Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Orada öylece saatlerce durabilirdim. Ona döndüm yeşil gözleri kıpkırmızı olmuştu. Yanaklarındaki yaşları sildim bende seni deliler gibi seviyorum. Bu sefer ben ona sarıldım hiç bırakmak istemiyordum onu. O da sımsıkı sarılıyordu bana özlemişti o da beni, tıpkı benim onu özlediğim gibi. Ne kadar hatalarım büyük olsa da çok özlemişti.
Bir daha yapma böyle şeyler.
Söz veriyorum yapmayacağım. Kalpsiz değilim olmayacağım da.
Öyle dediğim için özür...
Hayır, dileme fazlasıyla hak ettim.
Tekrar sarıldı onu içime sokmak istiyordum kokusunu öyle bir çektim ki içime artık unutmam imkansızdı. Kendimize geldikten sonra kapıyı açtım.
Ben elimi yüzümü yıkayayım sen de ablanın yanına git istersen.
Gidiyim ben o zaman.
Derin banyoya girerken ben de Derin'in odasına girdim. Ablam kapıyı gözlüyordu.
Sonunda geldin Derin nerede?
Elini yüzünü yıkayıp gelecek.
Gönlünü alabildin mi bari?
Biraz.
Ben akşam konuşurum istersen onunla.
Peki ablacım akşam Burcuyu da getiririm buraya, kız yazık yanımda duruyor kaç gündür.
Yalnız kalma ama aklım sende kalır.
"Emel teyze falan var ya idare ederim ben." Sanki önceden hep birlikte yaşıyormuşuz gibi konuşmuştuk, sanki önceden de ablam yanımdaymış gibi.
Tamam o zaman.
Az sonra Derin kapıyı çalarak içeri girdi.
Özel konuşmuyorsunuz değil mi?
Yok yok gel Derin, Kuzey de seni anlatıyordu.
Beni mi?
Abla!!
Kural bir kardeşler arasında arada ispiyonculuk olabilir.
Gülümsedim ablamın yüzü de gülüyordu onu hep böyle görmek istiyordum. Ayağa kalktım.
Derin otur sen.
Yok yok ben çıkacağım şimdi siz biraz abla kardeş baş başa kalın.
Nereye?
Hava alacağım.
Yalnız gitmek istediğine emin misin istersen hep beraber gidelim.
Yok ben mezarlığa uğrayacağım.
Anladım Burcu senle gelse bari yalnız gitme.
Yalnız gitmek istiyorum.
O zaman dönüşte seni alacağım Burcu da gelir o zamana kadar.
Gerek yok ben gelirim.
Derin seni yalnız bırakmak istemiyorum.
Dönüşte ararım ben seni.
Tamam dikkatli ol. Neyle gideceksin vereyim mi arabanın anahtarlarını?
Taksiyle gideceğim.
Peki aramayı unutma.
Unutmam.
Odadan çıktı. Ablam baygın baygın bakıyordu etrafa.
Abla iyi misin?
İyiyim sürekli uykum geliyor sadece.
Rahatsız olacaksan çıkayım ben salona geçeyim.
Hayır hayır gel yanıma abla kardeş uzanalım seninle.
Yanına uzandım kolumu kafasının altına yerleştirdim. Uyumasını izledim. Ablamı kaybetmekten çok korkuyordum. Bir ablaya ne kadar da ihtiyacım varmış diye düşündüm. Keşke şuana kadar hep yanımda olsaydı. O uyurken bende onun saçlarını okşadım. Saçları simsiyahtı gül gibi kokuyordu ablam. Yüz hatlarını beynime kazımaya çalışıyordum. İçimdeki ses durmadan ya onu kaybedersen diyordu. Düşünmek bile istemiyordum. Ablamın vücudu yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. İçimi hiç istemeyeceğim bir korku sardı. Boş yere panik yapıyordum, ayak ucundaki pikeye uzanıp ablamı örttüm. Tavanı izlemeye başladım hâlâ içimde tarif edilemez bir korku vardı. Kafamı ablamın yüzüne çevirdim, rengi soluyordu. Ablamın başına hiç hoşlanmayacağım bir şey geliyordu bunu hissediyordum. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmıyordu. Yataktan fırladım her yerde telefonumu aradım panikten nereye koyduğumu bile unutmuşum. Sonra aklıma geldi yatağın başındaki sandalyenin üzerine koyduğum. Hemen telefonu kapıp ambulansı aradım kötü düşüncelerimin hiç birinin gerçekleşmemesi gerekiyordu. Olmamalıydı bu. Ambulans geldi hemen sedyeyle ambulansa taşıdılar. O ambulansın içinde hangimiz ölüyorduk bilmiyorum. Hastaneye vardığımızda Derin'i tamamen unutmuştum. Ablamı yoğun bakıma aldılar çıldıracak gibiydim. Çok geçmeden bir doktor çıktı. Yapıştım hemen yakasına ablam nasıl iyi mi?
Üzgünüm hemen ilik nakli olması gerekiyor. Uygun iliği bulmalısınız. Ne kadar akrabası varsa haber verin gelsinler.
Bende var benim ki uyuyor hemen ameliyata girebilirim.
Tamam siz uygun formları doldurun hemşireler sizi almaya gelecekler.
Evrakları doldurduktan sonra Burcuyu aradım.
Efendim.
Neredesin?
Şirketteyim patron.
Hemen şirketten çıkıp Derin i mezarlıktan al tamam mı? Sonra da Özel Çapa Hastanesine gelin.
Telefonu hemen kapadım ve oradaki görevlilere verdim. Uygun kıyafetleri giydikten sonra ameliyathaneye girdim. Bir serum taktılar önce sonra seruma şırıngayla bir sıvı enjekte ettiler sonrasını hatırlamıyorum.
Uyandığımda yanımda kimse yoktu. Oda çok soğuktu. Ellerimi ve ayaklarımı hissetmiyordum. Sanki bomboş bir odadaydım. Bağırsam sesimi benden başka hiç kimse duymayacak gibiydi. Sağıma soluma baktım etrafımda bir sürü insan vardı, yatıyorlar ve üstlerinde beyaz birer çarşaf vardı. Burası morgtu ve ben buradaydım ama üstümde beyaz çarşaf yoktu. Ayağımda bir not vardı. Doğrulup o notu aldım. Üstünde Nil Demir yazıyordu ölüm tarihi 17.35 nasıl olurdu bu? Ablam ölmüş müydü yani? Peki neden benim ayağımdaydı bu not, ablam neredeydi? Ben mi ölmüştüm? Korkuyordum buradan çıkmak istiyordum. Ablamın yanına gitmek istiyordum. Onun yaşadığını görmek istiyordum. Çarşafla örtülü cesetlerin yüzlerine bakmaya başladım. Yoktu hiç bir yerde yoktu. Ölmemiş miydi yoksa? Yaşıyor muydu ablam. Artık nefes almak bile zorlaşmıştı benim için boğazımda koca bir yumru yutkun yutkuna bilirsen. Son bir tane ceset vardı en uçta o olmaması için dua ederken ceset tanıdık geldi. Kan beynime sıçramıştı bu Derindi...
O anda gözlerim fal taşı gibi açıldı. Morgta falan değildim. Hastane odasında güneş gözüme gözüme vuruyordu kolumda serum takılıydı, kalbim deli gibi atıyordu. Rüyamıydı yani bunların hepsi? Daha gördüklerimin etkisinden çıkmadan, serumu kolumdan çıkartıp fırlattım. Ayağa kalktım ürkek adımlarla odadan dışarı çıktım. Derin kapının önünde ağlıyordu. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bir soru soracaktım ama cevabını duymak istemiyordum.
Ablam nerede?
![](https://img.wattpad.com/cover/122052672-288-k143913.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Dönüm Noktası
RomanceKuzey'in hayatında bilmediği o kadar çok şey var ki, belki de kim olduğunu bile bilmiyor. Önüne bir fırsat çıkıyor denize düşmeden yakalaması gerekiyor o fırsatı yoksa ellerinin arasından kayıp yok olacak. Aslında hayatını tam anlamıyla yaşanacak bi...