Yaz programları yoğunlaşmış; uyku saatleri azalmıştı.
Temmuz ayının başı, vücutları için bağışlayıcı değil aksine acımasızdı. Sahip oldukları diğer sayısız sorumlulukların yanısıra, gün boyu dans provaları ve promosyonlar gırla gidiyordu. Jungkook, sanki kıçı Temmuz ayı tarafından bizzat yere tekmelenmiş gibi hissediyordu ve Jimin'le geçirdiği vaktin kısıtlanması her şeyi daha da kötüye sürüklüyordu.
O zamanlarda, sadece bir anlığına bile olsa yalnız kalmak için gece geç saatlere kadar kanepede birlikte uyanık kalmaya çalışıyorlar, sessizce oyunlar oynuyor ya da müzik dinliyorlar, hiç önemsiz saçma sapan konular hakkında konuşuyorlardı. Hoştu, ancak her seferinde tuhaf pozisyonlarda uykuya dalmalarıyla sonlanıyordu; ertesi sabah boyun tutulmaları, ve ağırlaşmış yorgun gözlerle uyanıyorlardı. Bu sebeple çok sık yapmıyorlardı.
Gruba, tüm üyelere açık olmak garip, diye düşündü Jungkook, ama iyi yönden. Son birkaç hafta küçük yollarla açılmalarla geçmişti; Jimin'e mutfakta normalden biraz daha uzun süre arkadan sarılmalar ya da arabada otururken saçlarıyla oynamalar, dans provaları süregelirken odanın öteki tarafından flörtöz bakışlar ve, birbirlerinin popolarına hızlı, teşvik edici şaplaklar. Bunlar, Taehyung'un daha sonra hakkında onlara sataştığı, onları kızdırdığı ancak dans eğitmenlerinin bile fark etmediği hemen göze çarpmayan, kurnazca şeylerdi.
Hiç kimse, Jungkook'un fark ettiği kadarıyla, gerçekten anlamamıştı. Ancak, bu zaten kimsenin aradığı, bulmaya çalıştığı bir şey de değildi. Herkesin bilmemesinin elbet bir çeşit avantajı vardır diye tahmin ediyordu, ancak görünmez olma pahasına, insanların -ikisinin ilişkisi- yokmuş gibi davrandığı bir kuraldışılığı vardır diye. Daha fazla anlamaya başladığında, durum yüzünü acı acı ekşitiyordu. Ve, bazen, Jimin kucağında uyuyorken, bilgisayarının ekranına boş boş baktığı gecenin geç saatlerinde, herkesin biliyor olmasını diliyordu. Onların yüzlerine bağırabilmeyi diliyor ve aynı zamanda bunun bencil bir düşünce olduğunu da biliyordu.
Haftalardır üzerine hazırlık yapmalarına rağmen uluslararası turneleri birdenbire ortaya çıkmış gibi görünüyordu. Turne, Jungkook'un bir sürü düşünceyle dolu yorgun zihnini uyandırmış, ona enerji ve dört gözle beklediği bir şeyler vermişti. Tekrar seyahat etmek, bir uçtan öbür uca dünya çapında hayranlarını görmek, sahnede adrenalin patlamasını hissetmek heyecan vericiydi. Ve sonra, özel otel odalarının vaadi vardı; Taehyung'u dışarı çıkarmaya zorlayabileceğini bildiği odalar, Jimin'i yumuşak çarşaflara karşı öpebileceği odalar, belki de öpüşmekten daha fazla şey yapabilecekleri odalar...
Her ne kadar, Jungkook'un aslında umut ettiğinden daha az 'daha fazla şey' olmuş olsa da, bir hayal kırıklığı olarak bitmemişti. Avustralya'daki otel otalarına girer girmez birbirlerinin üzerine kendilerinden geçmişler, New York'ta gözleri istemsizce kapanmadan önce sadece yumuşak bir öpücük için zaman bulabilmişlerdi. Dallas'a ulaşınca o zamana kadar ihmal ettikleri uykularını aldılar, Taehyung onların odasında kalmayı talep ediyordu çünkü Namjoon'un horlaması iki gecedir üst üste onu uyanık tutuyordu ve artık gerçekten katlanamıyordu. Ama sonra, işte Chicago vardı. Ve Chicago, Jungkook şimdiye kadarki en sevdiği durak olduğuna çabucak karar vermişti.
Orada zamanları vardı; şehrin silüetinde yaşamak, nehrin nezdinde serin havaya nefes almak, başlarının bir parkın çimenlerine düşmesine izin vermek için zamanları vardı. Fotoğraf çekimleri çoğunlukla eğlenceli ve hızlıydı, daha sonra pizza yemeye gittiler, öğleden sonra şehir sokaklarında dolaşırken ve sipariş vermeye çalışırlarken birbirlerinin kötü İngilizce'lerine gülmüşlerdi.
Bir gün, o ve Jimin'in Chicago'daki küçük bir mahallede beraber fotoğraf çekimleri vardı ve onun saçları, düşündüğünden daha çok sevdiği pembe saç tebeşiri ile boyalıydı. Jimin, verandanın taş basamaklarının tırabzanlarına doğru gülerken, onu parmaklarında döndürdü. Dedi ki, sanki seni bir randevuya çıkarmışım gibi, ve bir elini uzatırken kamera fotoğraf çekti. Jungkook aşağıya doğru gülümsedi, yüzündeki kalın makyajın, yanaklarını doldurduğunu hissettiği kırmızılığı kapattığını umut etti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
girdap
FanfictionJeon Jungkook'un değişimi, büyümeyi ve bir arkadaşa âşık olmanın güçlüklerini öğrendiği hikâyesi.