Burcu konuşuyor

50 1 0
                                    


"Ben Burcu'nun yanına gideceğim sende Duyguyla konuş istersen." yüzüne hınzır bir gülüş yayılırken "Halletim ben onu" dedi. Ne zaman halletmişti, ne ara konuşmuştu, ben anlamaya çalışırken açıklamaya başladı bile "Hastanede Duyguyu arayıp hastaneden çıkmasını sağlayan kişi kim sence?" inanmıyorum ya o planlamıştı bunu gerçi neden şaşırıyordum ki tahmin etmeliydim tabi o anki heyecandan dolayı farkına varamamıştım. Göğsüne sert bir yumruk atarken "Çok fenasın" dedim. göğsünü tutarak " Aahh ciğerimi söktün." kıkırdayarak söylemişti bunu "Bak bir de dalga geçiyor, geliyor bir tane daha" yumruğumu havaya kaldırarak ona tehdit savuran bakışlarımı yolluyordum. Ellerini havaya kaldırarak "Sakin ol sevgilim, bebeğimiz korkacak. Kocasını döven bir anneden hoşlanacağını sanmıyorum." Onun bu gülüşü bu bakışı bana dünyaları verirken neden bu kadar kırıldığımızı düşündüm. Aslında birbirimizi çok sevdiğimiz için en ufak kelimemiz canımızı bu kadar çok yakıyor. Bir tek soğuk bakışımız içimize ateş düşürmeye yeterken gerçekten ağır sözler sarf etmiştik. Birbirimize iğrenen gözlerle baktık daha doğrusu bunu ben değil Kuzey yaptı. Ben ona öyle bakamam o da sinirlendiği için öfkeli olduğu için yaptı bunu. Normalde kolay sinirlenen bir insan değil ama kızgınlığı çabuk geçmiyor bunu yeneceğini biliyorum. Hatırlıyorum da ablası geldiğinde ne kadar çok sinirlenmişti. O zaman da beni kırmıştı. Birbirimize destek olacağımız yerde her seferinde birbirimize zarar vermiştik. Ama aynı şey benim başıma gelince ne kadar sinirli olsam da, ne kadar öfkeli olsam da ne desem de bana sinirlenip darılmıyor hatta yanımdan ayrılmıyordu. Kendime gelene kadar elimi bırakmıyordu. Aslına bakarsanız benim de aynısını yapmam lazımdı benim de onu yalnız bırakmamam lazım söylediklerini aldırmadan elini tutmam hiç bırakmamam lazımdı olması gereken bu.   Sadece kendi açımdan bakmadan her ikimize de iyi gelecek olanı yapmam gerekiyordu. "Seni çok seviyorum BAY ÇOK BİLMİŞ." Neşeli bakışları gitmiş yerini duygularını fazlasıyla anlatmaya yeten bakışlar almıştı. "Bende seni çok seviyorum GECE KUŞU" onun taktığı bu isme bile aşıktım artık... Yanağına küçük bir buse kondurduktan sonra odadan çıktım. Burcu'nun odasına geçmeden önce mutfağa inip iki bitki çayı aldım. Tahmin edin hangi bitki? Tabi ki papatya. Bana da Burcu alıştırmıştı zaten papatya çayını, geceleri uyandığımda elinde fincanla gelirdi yanıma, o fincanı gördüğümde bilirdim ki papatya çayı var içinde. Odasına girdiğimde kitap okuyordu "Ben geldim." Gülümseyerek uzandığı yerden doğruldu "İyi ki geldin." Canı bir şeye mi sıkkındı yoksa konuşacağı bir şeyler mi vardı? Fincanı ona uzatarak "Bir sıkıntı mı var?" dedim. Fincanı ellerinin arasına aldıktan sonra fincana bakıp tebessüm ederek omuzlarını silkti. "Anlat hadi." Öyle güzel dostluğumuz vardı ki onu kaybetmekten çok korkuyordum "Hani dün seni bırakıp arabaya bindim ya." Kafamı sallayarak ona onay verdim.  "Derin, özür dilerim biliyorum dinlemeliydim seni ama Arif'in bana yapmaya çalıştığı şey çok ağrıma gitti. Sende öyle Arif'e destek verince olayın aslı ne olursa olsun duymak istemedim." Olay demek ki Kuzey'i yalnız bırakmamak falan değilmiş asıl olay Burcu'nun sahiden beni dinlemek istememesiymiş."Burcu, Arif sandığın gibi...yani.." Burcu beni bu durumdan kurtarmak adına "Biliyorum, Nil anlattı."dedi. "O zaman hasta olduğunu da biliyorsun." kafasını sallayarak başını öne düşürdü pek ikna olmuşa benzemiyordu. "Derin..gerçekten kırıldım ama..tamam Duygu da kırıldı belki, belki onun canı daha fazla yandı bilmiyorum ama o gün Kuzey beni merak edip gelmeseydi neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum." Burcu'nun ardından konuşmadım bir müddet sessiz kaldıktan sonra Burcu o günü anlatmaya başladı. "Arif o gün geldiğinde, şirkete geç kalmamak için hazırlanıyordum. Arifin de beni almaya geldiğini düşünerek açtım kapıyı. Ona olan güvenimi böylesine sarsacağını nereden bilebilirdim ki? Nereden bilebilirdim bana bunu yapmak isteyeceğini? Kapıyı açmamla üstüme atılması bir oldu. Ne kadar konuşmaya çalışsam da dinlemedi, önce bana sevgisini, aşkını, iğrençliklerini bağıra çağıra anlatmaya başladı. Ne kadar SUS! diye yalvarsam da beni dinlemedi. Susturdu beni her seferinde kaçmamız gerektiğini söyledi, dediklerini yapmayıp itiraz edince de odaya kapadı beni. Üstünü çıkarmaya başladığı an kapı zilini duydum o zil sesinin bir gün benim hayatımı kurtaracağı aklımın ucundan geçmezdi. Kapı zili ısrarla çalıyor ama Arif bana yaklaşmaya çalışmakta daha ısrarcı. Kapı zili susmayınca kapıdakini göndereceğimi söyleyip ellerinin arasından sıyrıldım. Kapıda Kuzey'in sesini duyduğumda kapıyı açmaya korktum. Kuzey'in dostuydu Arif ve onu da hayal kırıklığına uğratmasını istemedim. Kuzey kapının önünden ayrılmadı, buna ne kadar sevinsem de kapıyı açacak cesaretim dahi yoktu. Kuzey apartmanın içinde bağırarak benim içeride olduğumu bildiğini söylüyordu. Ona cevap olarak şunları söyleyebildim sadece "Kuzey GİT!!" Hem ağlıyor hem de bu durumdan kurtulabilmek için Allah'a yalvarıyordum. Görmesin diye Arif'i, böyle aç bir canavar gibi görmesin diye.  Ama bana zorla da olsa o kapıyı açtırdı Kuzey. İçeriye girdiğinde evde bir kişinin daha olduğunu sessiz olmasını ve gitmesi gerektiğini söyledim. İçeriye bakmak istedi  Odama doğru attığı her adımda biraz daha ürperiyordum. Eli odamın kapısının koluna değdiğinde Arif'in yok olmasını diledim. Kuzey kapıyı araladığında Arif odanın içinde sakalını sıvazlıyor aşağı yukarı yürüyordu. Kuzey'in yüz ifadesi bir anda değişime uğramış kaşları çatılmıştı ama buna keza Arif intikam almışçasına bir yüz ifadesi takınıyordu, sonrası da bildiğin gibi işte." Olayı tüm çıplaklığıyla anlatmıştı ve eminim ilk bana anlatışıydı bunlar çünkü Burcu bu kadar açık hiç bir şeyi kimseye anlatmaz. Kafasını eğmiş ağlıyordu tek bir cümle daha döküldü titreyen dudaklarından " Ben bunları yaşamışken bana çıkıp onu bu olanlardan sorumlu tutamazsın diyorsun, söylesene ben ne diyebilirim ki sana?" Onun açısından bakılacak olursa sonuna kadar haklıydı. Arif bu kadar ileri gitmişken Burcu'ya onu affet diyemezdim. "Burcu, haklısın farkındayım sen bu kadar çok şey yaşamışken sana çıkıp şikayetini geri çek demem düşüncesizce, özür dilerim..ama bir de Arif açısından bak yaptığı hiç bir şeyi aslında o yapmadı bu hastalık öyle bir şey ki adam öldürse bile sorumlu tutamayız onu"  Burcu'nun ne hissettiğini anlıyorum, canı yanıyor. Belkide o gün aklından hiç çıkmak bilmiyor. Arif'in bir travma sonucunda bu hale gelmiş olması ne kadar beni üzse de Burcu haklı hem de fazlasıyla. Burcu'yu daha fazla üzmek istemediğim için konuyu kapatmaya karar verdim. "Kapatalım konuyu daha fazla üzülme." Derin bir nefes aldı çayından bir yudum içtikten sonra suratıma ümitsizce baktı "Anlıyorsun beni değil mi?" Tabi ki de anlıyordum ben olsam ben de aynı tepkiyi verirdim sırtını sıvazlarken "Anlıyorum" diye fısıldadım Arif'i bir şekilde oradan çıkarmak zorundaydım. 


Aşkın Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin