AO 27.Bölüm "Hırsız nerede, kafasına dişlerimin izini geçireyim mi?"

1.7K 128 85
                                    

MULTİMEDİA: Bizim Deli Üçlemesi jdjejw

ŞARKI: Kubilay Aka feat Hayko Cepkin - Gamzendeki Çukur

27.Bölüm/ "Hırsız nerede, kafasına dişlerimin izini geçireyim mi?"

🌈
Liva AKTAŞ

Okul Saatleri;

"Ulan manyak karı. Bir geberip gidemedim be. Kurtulmak istiyorum lan senden! İnşallah yer çekimi götünü girer de rahat rahat eşemek yerine hortumla yaparsın çişini. Büyük tuvaletini yaparken torba bağlasınlar götüne. Dipsiz kuyularda basınçsız kal da yer çekime mahkum kal emi! Mıknatıslar kemirsin beynini. Enerjiyi sömüren canavarlar tarafından ısırıl da geber! Trump kılıklı, buruşuk."

Sesli bir nefesi dudaklarımdan dışarıya salarken yüzümü kaplayıp önüme gelen saçlarıma homurtularım eşliğinde üflemiş ve sinirden dudaklarımı kemirmiştim.

Benim Fizikçi'den, Karaca'nın Seçmeli Dil Anlatımı hocasından, hele ki Akasya'nın ise bedenciden çektiği neydi böyle? Bir rahat bırakmıyorlardı yahu bizi. Zaten sarı böcük de bir başka dünyaydı. Bir öğrenci beden hocasıyla, futbolu bu kadar çok sevdiği halde nasıl papaz olabilirdi ki? Anormal!

Kollarımın arasında sıra sıra dizilmiş kitaplar yürümemi zorlaştırırken attığım adımların ben bile farkında değildim. Sağa sola ilerliyor, bazı yerlerde sapağa girerek dönüyordum ama doğru yolda mı, yoksa yanlış yolda mı ilerliyordum inanın hiç bilmiyordum. Gidiyordum ayaklarımın götürdüğü yere, artık nereye kadar sağ gidebilirsem.

Bunların hepsi pis Fizikçi yüzündendi. O platin sarısı saçları yolacaktım en sonunda, olacaktı yüzü patlıcan moru. Sırf ondan kurtulmak için eşit ağırlık bölümünü seçmiştim ama o yine de bırakmıyordu peşime. Takılmıştı kuyruğuma aynı karabasan gibi. Kuyruğu defalarca kez ezsem bile gıcıklığına ne yapıyor ne ediyor, buluyordu bana takılmanın yolunu.

Göz bebeklerim sinirden karalaşırken, belim koluma binen ağırlıktan dolayı bükülme aşamasına gelmişti. Bir fizikçi, bir de şu belim sömürüyordu zaten benim ömrümü.

Bir an da sert bir şeye bodoslama toslamam ile elimde olmadan kucağımda taşıdığım kitabın kalın ucuna kafa atarken, diğerleri aynı domino taşları gibi yere yığılmışlar ve büyük bir gürültü çıkarmışlardı. Ben hızımı alamayıp duvara da gelişi güzel toslarken olmayan göbeğimle kollarımı kıstırmış ve elimde son kalan kitabı da yere düşürmüştüm.

Bir ileri bir geri sallanan bedenimin dengesini toparlayamayıp, basamaklarda boşluğa basmamla birlikte ayağım zeminde kaymış ve ben böylelikle bir basamak daha istemeden inerek, merdivenlere boylu boyunca oturuvermiştim.

Batırdığım işi daha da sıvamıştım ya, helal olsun bana. Arkadaşlar arasında genetikti galiba bizim bu sakarlık.

"Ya," diye son ses cırlayarak olduğum yerde tepinmeye başladığımda, ellerimi yumruk yapmış var gücümle sıkıyordum. Ayaklarım zemine hain tekmeler atarken saçlarım, başımın hiç durmadan bir o yana bir bu yana sallanmasıyla önüme kadar gelmiş ve ben tam anlamıyla korku filmlerinden fırlama bir karaktere benzemiştim.

Samara...

İyilerin korkulu rüyası, kötülerin baş tacı kraliçesi.

AŞK OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin