Bölüm 24

6.4K 480 372
                                    




!Smut içeriyor.

Yaklaşan sonbaharın ilk yaprakları uçlarından kızarmaya başladığında bütün dünya pespembe ve ılık kesilmişti.

Yaz günlerinin sonuna yaklaşıyorlarken Jungkook'un Jimin'le samimiyetinde bir azalma olmamıştı ancak her şey yavaş yavaş ilerliyordu. Birlikte gece geç saatlere kadar kanepede uzanma ve paylaşılan kulaklıklarla müzik dinleme alışkanlıkları sabaha doğru yerini yoğun öpücüklere bırakıyordu. Sessiz oldukları sürece, gece birbirlerinin yatak odalarına gizlice sızarak kimseyi uyandırmadıkları sürece diğer üyeler bir şey söylemiyordu. Hava serinledikçe, birlikte daha çok uyuyorlardı ve Jungkook, her sabah gözlerini Jimin'e açmaya alışarak büyüyordu. Bunu, uzunca süreler yapabilirdi, diye düşünüyordu.

Jungkook'un doğum günü Jimin'in programlar arasında fırsat bulabildiği kadar çok öpücükleriyle gelip geçmişti ve geçen eylülden bu yana 365 gün içerisinde ne kadar çok şeyin değiştiğini görmek garipti. Jungkook yeni biri, daha iyi biri gibi hissediyordu, bunlara Jimin sayesinde sahip olmuştu; birbirlerinin bir şeyleri olmuşlardı. Doğum gününden hemen sonra, bir sonraki MV için çekim yapıyorlardı— aslında tam bi MV çekimi değildi, ancak ormanların kenarında oynamalar ve kamyonetlerin arkasında uyumalar içeren bir çekimdi ve Jungkook, her ne kadar yorgunluk basmış olsa da, bunun bir çeşit büyü olduğunu düşünüyordu.

Jimin gün boyunca ona şakalar yapmış ve o Eylül gecesinin altında ona yapışmıştı; Jungkook da kendisini aynı şeyleri ona yapıyorken buluyordu. Konforu, birbirlerinde ve bir ağaç gövdesi yatağındaki battaniyelerde bulmuşlardı. Jimin'in kolunda dinlenirken, onun kendisini yakın tutmasına izin vermişti, böylece birlikte yarattıkları bu filtrelenmiş dünyalarına sarınıp sarmalanmışlar ve geri kalanı görmezden gelmişlerdi. Onlar, eylemlerinin arkasındaki niyetlerini kimsenin bilemediği kendi araflarında, dünyalar arasındaki mekânda saklanan, yaşayan hayaletlerdi, geçen aylarda buna alıştıkları bir gerçekti. Jungkook Jimin'in ceketinin kıvrımlarında uyuyakalmıştı, yanağı onun dirseğine yükleniyordu ve herkes, orada hiçbir şey yokmuş gibi sakinlikle yanlarından geçip gidiyorlardı.

Açık hava ve berrak gökyüzünün yükseklerinde Prologue çekimini bitirmeleri, Namjoon'un doğum günü zamanı yaklaşırken hepsini dengeli ruh hallerine koymuştu. Ancak o zaman, çekimlerin aradan çıkmasıyla, adamakıllı yakışır bir parti vermek için yeterli zamanları olmuştu, fırsattan yararlandılar, akşam yemeğine çıktılar ve hyung'ların kafası biradan güzelleşmişti. Seokjin sadece birkaç içecekten sonra bir kütle wasabiyi midesine indirmeye razı olduğunda Jungkook onun lanet olası bir hafifsıklet olduğunu öğrenmişti; şahit olması kesinlikle korkunç bir şeydi. Gecenin geri kalanını mideleri dolana kadar oyalanmalar, amaçsızca takılmalar takip etmişti ve Namjoon'un eğlence dolu, büyük, heyecan verici, pahalı doğum günü eğlencesinin (bu, Taehyung tarafından verilen bir unvandı) ikinci partına devam etmek için yurda geri dönüyorlardı.

Kendi kendilerine kutlamak için vakitleri olduğunda ve daha önceki özel şatafatlı kutlamalarda da Jungkook ayakları soju tarafından yerden kesilmemiş ve sarhoş olmamış değildi. Ancak o gece, Jimin'in uylukları kanepede sıkıca onunkilerin yanına bastırılmış halde ve yere dikilmiş bir dizi şişeler ile iyi, hatta harika hissediyordu. Shotları bir profesyonel gibi indiriyordu çünkü mutluydu ve neden indirmesindi, ve hyung'lar her halükarda, gerçekten dikkat edemeyecekleri kadar çok mutfakta sarhoş olmakla meşgullerdi. Taehyung, bir tür sırlı görünümü olan şişelerin yanına, yere kartal duruşu pozisyonunda dudaklarında bir gülümseme ile oturmuştu; gece yeni başlıyordu, soju hala dökülüyordu.

Jungkook, ilk üçü kendisini büyülemeye ve parmak uçlarını karıncalandırmaya başladığında, dördüncü shotını almıştı.

"Çüş, yavaş ol, Jungkookie," Taehyung kelimeleri uzatarak ağır ağır konuşmuştu. Oturmadan bir şişe yudumlamaya çalışması ağzına ve çenesine süzülmesine neden oldu.

girdap Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin