- Bir lise hikayesidir -
Birbirlerini deniz kenarında dinazor kovalar gibi kovalayan düşünceler, ilginç fikirler.
Okul zaten toptan deli. Müdürümüz türk filmlerine merak sarmış, tüm gün boyunca çay ve susamlı kurabiye yiyerek film izlemeye bayılıy...
17.Bölüm/ "Mjolnir, aşkına, şurada iki dakika bayılıp gelsem?"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🌈
Yarım saatten beri bana seslenen Baran'a el hareketi çektikten sonra asıl işime odaklanmıştım.
Sırasında mışıl mışıl uyumakta olan Liva'nın kafasını silgi kırıntılarıyla doluşturmakla.
Yaşasın ibnelik, yaşasın mavi silgiler. Sen çok yaşa Karaca Yılmaz. Tabiki de araya kendimi karıştırmasam olmazdı.
İşime yeniden odaklanabilmeyi başardığımda büyük bir sorun karşılamıştı beni. Ama yenilmeyecektim, yenilemezdim. Düşman çoktan karşı saflarda yerini almıştı.
Ezber bozacaktım. Kararlıydım.
"Cephanem bitiyor bana çabuk mermi bulman gerekiyor yandakçım," diye endişeyle fısıldadığımda yanımda oturan Akasya önce sırasına, sonra çantasına bakmıştı ama silgisini bulamamıştı. Yoktu. Cephaneliğimiz kaybolmuştu. Bunların hepsi hain Muhittin'in oyunlarından biriydi.
Umudumu kaybetmeyecektim. Asla!
"Of ya," diye söylendi sarı böcük sırada geriye doğru yaslanırken. "Ben ne güzel o silgiyi sonuna kadar kullanacaktım." Duraksadı. Kelimeleri toparlamakta zorlanıyor gibiydi. Yavrusunu kaybetmişti. Sol yanı gitmişti. Ah be, bu acıya yürek mi dayanırdı? Ana yüreğiydi, dayanmalıydı.
"Ufacık kalmıştı zaten. Ne istediler ya ondan, ne yaptı benim yavrum onlara," diye tüm üzüntüsünü dile getirerek mırıldandığında, ellerimle ona destek verircesine sağ omzunu sıkmıştım. Benim de yüzüm düşmüş, tüm moralim alt üst olmuştu.
O küçücük yavrudan ne istediniz be sizi gidi zalimler!
'Dünya zalımlar dünyası, giden zalım gelen zalım, insanlığın yüz karası hayvan gibi ölen zalım' diye boşuna dememişler.