MULTİMEDİA: Ben yaptım, hikaye ile ilgili bir çalışma 💦
ŞARKI: no.1 - lalalala
29.Bölüm/ "Öğretmenden korksaydık, okula gelmezdik."
🌈
"Yalnız seni sevenleri sevmek sevgi değil, takastır."
🌈
Bitirdiğim sınav kağıdını bilmem kaçıncı kez yeniden gözden geçirirken arkamdan, yani sırtımdan hayvan gibi dürtülmemle dikkatim dağılmış ve omzunun üzerinden göz ucuyla arkama bakmıştım.
Dürtüklemene hiç gerek yoktu canım, direkt baltayla girişseydin sen bana. Etimi lime lime eder pastanın üzerine krema niyetine dökerdin artık. Daha az acılı olurdu belki.
Gözlerim Çağan'ın sırıtarak bakan gözleriyle karşılaştığında ben onun aksine ters bir ifadeyle bakıyordum gözlerine.
Koluma uyguladığı baskıyı matkap duvarı delerken uyguluyor, cazır cazır sesler çıkararak kulak zarımıza gökten bombalar yağdırıyordu.
Öncelikle ben duvar değilim Çağan, canlı kanlı insan evladıyım. Nefes alıyor, konuşuyor, yürüyor en önemlisi de yemek yiyip uyuyorum. Kendimden değil de senin insan olup olmadığından şüphe duyuyorum ben. Bir kaç gündür değil, başlardan beri kafamı karıştırıyor bu düşünce. Sherlock Holmes gibi şüphelerimin üzerine gidip senin gerçekte ne olduğunu ortaya çıkaracağım, bekle beni. Foyan yakında ortaya çıkacak, Sherlock Karaca Holmes iş başında.
'Kötülerin bir numaralı düşmanı yeniden piyasalarda. Alnınızın çatına yapıştıracağım damgayı.'
"Ne var?" diye mırıldandım gözetmen öğretmenin duymasını istemediğimden dolayı sessiz bir tonda konuşurken. Kaşlarım çatık bir halde dururken arasında oluşan çukurluktan bir köyün bir yıllık yağ ve süt ihtiyacı sağlanırdı.
Öğretmenin beni görmesini istemediğimden dolayı ellerimi masanın üzerine koyup, popomu sırada biraz öne doğru kaydırarak aşağıya çökmüştüm. Ardından bir elimi yanağıma yaslamış, diğerini de gelişi güzel sıranın üzerine koyarken Çağan'a odaklamıştım gözlerimi.
Zaten boyum kaç santimetreydi ki? Önümde deve hörgücü gibi insanlar otururken öğretmenin masadan doğru beni görmesi bin de bir ihtimaldi. Ancak Harry Potter'da ki Deli Göz Moddy gibi bir göze sahip olursa beni görebilirdi, ki bu imkansız bir şeydi. Ama yine de işimi güvenceye almalıydım, yoksa sınavım yanar giderdi. Gerçi pek bir şey yaptığım da yoktu. Coğrafya'nın ebesini ağlatmış, dağları, ovaları, platoları birbirine karıştırmış, Türkiyenin matematik konumunun yeniden ayarlanmasını sağlamıştım.
Heyt be, ne volkanlar patlatmış, denizler dalgalandırmıştım.
Çağan sırada bana doğru kayıp, dirseklerini masanın üzerine yaslarken yüzünde ki pişkin gülümseme büyümüştü. Oturduğu yere iyice yayıldığında yanında ki kız bu durumdan rahatsız olduğunu belli etmek istercesine olduğu yerde huzursuzca kıpırdanmış ve Çağan bakışlarını kısa bir süreliğine ona değinmişti. Çağan anında kendini toparlarken şapşal bir tonda "Pardon," diye mırıldanmış ve sırada dikleşmişti.
Gözlerimde ki ters ifade yerini fazla boyut atlamadan boş bir ifadeye bırakırken 'Sen tam bir gerizekalısın' dercesine sırıtmıştım. 'Olmamışsın sen. Çıktığın yere geri dön demek istesem de, cücük kadar olan beynin bile o deliğe sığmaz, o yüzden diyemiyorum' demek istiyordum gözlerimle. O da sırıtırken gözlerinde ki ifade bana kapak yaptığını zannedercesine 'En azından ben geri zekalıyım, sen de zeka bile yok' diye parıldıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OLSUN
Humor- Bir lise hikayesidir - Birbirlerini deniz kenarında dinazor kovalar gibi kovalayan düşünceler, ilginç fikirler. Okul zaten toptan deli. Müdürümüz türk filmlerine merak sarmış, tüm gün boyunca çay ve susamlı kurabiye yiyerek film izlemeye bayılıy...