Dinlemelisin Beni

87 2 2
                                    

"Teşekkür ederim Emel teyze sen olmasan şuan kim bilir ne halde olurduk?" Ne diyorlardı ya ne demekti şimdi bu? "Derin hayatım merak etme dışarıda polisler pusu kurmuş kapıdan adımını attığı anda polisler ensesinde." İyide bunu nereden biliyordu, nereden haberi olmuştu. Midem bulanmaya başlamıştı kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Banyoya koşarak girdim istifra ederken yanımda Duygu'nun saçlarımı tuttuğunu fark ettim. Ben sormadan o söyledi "Aşağıya indiler Burcuyu almak için." Başım dönmeye başladığında konuşacak durumda değildim. Olduğum yere yığıldım. Sonrası yok bende zaten. Uyandığımda hastanede kolumda bir serum vardı ne olduğunu anlamamıştım, ilk önce biraz afalladım sonrasında taşlar yerine oturdu. Arif, Arif bunları nasıl yapmıştı? Düşüncelerimi dağıtan ses "Daha iyisin öyle değil mi?" Beyaz önlüğünden anladığım kadarıyla bu bir doktordu. "Sizinkiler karakola gitmişlerdi Emel hanım burada diğerleri de birazdan gelirler. Ben Emel hanımı çağırayım." Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki yetişemiyordum artık. Emel teyze içeri girdiğinde aklıma tek bir şey geldi. "Bebeğim, ona bir şey olmadı değil mi?" Emel teyzenin arkasındaki beyaz önlüklü adam güler yüzüyle bile beni sakinleştirebilirdi. "Korkulacak bir şey yok bebeğin gayet sağlıklı aşırı stres ve heyecandan dolayı şekerin düşmüş. Ama bundan sonra dikkat et bebeğin bu kadar adrenalini kaldıramayabilir." Kafamı aşağı yukarı sallarken Emel teyzeye Burcuyu sormak istiyordum. Gözlerimle sormuştum bile gülen yüzüyle beni sakinleştirmeye çalışıyor ve aynı zamanda elimi ellerinin arasına alarak konuşmaya başlıyordu "Korkma Burcu iyi." "Nerede?"

Karakola gittiler Arif'in cezası için.

Bana her şeyi baştan anlatır mısın?

Emel teyze sevecenlikle anlatmaya başladı. "Sesleri duyduğumda içeride hırsız olduğunu düşünerek hemen polisi aradım. Sonrasında sizin de seslerinz gelince onu oyalayacağınızı biliyordum. Kim için gelindiğini bilmiyordum ama sesin Burcu'ya ait olduğunu anlamıştım. Polisler geldiğinde ise kapıda bekleyeceklerini ve hırsızı serbest bırakmamızı söylediler. O tam kurtulduğunu düşünürken kapana kısalacaktı. Benim görevim ise Kuzey'e bir şekilde olayları anlatmaktı." " Nasıl anlattın peki biz bile fark etmedik." Emel teyze saçlarımı okşarken gülmeye başladı "Anlatıyorum ya güzel kızım bi sabır. Polislerden birinin polis kimlik kartını aldım. Kuzey bana baktığında ise gösterdim hemen anladı zaten sonrası doğaçlama oldu. Aşağı bıraktık gideceğini zannetti ama yakalandı. Duygu Burcu ve Kuzey'de şuan şikayet ve ifade için karakolda." Şimdi anlamıştım her şeyi, Emel teyze zehir gibiymiş de haberimiz yokmuş. "Bu bahsettiğimiz adam Arif dimi eminiz yani?" " Maalesef o, çok şaşırdım kızımın canı nasıl yandı kim bilir Burcu'da çok üzgün gözüküyordu." Üzgündü zaten Duygu kadar o da çok üzgündü. Ne olacaktı şimdi Arif hapse girince her şey düzelecek miydi? O gece gördüğüm kişi gerçekten Arif miydi? O kötü kahkahalar atan ve....bir dakika o mektuptan söz etmiş miydi? Evet etmişti yoksa lafı dahi açılmamış mıydı? Kahretsin hatırlamıyorum ama eğer konusu açıldıysa ve Kuzey bunu hatırlıyorsa çok kötü yandık demektir. Sanki Arif bizim Arif değildi bir başkası olmuştu. Yataktan hızla kalkarak "Benim Arif'i görmem lazım." dedim. "Kızım saçmalama daha yeni geldin kendine." "Emel teyze anlamıyorsun görmem lazım çok önemli, ciddi bir şey olabilir." "Sonra görürsün yat hadi dinlen biraz." Benim acil Arif'i bulup görmem lazımdı bu benim aklıma nasıl gelmez ya daha önceden nasıl anlayamam o mektubun normal biri tarafından yazılmadığını anlamalıydım. Daha önce bunu fark etmeliydim. Şimdi her şey daha kötü olacak. Buradan çıkmalıyım.

****** ****** ****** ******

Hastaneden bir şekilde çıktım ama hangi karakolda olduklarını bilmiyordum Duyguyu aradım. İlk aramama cevap vermedi ama ikinci aramamın ilk çalışında açtı. Fısıldayarak "Efendim" dedi. "Hangi karakoldasınız?" biraz sessizlikten sonra "Derin sen hastanede değil misin?" Bu soruları sormadan direk cevabı versen olmaz değil mi? "Duygucuğum neredesiniz?" "Off Derin atıyorum konum." "Bekliyorum." Telefonu kapadıktan bir müddet sonra konum geldi. Bir taksi bulup ona adresi gösterdim. Zaten hastaneye oldukça yakın bir yerdi. İçeri girdiğimde Arif'i ve diğerlerini bulmakta zorlanmıştım. Polis arkadaşlar yardımcı olmasalardı belki de bulamayacaktım. Köşeyi döndüğümde Duyguyu gördüm bağıra çağıra konuşuyordu onu dinleyen kişi ise... Arif, evet yanlış görmüyorum Arif elleri kelepçeli boynu önünde sadece dinliyor. Hiç bir şey söylemden sadece dinliyor hemen onların yanına gittim. Kuzey beni gördüğünde şaşırdı ama bir şey söylemedi. Arif ile göz göze geldiğimiz de ise "Sen de bana inanmıyorsun öyle değil mi?" dedi. Kafamdaki yapbozu tamamlamıştım sürekli herkesin neden? sorusuna cevap bulmuştum ama onlara nasıl açıklayacaktım. "İnanmıyor tabi. Arif sen söylediklerinin farkında mısın? Hatırlamıyorum deyip geçiştiriyorsun. Neler yaptığını hepimiz biliyoruz kimi kandırmaya çalışıyorsun?" Arif kafasını Duyguya çevirerek "Bana anlattığına göre Burcuyu seviyormuşum öyle mi Duygu sen iyi misin seni ne kadar sevdiğimi görmüyor musun?" İzlemekle yetiniyordum ama bir yandan da Arif'i bu travmadan nasıl kurtaracağımı düşünüyordum. Bunu o hapisteyken yapamazdım. "Bir dakika konuşmanızı bölüyorum ama eğer izin verirseniz Arifle özel konuşmak istiyorum." Herkes şaşırmıştı ağzı bir karış açık bana bakıyordu hepsi sanki onlara ihanet etmişim gibi. Ama ben onlara bakmamaya özen gösteriyordum bu izni de onlardan istememiştim zaten polis amirine sormuştum. Biraz düşündükten sonra "Çok uzun değil ama." dedi. Kafamı sallayarak onu boş bir odaya soktum. Polisler de kapıda dikiliyordu. Arif'in kelepçeli ellerine bakınca kötü oldum. Oturup ona da karşımdaki sandalyeyi işaret ettim. "Neden kimse bana inanmıyor?" "Arif iddia ettiğin şey çok ciddi doğru mu söylüyorsun?" "Allah aşkına anlatır mısın ne yaptım ben?" "Arif, Duygudan ayrıldığını ve üstelik ona Burcuyu sevdiğini söylediğini, Burcunun evini zoraki basıp uygunsuz bir halde Kuzey'e yakalandığını istifa edip Kuzey'e iğrenç bir mektup yazıp şuana kadar Burcuyu ele geçirmek istediğini amcasının yanında da sadece parası için olduğunu yazdığını ve ayrıca Burcuyu kaçırma teşebbüsünde bulunduğunu hatırlamıyor musun gerçekten?" Arif ben bunları anlatırken yüz ifadesi acayip bir hal almıştı korkmuş şaşırmış bir o kadar da üzülmüştü. "Hiç bir açıklamam yok bununla ilgili ama gerçekten hatırlamıyorum." Düşündüğüm şeydi bu sevinse miydim aslında Arif'in bunların hiç birini bilerek ve isteyerek yapmadığına? Yoksa üzülse miydim bu vakayı onda gördüğüme. "Dissosiyatif." Arif anlamamış gibi suratıma bakıyordu. "O ne demek?" "Arif sende dissosiyatif yani kimlik bozukluğu var buna çoğul kişilik de diyoruz." Gözlerimin içerisine korku dolu gözlerle bakarken "Yani ne olacak bana?" " Korkma sana elimden geldiğince yardımcı olacağım. Şimdi bu psikolojik hastalığın nasıl bir şey olduğunu anlatacağım iyi dinle fazla zamanımız yok." Kafasını sallayıp beni dinlemeye devam etti. "Kişilik bölünmesi olarak karakterize edilir. Bir kişilikten diğerine geçiş anidir. Ve geçiş yaptıktan sonra hasta yaşanan olayları hatırlamaz. Bu genellikle çocukluk dönemine dayanan bir rahatsızlıktır. Çocukken büyük bir travma geçirdin mi?" Biraz düşündükten sonra "Bilmiyorum" dedi. "Arif iyi düşün önemli hadi." İçeriye polislerin girmesiyle konuşmanın bitmiş olduğunu anladım. Arif'in kolunu sıvazlayıp "Sana yardım edeceğim korkma" dedim. Yanımdan geçerken "teşekkür ederim" diye fısıldadı. Polislerin Arif'i çıkarmasıyla bende kapıda bekleyen Kuzey ve diğerlerinin yanına gittim. Kuzey epey sinirliydi "Derin söylesene ne konuştun bu adi herifle, hala ne diye diyolog kuruyorsun bırak çeksin cezasını. Sen neden ona yardım edecekmişsin Derin anlamıyorum seni. Bu kızlara neler yaptığını sen biliyorsun nedir senin bu halin?" Arkadan bir polis "Arkadaşlar lütfen kavganızı başka bir yerde yapın." diye bağırınca Kuzey "Bırak ya bununla kavga bile edilmez baksana kimin yanında duracağını bilmiyor." dedi. Bu dediğine kırılmıştım ama Burcu, Duygu ve Nil'de aynı şekilde düşünüyorlardı biliyorum. "Kuzey dışarıda konuşalım bilmediğiniz şeyler var." Kuzey sinirle arkasını dönerken "Bilmediğimiz ne var Derin mektup mu mesela ya da başka bir pisliği mi ne?!" Dinlemek istemiyordu beni ama bir dinlese o da hak verecekti.

Aşkın Dönüm NoktasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin