Tüm olaylar arka planda kalmış herkes Arif'in duruşması için hazırlanıyordu. Duygu her ne kadar dava ya katılmayacak olsa da kapıda bekliyordu. Polisler Arif'i eli kelepçeli olarak getirirken Arif'in gözleri Duyguda idi durup suratına bir müddet baktıktan sonra kollarından tutan iki polise "izin verir misiniz?" dedi. Polisler kollarını bırakıp ondan birer adım uzaklaştılar. Duygu ne kadar gözlerini ondan kaçırmaya çalışsa da onu görünce kızgınlığı ve nefreti arka planda kalmıştı. Arif ona pişmanlıkla bakarken konuşmaya başladı.
Duygu inan senden başkasını sevmedim ve senden başkasına bakmadım. Beynim neler olduğunu anlamadığım bir şekilde bana kötü bir oyun oynuyor. Seni ne kadar üzdüğümün farkındayım ama ben de böyle olmasını istemem. Derin bende bir hastalığın olduğunu söylüyor. Bana belki inanmıyor olabilirsin ama seni kendimden ve dünyadaki her şeyden çok seviyorum. Bedenimdeki ikinci kişi neler yaptı tam anlamıyla bilmesem de kaba taslak farkındayım neler olduğunun. Burcu'ya neler yapmaya çalıştığımın da farkındayım gerçekten kendimden utanıyorum fakat bunların hiç birini ben yapmadım. Ben seni asla aldatmam ben seni sevmekten asla vazgeçmem ne yaptıysam seni ne kadar çok üzdüysem özür dilerim. Çok pişmanım.
Hem Arif hem de Duygu ağlıyordu. Duygu susmayı tercih ederken Arif konuşmaya devam etmeyi seçti. " Duygu...." içeriden biri çıkıp " mahkeme başlıyor lütfen herkes yerlerini alsın " diye seslendi. Arif başını eğip polislerin eşliğinde yerini aldı. Davaya Duygu da katılmaya karar vermişti.
Dava sırasında herkes şikayetini geri çekti böylelikle rapora da gerek kalmadı. Arif'in halini görünce ona inanmışlardı. Tokmağın sesinin ardından "Gereği düşünüldü, sanığın ruh sağlığının yerinde olmadığından dolayı ve şikayetlerin geri çekilmesi ile birlikte sanığın serbest kalması uygun görülmüştür." Arif önünde ellerini birleştirmiş boynunu önüne eğmiş duruyordu. Kimsenin suratında sevince dair bir kırıntı yoktu. Mahkeme salonunu boşaltırken Arif en sona kaldı. Kuzey kapıda onu bekliyor Duygu ise koşar adım buradan uzaklaşıyordu. Duygu'nun peşinden gitmeye karar verdim. Arkasından seslenmeme rağmen durmuyordu. En son bir parka oturdu, nefes nefese yanına oturdum. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken Duygu'nun suratına bakıyordum. Suratıma yaşlı gözlerle bakarken "Derin ne yapacağımı bilmiyorum..... bir yanım git diyor terk et bu şehri terk et Arif'i terk et herkesi uzaklaş yok say diyor. Ama....diğer yanım bırakma onu diyor, seviyorsun kaçma diyor, ona inanıyorsun ve en çok ihtiyacı olduğu zaman ondan gidemezsin diyor. Neye karar vereceğimi bilmiyorum ne yapmam gerektiği hakkında en ufak fikrim yok. Eğer gidersem annemi, kardeşlerimi, seni, Kuzey'i..... ARİF'i bırakmış olacağım ve büyük ihtimale benden nefret edeceksiniz." Sözünü keserek "Nefret etmek mi?... Neden bu şekilde düşünüyorsun, neden senden nefret edelim? Sen sana ihtiyacın olan şeyi yapmış olacaksın ve ne yaparsan yap Arif de dahil kararına herkes saygı duyacak inan bana. Bizi düşünerek değil kendini düşünerek hareket etmelisin önceliğin kendin olmalı unutma bunu." Kafasını salladı sanki gözyaşları akmak için sabırsızlarmış gibi aralıksız akıyordu, sanki her bir gözyaşı akışında kederleri ikiye üçe katlanıyordu daha çok ağlıyordu. Hıçkırıklarının arasına bir cümle sığdırdı. "Bu gece karar vereceğim." Gitmesini istemiyordum ama onun iyi olması için her şeyi yapabilirdim.
Sessiz bir akşam yemeğinden sonra herkes odalarına çekildi salonda Kuzey ve ben kalmıştık sadece, bu gece Burcu da bizde kalmıştı malum Arif hapishaneden çıktı ve oda haliyle biraz korkuyor. Arif'i mahkemeden sonra kliniğe yatırdık çok değil 4 ay kadar gözaltında tutulacaktı. Seansların ardından daha iyi olacağı mümkündü ama bunun yanında Duygu'da destek olsa her şey ışık hızında olabilirdi. Ama buna Duygu karar verecekti ona zorla hiç bir şey yaptıramazdık. "Biz de yatalım mı hayatım?" büyük bir nefes alıp verdikten sonra "Ben Duygu ile konuşacağım, bu İzmir olayı." Hafif kaşlarını çatıp gözlerini büyüterek "Hala mı aynı konu, biz bunu konuşmuştuk gitmeyecekti."
Sevgilim bunu sadece sen söyledin o sana cevap vermedi hatırlatırım. Hem ona hiç bir şeyi zorla yaptıramayız kaç yaşında kız kendi kararlarını kendisi verebilir.
"Veremez çünkü doğru bir karar vermiyor. Hiç bir yere gidemez bunu şimdi yanına gidip konuşacağım." Merdivenlere doğru hızlandığı anda kolundan tutup onu durdurdum. "Kuzey, ne karar verirse versin ister doğru bir karar olsun bu ister yanlış bir karar olsun ona saygı duymalıyız. Bizce yanlış olan bir karar kim bilir belki onun için en doğru şey. Veya bizim doğru gördüğümüz şey kesinlikle yapmaması gereken bir şey bunu bilemezsin o da bilemez denemekten başka çaresi yok ve deneyecek. Bizde onun arkasında duracağız." Kuzey sinirlerini yatıştırmaya çalışırken "Onunla konuşacağım ve gitmesine izin vermeyeceğim"
Kuzey bırak biz kıza kıza konuşalım onunla, hem dediğim gibi ne karar verirse versin arkasında duracağız. Biliyorum ona zarar gelmesinden korkuyorsun ama o aklı başında bizim yaşımızda bir birey karışma ona tamam mı?
Tamam ama kalması için ikna etmeye çalışacağına söz ver.
"Hayatım ben de çok istiyorum kalmasını zaten ısrar edeceğim ama vereceği karara karışmayacağım. " Kafasını tamam dercesine salladı yukarı çıkarken Duyguyu nasıl ikna edeceğimi düşünmeye başladım, gitmesini kimse istemiyordu ve en önemlisi Duygu bile istemiyordu gitmeyi. Çünkü korkuyordu yanlış karar vermekten, hayatının kötü gidişatını biraz daha kötüye gitmesinden. Yalnız kalmaktan, canının yanmasından, o başka bir şehirdeyken burada olanlardan habersiz olmaktan ve bizleri unutmaktan korkuyordu. Duygu'nun kapısını çalıp içeri yavaş adımlarla girdim tahmin ettiğim gibi uyumamış gözlerini bir yere sabitlemiş olacakları düşünüyor ve vereceği kararı hesaplıyordu. Yatağın ayak ucuna oturup beni fark etmesini bekledim. Çok geçmeden gözleri gözlerimle buluştu, daha kararını verememişti ama gözlerindeki korkuyu ve kararsızlığı hissetmiştim. "Neye karar verdin?" Omuzlarını silkerek "Bilmiyorum" cevabını verdi. Hafif bir tebessüm ettikten sonra "Bir karar vermek zorunda değilsin, buradan gitmek zorunda da değilsin. Farkındayım ne istediğini sen de bilmiyorsun ne yaparsan daha az yaralı çıkarsın onu tartmaya çalışıyorsun ama inan birlikte olursak her şeyi daha kolay atlatırız."
Gerçekten atlatabilir miyiz?
Tabi ki bunlar ne kadar aşılması zor durumlar gibi gözükse de aslında zor diye bir şeyin olmadığını sen de göreceksin.
O halde....kalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkın Dönüm Noktası
RomanceKuzey'in hayatında bilmediği o kadar çok şey var ki, belki de kim olduğunu bile bilmiyor. Önüne bir fırsat çıkıyor denize düşmeden yakalaması gerekiyor o fırsatı yoksa ellerinin arasından kayıp yok olacak. Aslında hayatını tam anlamıyla yaşanacak bi...