MULTİMEDİA: Karaca YILMAZ
ŞARKI: alper ayyıldız - yerimde saydım
31.Bölüm/ "Okul birinciliği elden gideyeah."
🌈
Yanımda ki bir kaç kızla beraber kapının eşiğinde durmuş, merakla gözlerimizi böcüklerin üzerinde dolaştırırken, zihnimde horona durmuş düşünceler hiç hayra alamet değildi.
Ellerine aldıkları kırmızı mendille, çalan rap müziği eşliğinde halay çekerken iç organlarım, böceklerin de onlardan pek bir farkı yoktu.
Karmaşık, karmakarışıktı.
Denklemler yerine oturmuyor, x ve y çözünürlüğe kavuşamıyordu.
Yani demek isteyeceğim onlar da en az organlarım kadar saçma, hiç bir bir manası olmayan bir işin içerisine girişmişlerdi. Onlar derken, böcükleri kast ediyordum. Hani göbek adları deli olanlardan, insan şekline girmiş böcükler.
"Akıllanmayacak bunlar," diye mırıldandı açık duran kapıya yaslanan Melis, kollarını göğsünde bağlarken.
Ona bakarak kocaman sırıttım. Sadece onlar değil, hiçbirimiz, hiçbir zaman akıllamayacaktık. Kanımızda vardı bu, soyumuz akıllanmayanların soyuna dayanıyordu.
"Salla gitsin," diye boşvermişlikle mırıldandım ve gülen gözlerimi yeniden böcüklere çevirdim.
"Hayattan ders almayacaksak niye yaşıyoruz ki," diyerek filozoflara taş çıkartacak bir konuyu ortaya attığımda ben bile bu başarıyı kendimden beklemiyordum. Dudaklarımdan dökülen kelimeleri kendim bile şaşkınlıkla sindirirken kızlar gözlerini üzerime dikmiş, anlamsız bakışlarla bana bakıyorlardı.
Anlamsız olma ihtimali çok yüksek olsa da beyin fırtınama kurban gitmiş ve ortaya ocakta yanacak bir cümle çıkarmıştım. Fiiller bile oldukları yerlerde ters devrilmiş, kaplumbağaların onları kurtarmasını beklemişlerdi. Kaplumbağalar balinalardan yardım istemiş, siren sesi çıkararak minnak arkadaşlarını yanlarına toplamışlardı.
Vakit kurtarma vaktiydi. Vakit, kaplumbağaların yükseliş vaktiydi.
Bir anlık gelen heyecan dürtüsü ve sevinç nidalarıyla "Alkış," diye bağırdım ve kendi kendimi alkışlamaya başladım.
Kızların üzerime doğrulttuğu anlamsız bakışları yerini fazla meridyen atlamadan boş bir ifadeye bırakırken sağolsun sınıfımızın zeki kızı Erva beni yalnız bırakmamış, herkes beni dışlarken o benim yalnızlığımı sezmiş ve benimle beraber beni alkışlamıştı.
Ona minnet dolu bakışlarımı gönderirken diğerlerine teker teker, sırasıyla kısık bakışlarımla karşılık vermiştim.
Kendimi bir yılan kadar sinsi, bir ayı kadar aç hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OLSUN
Humor- Bir lise hikayesidir - Birbirlerini deniz kenarında dinazor kovalar gibi kovalayan düşünceler, ilginç fikirler. Okul zaten toptan deli. Müdürümüz türk filmlerine merak sarmış, tüm gün boyunca çay ve susamlı kurabiye yiyerek film izlemeye bayılıy...