızlayan bacaklarım duvarda sabit durmamı zorlaştırırken tam önümde duran siyah saçlı çocuk bana arenada tam gözüne gözüne kırmızı çarşaf tutan matador görmüş boğa, Timur'u karşısında görmüş Bayezit gibi bakıyordu. Eğer havanın kaldırma kuvvetini ayrı suyun kaldırma kuvvetini ayrı hesaplasaydı o zaman kesin kusar ya da bayılırdı. Fizik mi? Cehennemde kor alevler içinde yanarken aracın sürat ivmesini hesaplayıp bana uzak olsun. Sırf Fizik yüzünde sayısal seçmek yerine eşit ağırlık seçen kızım ben.
"Hadi kafanı anladım da niye omuzlarını sebepsizce ileri geri sallıyorsun?"
Aslında kırolaşıp yedi diyarının ateşinde dövülüp Golluma'a kendini kaybettiren demirden yapılma tesbihinde ona artistlik taslayabilirdim. Ya da mürver asayı araklayarak kıyıdan köşeden ölümsüzlük elde ederek Voldemort'a karşı savaşabilirdim ama konumuz bu değildi. Belki oradan da Bilbo Baggins'ciğimin Hobbit evine izinsiz girer cücelerle dağ yolculuklarına bende katılırdım ama konumuz cidden bu değildi ve ben ne ara buralara kadar gelmiştim. Abart, bir de istiyorsan bayıl Karaca. Karşımızda da elleri belinde bana dik dik bakan bir Emirimiz yok ki. Bak yine yaptım.
Ben kafam yerine omzumu mu sallıyormuşum? Doğru konuya girdim bu arada. Yok canım, belimi sallamam gerekiyordu benim. Tüh ya, yanlış yapmışım. Affet abi, yaptıklarımdan pişman değilim, bu dünyada unutulan değil iz bırakan olacağım. Zaten o kadar atraksiyon yaşadıktan sonra benim buna dikkat etmem gerekiyordu değil mi seni gulyabaniden halli hortlayan arkadaş? Sakın kızmayın bana beyin hücrelerim. Aklım gidiyordu benim burada aklım. Az kalsın tahtalı köyde saçlarımda ki pireleri ayıklayacaktım. Bu hortlak mı, gulyabani mi, sevimli hayalet Casper mının dediğine bak.
"Sanane kardeşim," dediğimde umursamaz bir şekilde gözlerimin içine bakmış, belki bu umursamazlığıyla Jüpiter de bir suyu kuyusu açabilirdi, sonrasında ise aklına bir şey gelmiş gibi pişkince sırıtarak bana doğru bir adım atmıştı. Al işte. Götümün kıytırık kenarının çapına batan kütük parçası. Az öteye gitsene sen. Misal olarak bir kaç boyut uzağa. Ne diye dibime dibime geliyorsun sevimsiz hayalet?
"Dur," diye bağırmayla karışıp böğürdüğümde eğer ara sokak yerine çiftliklere yakın bir yerde olsaydık beni alfa inek sanar ve tüm inekler etrafıma toplanırdı. Beta mıydı yoksa o? Beynin hemen dağılmasın Karaca konu bu değil. Kumral saçlı ve yüzü baya keskin hatlı çocuk beni umursamamış ve üzerime gelmeye devam etmişti. Yüzündeki o gülümsemeyi de silmemiş, kıvrımlarına daha çok yaymıştı. Sonra Karaca niye asabi, Karaca niye sinirli. Böyle sevimsiz gulyabaniler varken bende serim size niye sinirli olmayayım. Bu çocuğumuzun kasıklarına bir adet tekme gelmeye hazırlanıyor. Şu an yüklemenin yarısından fazlası tamamlandı.
Belediye çukurlarının eline bıçak verip kendilerini katil yaptıracak düzeyde derin gamzeleri vardı ama yine de gıcık kapmıştım, bu maça üç sıfır önce başlatacak hilesi şuursuz hareketleri sayesinde çöpe gitmişti. Kuş öldü beybi, bu ilişki daha başlamadan bitti. Yüzlerimiz arasında bir kaç santimlik mesafe bıraktığında gözlerine aval aval bakmakla ilgileniyordum. Umursamazlığım Fizik sınav kağıdına adını soyadını yazıp geri kalan dakikalarını kağıda bakarak ve aklına saçma sapan şeyler bile gelmeyip sallayamayan insanla yarışırdı. Bu arada tekmeyi unuttum lan ben. Yükleme tamamlandığında katılın fişini çekmediğim için ibre dışarıya taşmış, beynime hain planlar kuran kalbimin olduğu odayı sular basmıştı. Yazıklar olsun sana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OLSUN
Humor- Bir lise hikayesidir - Birbirlerini deniz kenarında dinazor kovalar gibi kovalayan düşünceler, ilginç fikirler. Okul zaten toptan deli. Müdürümüz türk filmlerine merak sarmış, tüm gün boyunca çay ve susamlı kurabiye yiyerek film izlemeye bayılıy...