21 yıl sonra

117 3 4
                                    


Denizim artık çok büyüdü kocaman kız oldu. Şaşırtıcı bir şekilde Derin'e o kadar çok benziyor ki, sesleri bile neredeyse aynı. Sanki karımın çocukluğunu bana verdiler, tekrar büyüt dediler. 21 yıl boyunca Deniz'i her doğum gününde Derin'i ilk gördüğüm yere getirdim. Derin'in durduğu o noktada her seferinde ona annesini anlattım, onun güzel gözlerini. Yavaş yavaş olgunlaştığında annesinin neden öldüğünü sormaya başladı. Söyleyemiyordum, her seferin de "Senin annen artık senin tertemiz kalbinde yaşıyor kızım."cevabını veriyordum, hafif bir tebessümle önüne dönüyordu. Hal ve hareketler ile tıpkı annesi olmuştu. Kızımın doğum günü karımın ölüm günüydü. Ne mutlu olabiliyordum ne de kızım üzülmesin diye üzülebiliyordum. Buradan sonra mezarlığa götürürdüm onu. Küçükken Deniz ile buraya geldiğimizde o minik ellerini birleştirir "annemi görmek istiyorum Allahım" derdi. İçim yanar ama pek bir şey söyleyemezdim. Derin'in mezar taşındaki ölüm tarihini farklı yazdırdım çünkü kızımın bunu öğrendikten sonraki yıkılışını görmek istemedim. Hayatı boyunca bu acıyla yaşasın istemedim. "Baba her doğum günümden sonra neden buraya getiriyorsun beni?" bu sorunun cevabı benim için çok basitti ama Deniz'e bunu nasıl anlatacaktım? Susmak istedim ama farklı bir soru daha sordu " Baba ben doğduğumda annem çok mu sevindi?" ağlıyordum, artık elimde değildi benim sevgilim kızımızı göremeden gitmişti. "Senin doğumun bizim ikinci dünyaya gelişimiz kızım" diyebildim sadece. Denizimin doğum günü annesinin ölüm günüydü babasının bitiş günüydü. Acılar içinde kıvrandığım gündü. O kadar kötülüğün içinde tek iyi olan şey ise annesinin gözleriyle bana bakan Denizdi. Onun doğum günlerinde hiç gülemedim, onun mum üfleyişlerinde gözlerimi yaşlar bırakmadı, yüreğim her zamankinden daha çok yandı. Sanki Derin'in gidişini kutluyorduk. Burcu o gün hiç gelmezdi yanımıza hiç uğramazdı. Yanlış buluyordu bunu, kızıma annesinin doğum gününde öldüğünü söylemememi yanlış buluyordu. Arada dili sürçüp Derin derdi Deniz'e. Aynılardı çünkü tek fark onun yaşında olamamam ve onun benim kızım olmasıydı. Duygu ve Arif de artık çok sık gelmez oldular. Evlendikten sonra iki çocukları oldu ilki kız, adını Mercan koydular. Mercan ile birlikte sık sık geliyorlardı Duygu tekrar doğum yaptı bir sonraki de erkek oldu. Arif ve Emel teyze buna çok memnun oldular onun adını ise Ömer koymayı tercih ettiler. Amcamın ismini yaşatmak istediler. Evde sadece üç kişi kalmıştık. Ablam olmasaydı ben bu yükün altından kalkamazdım. Çoğu zaman Deniz'e annelik yaptı hep yanımızdaydı. Oysa ki Derin Burcu'nun da  bize destek olmasını isterdi. Ama Burcu Derin'in ölümünün onun yüzünden olduğunu düşünüyordu.  Deniz'e her baktığında vicdan azabı çekiyor bu yüzden ona sevgi göstermiyordu. Deniz buna çok üzülüyordu biliyorum. Burcu da üzülüyordu hatta bazen bu eve gelme sebebinin Derin'i özleme nedeni olduğunu düşünüyordum çünkü kızımız annesinin kopyasıydı. Sadece Deniz'in doğum günlerinde yatak odamda uyumaya giderdim. Derin'in sancılandığı saatte yatağımıza uzanır onun o günkü yattığı yere hüzünle bakardım. Bu odaya daha Deniz bile girmemişti, ablam bana yeterince zaman tanıdı bu konu ile ilgili. Deniz'i artık bu odaya sokacaktım annesinin uyuduğu odayı görmek onun hakkıydı. Derin'in ölümünden tam 21 yıl sonra bu odaya ilk defa  bir kadın girecekti. 2. Derinim adım atacaktı onun sesi dolduracaktı bu odayı onun bakışları onun gülüşleri onun kokusu. Derinimin her yeri tazelenmiş bir biçimde karşımda duruyordu sanki. "İyi ki annene bu kadar çok benziyorsun"

Ne yani, benzemesem sevmeyecek miydin beni?

Kızım ben öyle mi dedim, onun kadar güzelsin onun kadar saf ve temizsin. Senin sayende tutunuyorum hayata.

"Canım babam." diye boynuma atladığı sırada karşımda Burcuyu gördüm kollarını birbirine kenetlemiş bana bakıyordu. Denizin sırtını sıvazlayıp yanıma çekince Burcu ile Deniz göz göze geldiler. "Burcu teyze hoş geldin." Deniz ne kadar Burcu'dan çekinse de ona olabildiğince sıcak davranıyordu. Burcu cevap vermeden gözleri büyük bir nefretle veya bu kin de olabilir bilmiyorum ama korkutucu bir biçimde bana bakıyordu. "Kuzey, ona ne zaman anlatacaksın? Sence de zamanı gelmedi mi?" Neyden bahsettiğini anlamıştım, Deniz doğduğundan beri onun bu sırrı öğrenmesinden korkuyordum. Çünkü kendinden nefret etmesini annesinin onun yüzünden öldüğünü düşünmesini istemiyordum. Bunu bu zamana kadar saklamak epey zor olmuştu, şimdi öğrenemezdi. Bu gün öğrenmemeliydi bunu. Deniz ikimize de şaşkınlıkla bakıp "Baba, bilmem gereken bir şey mi var?" Deniz'in sesi kulağımda yankılanıyordu bilmesi gereken onca çok şey vardı ki hepsi de hakkıydı ama öğrenmemesi en doğrusuydu bana kalırsa. Ben Deniz'e, Derin'in hiç kötü yanlarını anlatmadım zaten kötü bir yanı da yoktu benim sevgilimin. Tanıştığımız yeri biliyordu kızım ama nasıl tanıştığımızı neleri  atlattığımızı bilmiyordu. Çoğu gerçeği pembe birer yalan olarak anlatmıştım ona. Tamam belki hatalıyım kötü yaptım ama her şey kızım için ve bundan sonra da öyle olacak. "Deniz odana git." endişelenmeye başlamıştı bunun farkındayım. "Kuzey ne oldu, kızının senden nefret etmesinden mi korkuyorsun?" Deniz odasına gitmeye hızlanmıştı ki Burcu'nun bu sözü karşısında dona kaldı kaşlarını çatıp bakışlarını "ne diyor bu" der gibi gözlerime sabitledi. "Burcu neden yapıyorsun bunu bana? Derin şuan seni böyle görseydi... konuşalım içeride anlatacağım sana neden Deniz'e Derin'i bu şekilde anlattığımı." Söze Deniz atladı. "Baba ne diyorsun? Neler oluyor, annemi nasıl anlattın ki bana, neyi açıklıyorsun?" "Kızım anlatacağım aşağı inin Burcu hadi." Burcu sanki pişman olmuş gibi suratıma bakıyordu Deniz gerçekten öfkeli gözüküyordu ki haklıydı. "Ben yalnız kalmak istiyorum. Odamdayım baba!" dinlemek istemiyordu kaçıyordu ama onunla yalnız konuşmak ikimiz için de iyi olacaktı. Deniz odanın kapısını çarparak içeriye girdi Burcu da bana yaklaşmaya başladı her adımında gözleri biraz daha doluyor mahçupluğunu hissediyordum. Yatak odasının kapı girişinde sabit bir şekilde duruyorken Burcu'nun gözleri içeriyi süzmeye başladı. O an anladım aslında ne kadar çok acı çektiğini. Belki de Derin'i bize unutturmamaya çalışıyordu. İstemiyordu hafızalarımızdan silinmesini ki zaten unutamazdık. Derin benim aşkımın dönüm noktasıyken onu nasıl unutabilirim. İçeriye öyle özlemle bakıyordu ki Burcu da kendimi gördüm gerçekten benim kadar acı çektiğini hissettim. Elimle girmesi için işaret ettim, o da biliyordu bu odaya kimseyi sokmadığımı az önce kızım girmişti şimdi de Burcuyu davet ediyordum içeriye. Gözlerini bana çevirdi emin olmak ister gibi cevabını aldıktan sonra bir adım attı odaya doğru bir adım daha. Yatağa yaklaştıkça hıçkırıkları çoğalıyordu. Yatağın ayak ucuna çökerek ağlamaya devam etti. "Özür dilerim, özür dilerim...Benim yüzümden, yaşadığınız her şey benim yüzümden. Derin yaşayabilirdi o an ambulansı arasaydım şuan hayatta olabilirdi. Derin şuan kızını büyütüyor olabilirdi o kara toprağın altında değil de burada seninle uyuyabilirdi." Aslında pek de Burcu'nun sandığı gibi değil onun yüzünden olmadı hiç bir şey kafasını koyup ağladığı yatağın ayak ucuna diz çöktüm bende onun gibi "Burcu senin o an hemen ambulansı araman da bir şey ifade etmezdi çünkü biz hemen durumu fark edip yukarıya çıkmıştık zaten. Hastaneye vardığımızda ise Deniz dünyaya gelmiş fakat Derin'in cansız bedeni sedyenin üzerindeydi. Deniz'i ilk Derin'e doğru uzattılar. Deniz'in ağlama çığlıklarının üzerine benim kucağıma bırakıldı Deniz. Sanki ikimiz de Derin'in gidişine ağlıyorduk. Burcu inan senin hiç bir suçun yok. Seninle defalarca konuşmaya çalıştım ama kaç yıl geçerse geçsin bizim acımız hep tazeydi sen kaçtıkça ben cesaret edemedim özür dilerim. Deniz'e anlatamadım annesinin doğum anında öldüğünü çünkü ben onun hayallerini öyle güzel süsledim ki bebekliğini ona öyle güzel anlattım ki kafasında çok güzel bir aile tablosu oluşturdum. Onu yıkmak istemedim onun doğum gününü suçlulukla geçirmesini istemedim. Belki de sen haklısın en başından ona anlatmalıydım ama inan Derin'in bana bıraktığı bu mükemmel kızı üzmek istemedim." kafasını yataktan kaldırdı ellerimi tutup "Sen mükemmel bir eş mükemmel bir baba ve mükemmel bir adamsın. Derin'de Deniz'de sana sahip oldukları için çok şanslı." ellerimi tutan elleri sıvazlayarak "Yanılıyorsun asıl mükemmel olan onlar" dedim. Odayı biraz daha inceledi "Her şey o günkü gibi gözüküyor." Hafif bir tebessümle "Çünkü her şey o güne ait. Hatta kendimi bile ben o günde bıraktım." Kafasını sallayarak odadan çıkmaya yeltendiği sırada kapı tık tıklandı. Şaşırmıştım çünkü ben bu odadayken genellikle rahatsız edilmezdim. Daha cevap bile veremeden kapı ardına kadar açıldı. "Kuzey! Deniz... peşinden git!." Ne olduğunu anlamamıştım ablam kapının orada duruyor benim Deniz'in peşinden gitmemi söylüyordu peki ya "Deniz nereye gitti ki?" Ablam telaşla yutkunarak anlatmaya çalıştı. "Kapıyı dinliyordu bende merdivenlerden çıkarken gördüm hem ağlıyor hem de ağzını tutuyordu ses çıkmasın diye seslenince de koşarak çıktı evden bul onu hadi!." Her şeyi duymuş muydu yani? Nerede bulacaktım şimdi onu buralara yakın koşarak gidebileceği tek yer...evet tek yer o yer sahil. Sahile doğru koşmaya başladım, aklıma Derin'i ilk gördüğüm an geldi tekrar, umarım bir şey yapmaz kendisine. Umarım geç kalmam, Deniz sakın yapma kızım, sakın bana bu acıyı yaşatma güzel gözlüm. Sahile vardığımda ortalarda yoktu. Biraz oraları kolaçan ettikten sonra buraya gelmediğini anladım. Belki gelir diye bekledim ama gelmedi. Derin böyle kötü hissedince annesi ile konuşmaya giderdi acaba Deniz de mi? Neden başından beri aklıma gelmedi ki? Hemen eve dönüp arabayı aldım yeterince zaman kaybetmiştim bile. Mezarlığa vardığımda gerçekten de oradaydı. Annesiyle ilk defa böyle içten konuşuyordu. "Annem benim yüzümden ölmüşsün, babam benim yüzümden bu kadar acı çekmiş. Benim yüzümden gencecik yaşta toprak olmuşsun. Seni geri getiremem ama babamın üzülmemesini sağlamak için elimden geleni yapacağım. Hem sen psikologmuşsun sırf babam öyle istiyor diye psikiyatri bölümü okuyorum. Fiziksel olarak çok benziyormuşuz babam öyle söylüyor. Ama sen daha güzelsin. Babam gözlerimin içine her zaman özlemle baktı bende hep seni aradı. Özür dilerim anne ama ona istediğini veremedim. Her doğum günümde köşeye çekilip ağlarken görüyordum onu. Tahmin ediyordum zaten böyle bir şey ama bilemezdim. Bilseydim senin ölüm yıl dönümünde pasta kesip mum üfler miydim? Bilseydim sürekli gülmeye çalışır mıydım? Annem benim için kendini feda etmişsin, canım çok yanıyor anne içim kanıyor. Seni göremem senin sesini hiç duyamamam sana bir kez olsun anne diyememek o kadar canımı yakıyor ki. Anne sevgisi ne bilmiyorum koca bir boşlukla 21 yıl geçti. Seni hiç görmesem de seni babam kadar iyi tanıyorum halam bana seni az çok anlatıyor. Babamın yanında olabildiğince sen olmaya çalışıyorum belki böylelikle özlemini giderebilir. Bana tatlı bir tebessümle bakıyor. Bu da bana ilaç gibi geliyor."

Ben ne yapmıştım böyle küçücük kızımın omuzlarına ne kadar büyük  yükler yüklemiştim. Onu nasıl bir enkaz altında bırakmıştım ben böyle. Yaptıklarımın farkında olmadan Denizimi Derinim yapmaya çalışmışım. Yavaşça Denize yaklaşıp onu omuzlarından tutup kendime doğru çektim. Kim olduğumu gördüğü an "baba " diye haykırarak sarıldı. kızımızı çok üzmüşüm Derin affet beni. İkimizde ağlıyorduk artık kendimize gelmemiz gerekiyordu artık yaşamaya başlamamız gerekiyordu. Gerçekten yaşamaktan bahsediyorum gülmekten korkmadan mutlu olmaktan ürkmeden, ağlamaktan çekinmeden yaşamak istiyorum artık. Derin bir yerlerden bizi izliyorsa eğer böyle olmamızı isterdi. 21 yıl boyunca o da bize üzüldü belki. 


.......

BİR KAÇ HAFTA SONRA 

Burcu ile Deniz gerçekten iyi anlaşmaya başlamışlardı. Arifleri de sık sık yemeğe çağırıyorduk, artık eski aile bağlarımız tekrar kuvvetleniyordu. Anlatılacak o kadar çok şey vardı ki. Herkes gülen gözlerle büyük heyecanla yemek sofrasında bir şeyler anlatıyordu. Deniz çok mutluydu, sanki yanımda oturan güzel karımdı ama değil, bunu biliyorum onun kopyası gibi ama yanımda oturan benim dünyalar güzeli kızım. Yüzündeki koca gülümsemeye bakarak ben de çok mutlu oluyordum. Sofrada Duygu, Arif, Burcu, Emel teyze, Mercan ve Ömer, ablam, Deniz vardı. Bu gün gerçekten 21 yıl sonra ilk defa mutluluğu tadıyordum ve biliyorum Derin şuan yüzünde kocaman gülümsemesiyle bizi izliyor. Güzel gözleri mutluluktan doluyor ve bana küçük bir buse kondurup annesinin yanına gidiyor. Geceleri belki de Deniz'in rüyalarını süslüyor onu yalnız bırakmıyor. Hayatımın değerlisi, yeşillerinde kendimi bulduğum kadın, nefes almanın ne demek olduğunu bana öğreten insan. Sen yaşasan da yaşamasan da ben hâlâ sana aşığım ve ömrümün sonuna kadar sana sadığım. Seni çok seviyorum gece kuşum.



                                                                              SON

Aşkın Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin