Soğuktu. Uyandığında fark ettiği ilk şey buydu.Yanındaki yastığa tutundu, gözleri hala kapalıydı ve ikinci bir şey daha fark etti; Jimin orada değildi.
Meydana gelmesi nadir olmamasına rağmen bu durum o an boğazına kötü bir şey olacağı önsezisini getirmişti. Jungkook ölü gibi uyurdu ve bazen Jimin onsuz kalkardı, ya bir kâse mısır gevreği ya bir bardak su ya da duş almak için; ya da o an muhtemel yapıyor olabileceği herhangi bir şey için uyanırdı. Fakat o sabah farklı hissettiriyordu, spermlerin kurumuş lekeleri hala karnındaydı ve yatağı o kadar çok soğuktu ki Jimin saatler önce ayrılmış olmalıydı. Her şey, şiddet içeren bir kurgu gibi aklında dönüyor ve eğer Jungkook Jimin'i yeterince iyi tanıyorsa, onu gerçekten rahatsız eden şeylerin bir gecede gitmeyeceklerini de biliyordu.
Sessizce sızlandı. Jimin'in canını sıkan şeyin onu, sinir bozucu, vücudunun tükenme noktasını hayli aşan ölçüde şarkı söyleten ve dans ettiren bir makineye dönüştürecek kadar tahrik etmemesini umuyordu. Bunu daha önce görmüştü; Jimin bir şeyleri yapması gerektiğini hissettiği şekilde mükemmel yapamayınca ve devamlı ters anladığı, tam anlamıyla kontrol edemediği bir şeyler olduğunda. Jimin'in insanüstü gayretli davrandığı bazı zamanlar Jungkook'u fena korkutuyordu. Çünkü ne kadar çok olmak isterse istesin, ya da kendini ikna etmye çalışırsa çalışsın Jimin insanüstü değildi.
Ayaklarını yataktan aşağıya sallandırdı, Namjoon çoktan gitmiş olduğu için yıldızlara teşekkür etti çünkü Jungkook'un çıplak poposu seks kokarken merdivenden soy döllerinin dökülmesini Namjoon ne kadar takdir ederdi, emin değildi. Değiştirmek için birkaç parça kıyafet aldı, bir kapüşonlu svetşört ve pijama altını üzerine giyiverdi ve gözleri yarı kapalı halde duşa doğru yürüdü. Eğer Jungkook haklıysa, ki sık sık haklıdır, Jimin muhtemelen çoktan stüdyoya gitmişti.
Duşu açtı, suyun üzerine serpilmesine izin verdi. Jimin'e paket yemek servisi götürmeli mi götürmemeli mi düşünüyordu, ne tür bir yemek yemek isterdi, tatlı da alsa iyi olurdu. Soğuk bir gündü, bu yüzden belki noodle en iyi seçenekti, muhtemelen birkaç şişe şampuan da alması gerekecekti. İçinde son kalanı da avcuna döktü ve saçını köpürttü. Gözlerini kapadığında önceki gece Jimin'in yüzündeki bakışlar pat diye belirmeye devam ediyordu, Jungkook durumu daha iyi hale getirebilecek tüm yolları düşünerek zihninden uzaklaştırmaya, aklından çıkarmaya çalışıyordu. En azından ne olduğunu bilebilmeyi diledi.
Konserlerinde bir iki hata olmuştu, ancak Jimin'in üzerine üzülmesi gereken bir şey değildi ve geri dönüş yolunda Jimin iyiydi de. Saçlarını duruladı, belki de ailesine ihtiyacı vardı ya da birisi ölmüştü ya da kedisi. İnsanlar kedileri öldüğünde gerçekten üzgün seks mi yaparlardı? Bilmiyordu, ama düşünmek için zamanı olduğu o anlarda merak içini kemiriyordu. Ne olursa olsun, bu her neyse, ister kendi içinde bir problem olsun ya da başka insanlarla ilgili, sadece, Jimin'in kötü olduğunu ve canının yandığını biliyordu.
Kurulandıktan sonra kendini birkaç kazakla ve kulaklarını örten bir bere ile bohçaladı. Hava donuyordu, ancak güneş dışardaydı ve gökyüzünde tek bir bulut yoktu. Bu, ayaz Aralık sabahında soğuğu daha az acımasız yapıyor, dün gece hiç olmayan umuttan azıcık birazcık veriyordu.
Sonunda oturma odasına yürüdüğünde, Taehyung portakal suyunu şişeden midesine indiriyordu.
"Günaydın," Jungkook selamladı, Taehyung onu çoktan uyanmış gördüğüne şaşırmış halde döndü.
Elinin arkasıyla ağzını sildi. "Selam..."
"Jimin stüdyoda mı?"
"Evet. Sana söylemedi mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/117718916-288-k849846.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
girdap
FanfictionJeon Jungkook'un değişimi, büyümeyi ve bir arkadaşa âşık olmanın güçlüklerini öğrendiği hikâyesi.