Kuzey mektubu okursa

75 1 0
                                    

"Evet Burcu da ağır şeyler geçirdi ki bende bunları yeni öğrendim. Tek bir adam ikinizin de kalbini yaralayıp gitmiş... Duygu bir şey soracağım sana" Merak ettiğim bir şey vardı, acaba bu olanlardan Burcuyu sorumlu tutuyor muydu? Duygu başını kaldırıp "sor" diye mırıldandı. Soracağım soruya sinirlenir miydi acaba ama merak ediyordum. " Bu olanlardan dolayı Burcu'ya kızgın mısın?" Gözleri bu sefer doğrudan gözlerime bakıyordu ama sinirli veya kızgın değil oldukça masum bakıyordu, sanki gözlerimin içinde şefkat arıyordu. " Hayır ona neden kızayım bunların tek suçlusu Arif, onu tanıdığım için çok pişmanım." Haklıydı onu tanıdığım için ben bile çok pişman olmuştum, Kuzey'i bu zamana kadar kandırması çocukluktan beri, aşağı yukarı 25 yıldan bahsediyoruz burada. Oldukça iyi bir oyuncu olması lazım ki sadece Kuzey'i değil bizi de kandırdı Ömer amcayı, hatırlıyorum da Kuzey amcasının mezarlığına gittiğinde Arif Kuzey'in bize olan davranışlarından hoşnut olmayıp ona orada bağırıp çağırmıştı bunu yapmıştı. Belki de Burcu üzülmesin diyeydi tüm bunlar belki biz ona içten içe büyük bir minnet duyarken o sadece Burcu'nun gözüne girmeye çalışıyordu. Duygu'nun dudaklarından iki kelime daha döküldü  "Hepsi yalanmış." artık gözleri de teslim olmuştu, gözyaşları yuvarlanıp eşofmanının üzerine düşüyordu. Haklıydı üzülmekte, ağlamakta hatta Arif'e karşı kin beslemekte sonuna kadar haklıydı. Bu yüzden ağlamasına izin verdim, kendine gelmeye ihtiyacı vardı. " Ben bu mektup işinden kimseye bahsetmeyeceğim Burcu da dahil buna, sen de söyleme tamam mı?" Kafasını salladı "Nil ablanın haberi var mı peki?" Bu sefer de hayır anlamında başını sallayınca soru sormayı kestim ve ona sarıldım çünkü biliyorum kendini yalnız hissediyor, biliyorum birinin yanındayım demesine ihtiyacı var. Benim de yanındayım deme şeklim bu. Yatağın üzerinde bir kaç dakika öylece durduk bir müddet sonra Duygu geri çekilip derin bir nefes aldı " Teşekkür ederim." Ne için etmişti ki teşekkürü  mektubu kimseye söylemeyeceğim için mi yoksa başka bir şey için mi? " Ne için?" elimi ellerinin arasına alırken "beni dinlediğin için" dedi. Ben bir psikoloktum insanlar onları dinlemem için bana para veriyorlardı ama şimdi fark ettim ki ben en başta sevdiğim insanları dinlemem gerekiyor. İlk önce yakınlarımın problemleriyle uğraşmam gerekiyor. "Asıl ben teşekkür ederim bana güvendiğin için" ikimizin de suratında buruk bir tebessüm vardı.  Ne söyleyeceğim hakkında bir fikrim yoktu onu aşağıya indirip germek de istemiyorum ama film izleyeceğimizi söyleyeyim en azından haberi olsun tabi ben bu öğrendiklerimden sonra film falan izleyecek gibi değilim. " Kuzeyler bizi bekliyor film izleyeceğiz" "Siz izleyin ben gelmeyeceğim, uyuduğumu söylersin olur mu?" Onu yalnız bırakmak istemiyorum çünkü zaten saatlerdir odasında tek başına oturuyor. Yanından kalkıp kapıya yönelirken "Peki" dedim. Kuzey eğer o mektubu okumuş olsaydı çok kötü şeyler olabilirdi. Yaşadığı her şey yalanmış ne kadar saçma. Güvendiğin insan aslında hep azılı düşmanınmış. Burcu'nun öyle olma ihtimalini düşünüyorum da herhalde dünyam başıma yıkılırdı. Güven konusuna gelince artık o duygu bile bende mevcut olmazdı. " Kara kara ne düşünüyorsun, Duygu nerede çağırmadın mı?" Gelen sesi duysam da kafamı düşüncelerimden arındırıp söylenen şeye odaklanamıyordum. "Derin, iyi misin?" Tedirgin gelen bu sese cevap vermem gerekiyordu suratımı ona döndürerek kafamı salladım. " E cevap vermedin Duygu nerede?" Odasında desem şimdi neden çağırmadın diyecek gelmek istemedi desem yukarı çıkıp kızı sıkıştıracak. " Rahatsız biraz, ben ona bir bitki çayı yapayım siz izleyin." Karşı koltukta oturan Burcu hemen atladı " Nesi var?" Şimdi ne demem gerekiyordu? " Başı ağrıyor biraz, bide mide bulantısı sanırım." yalan söylemekte bir level daha atlamıştım bu ne kadar hoşuma gitmese de yapacağım başka bir şey yok. " Hastaneye götürelim mi?"  Allah canını almasın baş ağrısından hastaneye mi gidilirmiş, böyle demesin diye en basit şeyi söyledim bunda bile hastane dedin ya. "Yok ben ona çay yapayım biraz dinlensin geçer, siz keyfinize bakın." Mutfağa geçip iki bitki çayı yaparken yanıma Burcu geldi. "Neyin var senin?" Anlamıştı bir şey hissetmişti anladı ama öğrendiklerimden ödün vermeyeceğim. Çayları yapmaya devam ederken"Yok bir şeyim neden sordun?" Benimle dalga geçme bakışı atarken saçma bir tebessüm vardı yüzünde " Kızım saçmalama kaç yıldır tanıyorum seni bir şey olmuş belli Duygu bir şey mi söyledi?" Neden konu direk Duyguya gitmişti ki şimdi? "Ne alakası var Burcu, ben şu çaylar soğumadan yukarı götüreyim." Arkama bakmadan kaçmıştım resmen ama bu olanları ona da anlatamazdım hem Duyguya verdiğim sözden dolayı hem de Burcuyu daha fazla üzmemek için. Tekrar Duygu'nun kapısının önünde dikildim elimdeki tepsiyi tek elime alarak kapıyı araladım Duygu'nun elinde hala aynı mektup vardı ve belki de defalarca okumuştu ben içeri girince hemen yastığının arkasına koydu. Gözyaşları hala gözlerinde durmak istemezken o suratıma tebessüm etmeye çalışıyordu. "Kapıyı tıklamadığım için özür dilerim. Çay getirdim içeriz dimi?" "Film izleyeceğini sanıyordum." " Düşündüm de film izlemek yerine biraz konuşabiliriz." Tepsiden bardağı ellerinin arasına aldı burnuna götürerek "Melisa" dedi. Duygu'nun en sevdiği çay melisa çayı ben papatyacıyım ama o her sabah hatta her vakit bulduğunda melisa çayı içer. "Evet öyle, yastığının arkasındaki şeyi daha kaç kez okumayı düşünüyorsun?" Çaya bakan gözler bana dönünce  "Ezberleyene kadar" dedi. O kağıtta yazan şeyleri ne kadar fazla okursa onun için o kadar kötü. "Kendine zarar veriyorsun, alabilir miyim onu?" Geriye doğru atılarak yastığını tuttu. "Benden alma onu, o mektuba her baktığımda o satırları her okuduğumda birine güvendiğimde nelerin olacağını göreceğim. Mektup bende kalsın." Mektubun onda kalması tehlikenin devam etmesi demekti her an Kuzey'in eline geçebilir veya Emel teyze bulup okuyabilirdi ve bunların olmasını ikimizde istemeyiz.  Ayrıca Duyguya zarar veriyordu oda bunun farkında ama bu olanlardan dolayı kendini suçluyordu ona neden kandığını neden ona saf duygularıyla yaklaştığını düşünüyordu bunun farkındayım. "Duygu eğer mektubu biri okursa eğer bir başkasının eline geçerse  özellikle de Kuzey okursa o cümleleri..." "Merak etme iyi bir yere saklayacağım" Anlaşılan o mektubu vermeyecekti bana "Tamam dediğin gibi olsun mektup sende kalsın ama şimdilik en kısa zamanda ondan kurtulacağız." Yastığının arkasından mektubu çıkardı elleri arasında buruşmuş kağıda bakarken tekrar gözleri doldu "Ben onu çok severken o....nasıl kandım aklım almıyor. Derin yazdıkları o kadar canımı acıttı ki kendimi o kadar sahipsiz başıboş bir aptal gibi hissettim ki. Kullandı beni en başından beri kullandı Burcuyu sevmesine bir şey demiyorum elbet sevebilir ama beni kullanarak ona ulaşmak istemesi. Kuzey'i bu zamana kadar kandırması yaptığı onca şey. Bana söylediği seni seviyorumlar hepsi nasıl yalan olabilir, nasıl olur da hepsi onun için bir oyun benim için gerçek olabildi. Nasıl yaptı bunu? Kafayı yiyeceğim hayatımda ilk kez birine güvendim ve olanlara bak. Ben bir daha nasıl güveneyim bir başkasına nasıl seni seviyorum diyebileyim benim hayatımı mahvetti geleceğimi hayallerimi her şeyimi aldı elimden." Duygu babasız büyümüş bir kızdı ve haliyle ilk aşkı babası olmamıştı ilk sevdiği adam babası olmamıştı ilk nefreti olmuştu babası onun. Tam sevdiğim adam dediği insan da ilk aşkı da onu hançerleyip gittiğinde herkesin babası gibi olduğunu düşündüren düşünce tekrar kalbinin tam ortasına yerleşmişti. Kendini tekrar sineye çekip olan biteni köşesinde izlemeye devam edecekti. Her baktığı adamda içindeki nefret duygusu dışa vuracak ve onlara iğrenerek bakacaktı gerçeği göremeyecekti tıpkı yaşadıklarının onun olduğunu fark edemediği gibi iyi adamları da onu gerçekten seven insanları da yaralayıp onlara nefret kusacaktı. Bunu ne kadar istemesem de şimdilik üstüne gitmek istemiyordum elindeki kağıt parçasını alıp zarfın içine koydum ve ona uzatırken "Bu mektubu bu gün son okuyuşundu söz ver bu gün bir daha gözlerin bu satırlarla buluşmayacak, ağladığın yeter artık." Zarfı elimden alırken başını salladı ve boynuma sarıldı en azından okumasına engel olabilmiştim. Bu zamana kadar güçlü kız oyununu oynadığını biliyorum ama şu an o oyuna dahil olamıyor ruhu çok yorgun biraz dinlenmeye ihtiyacı var.

Aşkın Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin