Alev topu

59 1 0
                                    

Duygu uyuyana dek yanında bekledim, uyuduğundan emin olunca Kuzey ve diğerlerine bakmak için aşağı indiğimde filmin bitmiş olduğunu ama bizimkilerin her bir koltukta uyukladığını görünce yüzümdeki tebessüme engel olamadım. İlk olarak Burcuyu uyandırdım "Yatağına yat boynun tutulacak" Gözlerini hafif aralayarak bana baktı sonrasında bir şey demeden ayağa kalkıp "yatmadan yanıma gel" dedi. Ne demekti bu şimdi ayılamadı mı acaba? Kuzey ve Nil'in ortasına oturup bir müddet onları izledim. Aslında birbirlerine çok benziyorlardı "Kuzey, Niill kalkacak mısınız? Film biteli yıl oldu haydi." Nil başını sıvazlayarak kalkarken Kuzey uyumaya devam ediyordu. "Saat kaç?" Telefonumu cebimden çıkarıp saate baktığımda saatin aslında epey geç olduğunu fark ettim. "2.47" Gözlerini açarak "çok geç olmuş, başım da çatlıyor ben yatayım Kuzey'i sen kaldırırsın." Nil sanki biraz mesafeli davranıyordu ama önemsemeden konuşmaya başladım "Başın için bir şey ister misin?" Arkasını dönüp tebessüm ettiğinde aramızda bir sıkıntı olmadığını anladım "Uyursam geçer belki." "Ben sana papatya çayı yapayım hem rahat uyursun hem kaslarını gevşetir ağrın azalır bir nebzede olsa." Teşekkür ederek merdivenleri çıkmaya başladı ben de koltukta uyuya kalan kocama bakarken bu sese nasıl uyanmadığına hayret ediyordum. "Sevgilim, yatağımıza gidelim hadi." onu öperken oda ağırlaşan göz kapaklarını araladı beni görünce yüzüne hafif bir tebessüm yayılırken "Film bitti mi?" dedi. Filmin başında uyudu herhalde kendi kendime gülerken "öyle görünüyor" dedim. Birbirimize bakıp kahkahalarımız büyürken aklıma Duygu'nun yeni uyuduğu geldi. "şşt sessiz ol kızlar uyuyor." Kafasını sallarken yüzüne muzip bir gülüş yayıldı "o zaman biz ne bekliyoruz?" Gözlerimi açarak "Kuzey! Sen yat ben ablana çay yapacağım gelirim. İyi geceler sevgilim." Dudaklarına küçük bir buse bıraktıktan sonra koltuktan kalktım. " Ya of" Çocuk gibi mızmızlanarak koltuktan kalkıp odaya gitmek için merdivenlere yöneldi. Ben de papatya çayı yapmak üzre mutfağa.....

     Çayın kokusu bile beni rahatlatmaya yetmişti, Nil umarım uyumamıştır diye düşünerek odasının kapısının önünde buldum kendimi kapıyı sessiz olmaya çalışarak tıkladığımda içeriden gel komutunu duyunca uyumadığını anladım. Kapıyı aralayarak içeri girdim ardımdan kapıyı da kapadıktan sonra "Çayını getirdim" dedim. Çok yorgun gözüküyordu aynı bir kaç yıl önceki haline benziyordu. Dilim söylemeye varmıyor  ama siz anladınız. "teşekkür ederim." Yanına yaklaşıp elimle ateşini kontrol ettim. Biraz ateşi var gibiydi. "Ateşin var" Esneyerek iyiyim bir şeyim yok dedi. Çayını göstererek içmesini işaret ettim. Midem inanılmaz bulanmaya başlamıştı. Kalkamamak için büyük çaba sarf ederken kendimi banyoya koşarken buldum Nil'in odasındaki banyoyu kullandıktan sonra elimi yüzümü yıkarken Nil kapıda belirdi "Sen bana diyorsun da fena üşütmüşsün gel uzan biraz." "Yok hamilelikte çok sık oluyor." Allah beni kahretmesin Nil'in suratındaki şaşkınlığı fark edince bilmedikleri aklıma daha yeni müracaat etmişti. "Hamile misin? İnanmıyorum sana ve benden saklıyorsun öyle mi? Derin ne kadar mutlu oldum anlatamam." Ne olduğunu anlayamadan Nil'in kollarının arasındaydım ne diyeceğimi bilemedim. O bana sarılırken ben Kuzey'i düşünüyordum oysa birlikte verecektik bu haberi her şeyi mahfetmiştim. "Nil abla bunu sana Kuzeyle birlikte söyleyecektik ama ben ağzımı tutamadım bildiğini belli etmesen olur mu?" Gözlerimin içine büyük bir sevinçle bakarken "Tamam kuzum belli etmem. Ay ben şuan hala oluyorum galiba" Gülerek "Galiba değil oluyorsun" dedim. Biraz sohbet ettikten sonra ateşini kontrol edip odadan çıktım.  Daha iyi gibiydi en azından önceki gibi sıcak değildi. Tam çıktığım odanın kapısını kaparken Duyguyu odasından çıkarken gördüm elinde mektupla. "Derin uyumamışsın." hemen yanımda bitmişti bu saatte bu mektupla ne yapacaktı merak etmiyor değilim. "Bu saatte ne yapıyorsun?" Kolumdan tutarak "Bahçeye gidebilir miyiz" dedi. Kafamı aşağı yukarı sallarken merdivenlerden inmeye başlamıştık bile Duygu'nun bu hali beni biraz huzursuz etse de yanlış bir şey yapmayacağını adım kadar iyi biliyordum. Bahçe salıncağına oturup benimde yanına gelmemi bekledi. Yanına olabildiğimce sakin oturduktan sonra Duygu elindeki zarfı bana uzatarak şöyle dedi " Derin söylediklerini çok düşündüm. Bu mektup olduğu sürece ben kendimi üzmeye devam edeceğim biliyorum. Ve ben üzülmekten çok yoruldum. Beni anladığını düşünüyorum çünkü bana öyle bakıyorsun. Belki mesleğinin sana kattığı bir özelliktir bu. Ama bana bir psikolog gibi yaklaşmayıp arkadaşım olarak yanımda olduğun için bana güvendiğin ve düşünmeme izin verdiğin için teşekkür ederim. Bu mektubu yakmak istiyorum ikimizden başkası okumasın bir daha gözlerimiz bu mektubun satırlarında dolaşmasın. Her okuduğumuzda canımızı yakacak bir mektup olmasın artık. Anlıyorsun beni değil mi?" Elim onun göz yaşlarını silmek için yüzüne gittiğinde dilim "Anlıyorum" demişti. Nasıl anlamazdım ki onu, o mektupta iğrenç şeyler yazıyordu ve onu infaz etmek en doğru şey gibi gözüküyordu. Birlikte sahilin yolunu tuttuk, havadaki basık sıcaklık beni boğmaya başlamıştı. Temkinli adımlarla gidiyorduk gecenin bu saati burası pek de güvenli gözükmüyor. Sahile vardığımızda Duygu cebindeki çakmağı çıkardı "Kalbimi alev topuna çeviren bu mektubu kül etme sırası bende" Çakmağı çakıp mektuba değdirdiği an mektup alev aldı. Yandı, yandı artık ateşin sıcaklığına dayanamayacakken yanan mektubu denize bıraktı. Bir müddet mektubun düştüğü noktaya baktık. "Artık gidelim mi?" Duygu kendine gelerek "Beklemenin alemi yok" dedi ve suratıma gülümsedi. İçim rahatlamıştı omuzlarımdan büyük bir yük kalkmıştı. Ve tabi ki Duygu'nun ne kadar güçlü olduğuna bir kez daha şahit olmuştum. Gerçekten çok güçlüydü ona hayranlıkla bakmamak elde değil. Geri dönüş yolunda sokak lambalarının altından yürümeye özen gösteriyorduk. Cidden çok karanlıktı ama önümüzü görebiliyorduk en azından. Başımıza bir şey gelmeden eve vardığımızda kapıda Emel teyze karşıladı bizi. "Sizin gecenin bu saatinde dışarıda ne işiniz var?" Ne kadar sizin demiş olsa da bu soruyu direk olarak Duyguya sormuştu. "Anne biz.." Bana kızmayacağını biliyordum ama dargındı biraz ve darılmaktada haklıydı. "Emel teyze biraz dolaştık, biliyorsun Duyguya bir özür borcum vardı onu ödedim senden de çok özür dilerim beni affedebilecek misin?" karanlık olduğu için yüz ifadesini pek göremiyordum ama biraz yumuşamış olacak ki "geç içeride konuşalım" dedi. İçeriye girdik ama Emel teyze bizi mutfağa sürükledi ikimizi de sandalyelere oturttuktan sonra bir soru sordu "Arif ne yaptı?" İkimiz de birbirimize bakıyor söyleyecek bir şey bulamıyorduk. "Siz söylemezseniz öğrenirim biliyorsunuz değil mi?" Şimdi ne olacaktı ne cevap verecektik Duygu'nun gözleri dolmuştu bile. Yalan mı söyleyecektik, Arif'in pisliğini mi söyleyecektik? Duygu'nun veya bir başkasının bunda bir suçu yoktu. Sadece Arif'in karakteristik özelliğinden kaynaklanıyordu bu iğrenç olaylar. "Konuşacak mısınız?" Hayır konuşmayacağız demek isterdim ama Duygu'nun annesi olarak bu sorduğu sorunun cevabını öğrenmek onun hakkı. Sonuçta annelik iç güdüsüyle hareket ediyordu ve kızı için endişeliydi. Emel teyze bizi hiç bir zaman evlatlarından ayırmadı biz de onu evin çalışanı olarak görmüyorduk zaten. Duygu'nun da bir kaç gündür kötü olduğunun farkına varmıştır elbette. "Anne sonra konuşalım." Emel teyzenin suratına baktığımda oldukça endişeli gözüküyordu. Bana dönerek "Derin kızım sen anlat bari bu oğlan kızıma bir şey mi yaptı?" Ah Emel teyze ben sana ne söylesem az gelecek ne anlatsam eksik bir yer kalacak. Evet yaptı, hem de en kötüsünü desem aklına kim bilir neler gelecek? Bende Duygu gibi sessiz kalma hakkımı kullandım. "Anne yeter! Lütfen" Kafasını ümitsiz bir şekilde sallayarak mutfaktan çıktı gözlerim Duygu'ya kaydığında annesinin mutfaktan ayrılmasıyla ağlamaya başlamıştı bile "Duygu yapma gel yatırayım seni." Saat epey geç olmuştu neredeyse hava aydınlanacaktı neyse ki hafta sonundayız. "Ben yatarım iyi geceler." Duygu mutfaktan hızla çıkınca tek başıma kaldım. Bu ürpertici sessizlik beni ürkütmüştü odama çıkıp Kuzey'in yanına uzandım. Göz kapaklarım uykuya teslim olurken her şeyin düzelmesini diliyordum.

Aşkın Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin