Travma

62 2 0
                                    


Derin;

Duygu ile birlikte ultrason için sıra bekliyorduk bir anda Duygu'nun telefonu çaldı, bana gözlerini kaçırarak bakarken telefonu kapatıp gitmesi gerektiğini söyledi. Bir şey söylemeden de gitti, sıra bana gelmek üzereydi ve açıkçası oraya tek başıma girmeye yetecek gücüm yoktu. Sonuçta ilk ultrasona girişim ve biraz tedirginim. İçeriye girmek gözümde öyle bir hal almıştı ki heyecandan yerimde duramıyordum. Belki de bebeğimizi tek başıma görmemeliydim Kuzey'in de burada olması gerekirdi.   Ama yoktu işte beni yalnız bırakmıştı. Ona o kadar çok ihtiyacım vardı ki. İçeriden bir hanımefendi çıkıp ismimi bağırdığında kafamı kaldırıp ona baktım. Gözleri bir arayış içindeydi tabi ya beni arıyor. Hala şansım var ultrasona girmeye bilirim. Ama gireceğim bu Kuzey'in seçimi gelmek istemedi ve gelmedi işte. Hemen ayağa kalkıp ismimi bağırmaya devam eden bayanın yanına gittim. "Benim" kadın güler yüzüyle "Buyurun Elif hanım sizi bekliyor." dedi ve beni içeriye soktu. Derin bir nefes aldım ve gülümsemeye çalışarak "Merhaba" dedim. O da sevecenlikle bana karşılık vererek "Merhabalar buyurun oturun, bebeğinize bir bakalım." dedi. Tedirgin olduğum her halimden belli olacak ki karşımdaki renkli gözlü bayan "Sakin ol, ilk kontrolün mü?" diye bir soru yöneltti. O soruyla birlikte yüzüne baktığımda karşımda oturan kadının ne kadar güzel ve oldukça genç biri olduğunu gördüm. Gözleri ise masmaviydi ve resmen ışık saçıyorlardı. Yaşımızın birbirimize yakın olması beni biraz rahatlatmış olsa da hala gergindim. "O zaman biraz sohbet edelim anne adayımızla." gülümsemesi o kadar büyüktü ki onunla birlikte bende gülümsedim. "Kusura bakmayın.

Olur mu öyle şey ne kusuru? Bebeğin babası nerede geç mi kaldı yoksa?

Ne diyeceğimi bilemedim vereceğim cevabı düşünürken kapı aralandı ve Kuzey'in bakışlarıyla karşı karşıya kaldım. Gelmişti, beni yalnız bırakmayıp yanıma gelmişti. Bebeğimizi görmeye gelmişti. O kadar mutlu olmuştum ki, ona hem kızgın hem de kırgındım fakat o da bana karşı aynı şeyleri hissediyordu. Ama bunların hiç birini umursamayıp gelmişti. İçeri girip "Çok geç kalmadım öyle değil mi?" dedi. Gülümsüyordu tüm tedirginliğim yok olmuştu çünkü artık o buradaydı. Huzurum gelmişti yanıma daha ne. 

"Yok hayır geç kalmadınız buyurun." doktorun sevecenliği o kadar içtendi ki. "Eee miniğinizi görmeye hazır mısınız?" Hazır mıydım onunla tanışmaya ya Kuzey hazır mıydı? O panik tekrar vücuduma yayılırken ultrason yatağına yatıp karnımı açtım. Kalp atışlarım sanki kafamın içinde yankılanıyordu. O sırada bir el elimi tutup dudaklarına götürdü, "Hayatım sakin ol, hazır değilsen eğer sonra...." "hayır, hazırım." dedim sözünü keserek. Ne diye bu kadar heyecanlanmıştım ki? Doktor karnıma bir jel sıktıktan sonra ekranda küçük bir şeyi işaret ederek "İşte bebeğiniz." dedi. O küçücük şey benim bebeğim miydi? İçimde gelişen bir can vardı neye benzediği bile belli değildi ama onu ilk gördüğüm bu anı asla unutmayacağım. Gözlerimden akan yaşları umursamadan o küçük şeye bakıyordum Kuzey'in dudaklarının arasından tek bir kelime döküldü "Denizimm." Gözlerim onunkilerle buluşurken onunda ağladığını fark ettim. Erkekler ağlamaz demeyin benim erkeğim ağlıyor. Ve onunda dediği gibi ağlamak insan olduğumuzun bir belirtisi. Ona gülümseyerek bakarken eli yanağıma değdi "Özür dilerim her şey için." Doktor bize imrenerek bakıyordu Kuzey'in elini sıkarak "Bende özür dilerim" dedim. 

  Kontrolden çıkarken ikimizde sessizdik ne diyeceğimi bilmiyordum sabahki söylediklerime pişman olmuştum bile. "Eve mi gidiyoruz?" Kuzey'in bu cümlesi benimle geliyorsun demekti aslında ben Arif'i görmeye gidecektim ama Kuzey'e bunu nasıl söylerim bilemedim. "İşim var sen git ben dönerim eve kendim." Biraz düşündükten sonra "Tamam arabaya geç ben götürürüm seni gideceğin yere.

Gideceğim yerin pek hoşuna gideceğini sanmıyorum.

Arif'in yanına gideceksin değil mi?

Bunu kızgın mı söylemişti yoksa gayet sakin mi kavrayamamıştım ama sakin olduğunu ümit ederek "Evet" dedim. "Tamam geç bırakayım seni." Şaka yapıyor olmalı "Emin misin?

"Evet eminim hadi ziyaret saatine yetişiriz." İnanmıyorum gerçekten ciddiydi. Pişman olmuştu belki ya da sadece gönlümü almaya çalışıyordu. Bir şey demeden arabaya bindim ve dediği gibi de ziyaret saatine yetiştik. Kuzey dışarıda beklerken bende içeriye Arif'in yanına girdim.

"Geldin." 

"Geleceğimi söylemiştim. Arif düşündün mü bu travma olayını?"

"Düşündüm ama geçirdiğim büyük bir şey yok" yalan söylüyordu gözleri gözlerimden kaçıyor konuşurken kekeliyordu. "Arif bu çok önemli bana bir şeyler anlatman gerek." Kafasını kaşıyarak konuyu dağıtmaya çalıştı "Duygu nasıl?" Duygu iyiydi hatta Arif'in onu hala sevdiğini duyunca tekrar nefes almaya başlamıştı. "Konuyu dağıtmasak mı acaba zamanımız kısıtlı." Gözlerimin içine baktıktan sonra "Aramızda kalacak ama" dedi. Tabi ki de aramızda kalacaktı böyle dediğine göre Kuzey'in haberi yoktu, kafamı sallayarak konuşmasını dinlemeye başladım. " Ben küçükken... 9 falandım işte aşağı yukarı babam annemi bir kadınla aldattı annem iş seyahatindeyken oldu tüm bunlar. Bu yüzden ben de evdeydim olanlara tanık oldum. Kadının ertesi günün sabahında gitmesi gerekiyordu ama gitmedi ve babamı eğer annemden boşanmazsa her şeyi berbat edeceğinden bahsetti. Babam da sinirlenip kadının saçlarından tutup duvara kafasını vurmaya başladı. Kadında acıdan bayıldı ya da kafasındaki büyük hasardan kaynaklı kendinden geçti ne olduğunu bilmiyordum ama ölmediğini biliyorum nabzı vardı nefes de alıyordu. Babam kimseye bir şey söylememem gerektiğini eğer birisi duyarsa annemin bizi bırakıp gideceğini söyledi ben de korkup sustum tabi. Ama babam bu kadarıyla da kalmadı kadını arka bahçeye götürüp yaktı yani onu öldürdü. O an gözümün önünden hiç gitmedi o kadının cesedi sürekli gözlerimin önünde. Bir insan canlı canlı nasıl yakılabilir ki hangi insan bunu yapabilir? Babam yaptı ama hemde tek bir tereddüt bile yaşamadan kendi zevki uğruna benim omuzlarıma büyük bir yük bıraktı." Haklıydı gerçekten büyük bir yüktü bu, babası tüm aile huzurunu onun gerçekleri söylememesi üzerine kurmuştu ve bu sır onun içerisinde büyüyüp bir dağ olana kadar bununla mücadele etmişti. Ama sonunda da buna ruh sağlığı el vermemişti ve sözünü bu gün bozmuştu. Ziyaret saati bitti ben hala donuk bir şekilde ona bakıyordum ayağa kalkınca bende kendime geldim hiç kimsenin hayatı mükemmel değil zaten, mükemmelliğe giden yol çıkmaza çıkıyor. Ayağa kalkıp "Tekrar geleceğim." dedim. Gülümsemeye çalışarak "Biliyorum" dedi. Oradan ayrılırken yüzümdeki korkuyu atamıyordum 9 yaşındaki bir çocuğa bir baba nasıl yapardı bunu? Psikolojisini düşünmeden onun ruh sağlığıyla nasıl oynardı? 

Aşkın Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin