MULTİMEDİA: Baran, Çağan, Yağız, Bartu
ŞARKI: lust - aslında
14.Bölüm/ "Dur ben şunu bir yolup geleyim."
"Delilik aşktan geliyor, aşkta senden."
🌈
"Sıçıcam lan o kızın ağzına."
Aniden ayağa fırlayan Akasya'yı Liva ile ben iki koluna yapışarak zar zor zapt ederken, Akasya direnmeye, elimizden kurtulmaya çalışıyordu.
Sinirle aramızdaki boşluğa kendini bıraktı ve kollarını göğsünde bağladı. Öfkeden kudurmuş, deliye dönmüştü. Yüzünden soluyordu. Etrafa süsecekmiş gibi bakıyordu. Bana da boynuzunu geçirecek diye korkmuyor değildim hani.
"Bir dur be kızım," diye yakındı Liva. Belini büküp, başını Akasya'ya yaklaştırıp, bakışlarını gözlerinden ayırmazken.
Akasya ağlamaklı bir kaç homurtu çıkardı ve sakinleşmek için dudağını dişledi.
"Sakin ol be kuzum, üzme kendini," diye mırıldanarak onu yatıştırmaya çalıştım, ama gözleri çoktan sulanmış, göz yaşları süzülmek için birbirleriyle yarışa girmişlerdi bile.
Göğsünde bağladığı kollarını çözdü, yanağından usulca yol alan göz yaşını elinin tersiyle silip ağlamaklı sesiyle "Ben onu gerçekten sevmiştim," diye mırıldandı, fısıltı halinde.
Liva'yla gözlerimiz kesişti o anda. İkimizin gözlerini de bariz bir üzüntü kaplamıştı. Dumura uğramıştık resmen. İkimizin morali de alt üst olmuş, ne yapacağımızı bilemez bir hale gelmiştik.
"Altı ay," diye mırıldandı Akasya. "Ya bildiğin altı ayımı ona verdim," dedi ağlaması şiddetlenirken. Bir eliyle eteğini avuçlayıp sıkarken diğerini karnına dolamış, ondan destek alıyordu.
İkimizin de dili lal olmuş, tutulmuştu. Bu saatten sonra teselli etsek de bir boka yaramayacağı apaçık ortadaydı.
"Altı ayı çöpe attı, hemde bir hiç uğruna," dedi hıçkırıklarının arasından zor bela konuşurken.
"Yapma böyle," dedi Liva sessiz bir tonda. "Senin ağlamana dayanamam ben," diye fısıldadı sessizce. Onun gözleri de buğulu buğuluydu.
Ortam gittikçe duygusallaşırken benimde gözlerim sulanmıştı. Arada bir bakışlarımız Liva ile kesişiyor, çaresizce birbirimizin göz bebeklerine bakıyorduk. Sonra yeniden önümüze dönüyor ve bakışlarımızı başka yerlere kilitliyorduk. Elimizden gelen bir şey yoktu.
"O kız için terk etti beni," diye mırıldandı kelimeler ağzından bin bir güçlükle çıkarken. Ağlaması durmuştu ama hıçkırıkları devam ediyordu.
"O kız için," diye tekrarladı sözlerini.
"O kız için beni terk etti."
Duran ağlaması daha da şiddetli bir hal alıp geri dönerken, Liva kollarını Akasya'nın boynuna dolamıştı. Nafile.
"Dur ben şunu bir yolup geleyim," diye söylendim, burnumu çekip, çirkef kişiler gibi ayağa fırlarken.
"Karaca," diye uyardı Liva beni, gözlerini ters bir şekilde üzerime dikerek.
"Tamam ya," diye söylendim ve kalktığım gibi usulca yerime oturdum. Liva yeniden Akasya'yla ilgilenmeye başlamıştı. Ara sıra saçlarını okşuyor, sırtını sıvazlıyordu. Akasya başını minik bir çocuk gibi Liva'nın boynuna gizlemişti. Böyle ortamlar hiç bana göre değildi. Odundum ben bir kere. Hem de yontulmamış olanından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK OLSUN
Humor- Bir lise hikayesidir - Birbirlerini deniz kenarında dinazor kovalar gibi kovalayan düşünceler, ilginç fikirler. Okul zaten toptan deli. Müdürümüz türk filmlerine merak sarmış, tüm gün boyunca çay ve susamlı kurabiye yiyerek film izlemeye bayılıy...