MULTİMEDİA: Karaca YILMAZ
ŞARKI: çağan şengül - kırlangıç
20.Bölüm/ "Nohut tanesi olmuş bit yavrusu yavşak."
🌈
"Kadın sözleriyle değil gözleriyle konuşur aslında. O yüzden onları dinlemek yetmez, izlemekte gerekir yalnızca."
🌈🌈
Sabahın kör vakitlerinde uğradığım bu işkenceyi, korku filmlerindeki öcüler bile pençelerinin altına aldıkları avlarına yapmıyorlardı.
"Yeter be."
Bir hışım ayağa fırladığımda eski yerime sinmem de aynı saniyeler içinde gerçekleşmişti. Kızlar bakışlarını telefondan çekip kafalarını aynı anda yukarıya kaldırmış ve ters gözlerle yüzüme bakmışlardı.
Dağ aslanını yavru kediye dönüştürmüşlerdi resmen. Bir şey demeye de korkuyordu insan. Tek olunca insan uğraşıyordu da çift olunca tazmanya canavarına dönüşüyorlardı.
"Of ya." Şişirdiğim yanaklarım verdiğim sesli nefesten dolayı pusarken ayaklarımı sallamaya başlamıştım.
"Abartmıyor musunuz?"
"Yoo." Akasya bilmiş bir şekilde konuşarak omuz silktiğinde Liva'da onu desteklemek amacıyla kafasını sallamıştı.
Yeniden telefonun ekranına odaklandıklarında inanamaz gözlerle onlara bakıyordum. Yarım saatten beri yaptıkları tek şey buydu. Telefonun ekranına pür dikkat bakmak ve söylenmek.
Biri ayrılık sendromunda, diğeri ise aşk acısı çekmekteydi. Bu iki kızdan daha tehlikeli bir şey yoktur şu an da dünyada. Yer altının en derin çukurlarına gizlenmiş hazineyi bile bulurlardı depoladıkları gazla.
Hırkamın cebindeki telefonumu daha yeni elime almıştım ki kolumdan tutulup kaldırılmam ve sınıf kapısına doğru sürüklenmem bir oldu.
"N'oluyoruz yahu?" Başımı beni çekiştiren Liva'ya çevirirken sorgular bir tonda konuşmuştum. Neye uğradığımı şaşırmıştım.
Yine ne sebepten coşmuştu acaba?
"Ben çok pis gaza geldim, enerjimi atmam lazım." Can çekişir gibi konuştuktan sonra derin bir nefesle ciğerlerini doldurup gözlerini kırpıştırmıştı.
Ee o resme o kadar bakıp söylenirlerse böyle gaza gelirlerdi. Sakalımız yok ki sözümüz dinlensin. Yapmıştım önceden iğneleme mi.
"Niye Akasya değil de ben?"
"Çünkü onun da benden pek bir farkı yok. Onunla gidersem kesin bir şeye bulaşıp disiplinlik oluruz."
Onu gayet iyi anlıyordum. Haklıydı. Bu yolun sonunda garanti disiplin vardı. Ama bananeydi. Sabahtan beri başımı ağrıtmışlardı biricik mümin kardeşlerim.
Kolumu çekmeye çalıştığımda izin vermemiş, aksine daha sıkı kavramıştı.
"Allah'ın cezası bırakır mısın kolumu canım arkadaşım?" Hiç bir zaman kibarlığımdan taviz vermezdim. Kibar öküzlerdendim ben.
"Yoo." Liva ağzını yarım metre açarak ve harfleri daha samanyoluna kadar uzatarak konuştuğunda ağzının ortasına bir tane çakasım gelmişti.
"Duğr." Liva'nın bir anda koridorun ortasında duraksamasıyla bugün ikinci kez neye uğradığımı şaşırmıştım. Az kalsın yeri boyluyordum.
Ters bakışlarımın radarına giren gözleri bana gülümseyerek bakarken "Tipim nasıl, belki benimkiyle karşılaşırım," diye büyük bir heyecanla konuşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OLSUN
Humor- Bir lise hikayesidir - Birbirlerini deniz kenarında dinazor kovalar gibi kovalayan düşünceler, ilginç fikirler. Okul zaten toptan deli. Müdürümüz türk filmlerine merak sarmış, tüm gün boyunca çay ve susamlı kurabiye yiyerek film izlemeye bayılıy...