Doğru bir an yakalamak birkaç hafta sürdü ancak sonunda, o an ılık bir Çarşamba akşamı dans provasından sonra kendini gösterdi. Taehyung ve Hoseok, kanepede oynamakta oldukları video oyununda kimin diğerini fena benzeteceği üzerine tartışırken, Jimin hafifçe ediği vücuduyla yumruk yaptığı eline doğru esnedi ve erkenden, yatmak için kendi odasına çekildi.
Hoseok, oyuna dönmeden önce bir süre onun uzaklaşmasına baktı.
"Çok çalışıyor," dedi, gözlerini ekrandaki savaş sahnesinden ayırmadan.
Taehyung, Hoseok'un karakterine midesinden bir yumruk attı. "Kilo vermeye çalışıyor."
"Evet..." Taehyung'u hemen geri püskürterek, karakterini televizyonun köşesine uçurdu.
"Akşam yemeğini yine atladı."
"Bir şey söylemeli miyiz?"
"Dinlemeyecektir."
Kelimelerinin, Playstation kumandaları aracılığıyla attığı yumruklar ile senkronize oluşunu ve karakterlerinin ileri geri gidişlerini izlerken; Jungkook'un midesi gittikçe tedirginleşiyordu, rahatsız ediyordu. Hoseok, Taehyung'a yaptığı iyi vuruşa neşelendi, alkış tuttu. Jungkook, o anı fark edilmeden arkadan sıyrılmak için kullandı. Jimin'in odasının kapısına yanaşıp sessizce çalmadan önce, birkaç protein çubuğu kapmak için dolambaçlı yoldan mutfağa uğramıştı.
"Hyung?"
Kapının diğer tarafından boğuk bir cevap geldi. "Gel içeri."
"Hey," nefes verdi, protein çubuğunu bir eliyle Jimin'e fırlattı, diğer eliyle kapıyı kapatırken.
Jimin yakaladı, yüzünü ekşitti.
Protein çubuğunu parmakları arasında çevirirken, sırtını yatağına yasladı. Pijamaları üzerindeydi, salaş bir tişört neredeyse dizlerine kadar sarkıyordu ve Jungkook, tişörtün omzundan düşme biçimine; hafif yanık tenli cildini ve boynundaki çili gösterme biçimine dikkat etmemeye çalışıyordu. Bazen Jimin'in ne kadar iyi gözüktüğünü fark etmek çileden çıkarıcı olabiliyordu.
"Aç değilim."
"Kas yapmana yardımcı olur." Alt ranzanın ayakucunda otururken, tişörtünü sıyırdı, kendininkileri gösterdi. "Geride kalmak istemezsin, değil mi?" Sırıttı. Meydan okuyarak, bir kolunu büktü -kaslarını göstermek için-.
Jimin bacaklarına bir tekme attı ama gülerek. Protein çubuğunu paketinden çıkardı, azar azar ısırdı.
"Hiç saygı yok." Jimin sataştı, Jungkook eğlendi.
"Aylarca bir bilek güreşi maçı kazanamamış olman benim hatam değil."
"Çok hızlı büyüyorsun."
Jimin telefonuna çekildiği bir an, Taeyang'lı kilit ekranı görüntüsü aydınlandı ve Jungkook'un dikkatini çekti. Gözleri çarşaflardan Jimin'in telefonuna oradan da yüzüne geçiş yaptı, sonrasında tekrar geriye, altlarındaki battaniye ile oynayan gergin parmaklarına döndü.
"O MV yaz başında çıkmıştı, hyung." Jungkook ses tonunu gündelik tutmaya çalıştı.
Jimin omuz silkti.
"Onu bu kadar çok mu seviyorsun?"
Dudakları kaşları ile elbirliği yaparak düz çizgi halini aldı. "Dolabının arkasında G-Dragon posteri olan ben değilim." Ha. Tuş!
"O, G-Dragon'un üstsüz bir posteri değil," dedi Jungkook, karşı ateş açarak.
Jimin'in gözleri karardı ve Jungkook yanlış yönde bir adım atmış olabileceğini fark etti. Telefonunu kapattı, düz bir şekilde ona baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
girdap
FanfictionJeon Jungkook'un değişimi, büyümeyi ve bir arkadaşa âşık olmanın güçlüklerini öğrendiği hikâyesi.