Lütfen oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.BÖLÜM: "HATANIN BEDELİ"
Cesur Cerrahoğlu
İki gün önce
Pencerenin ardında durmuş bir elim cebimde diğer elimde yeni yaktığım sigarayla karanlığa bakarken eve geldiğimden beri Nisa'nın teklifini düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Canının hiç kıymeti yokmuş gibi değersiz soyadımın karşılığında böbreğinden vazgeçmesi canımı yakıyordu.
Sigaradan iç çektim, burnumdan verdiğim dumanı pencerenin camını puslandırdı elimin tersiyle sildim, kendi yansımama baktım düşünmeyi bırakmalısın dedim çünkü bu saçmalığı başlatan bendim, eğer o testi Asaf'a yaptırmasaydım Nisa aklını kaçırmış gibi bana teklifle gelmezdi.
Beynimi yemekten vazgeçtim, Nisa'yı bu hale getiren, çaresiz bırakan adam, Faruk Akçalı'yı düşünmeye başladım, sandığımdan daha tehlikeydi. Ona meydan okuduğumda sesindeki tehditvari tınıyı gözden kaçırmadım. Nisa'nın koluna vahşice atılması az kalsın oracıkta kolunu kırmama sebebiyet verecekti. Faruk Akçalı aşırı sinsiydi, elini kolunu sallayarak Nisa'yı alıp gidemeyeğini anlayınca yalana başvurdu ve yalan söylediğini bildiğim halde hiçbir şey yapamadım.
Benimle kalmak istemeyen Nisa'ydı, nedeni gidecek yerinin olmamasıydı eğer ona bu güveni verseydim gitmezdi.
"Hepsi benim suçumdu." diye tısladım dişlerimi sıkarken, sigaradan bir iç daha çektim. Yapabilseydim kendime ceza verirdim Nisa'yı birbaşına bıraktığım için vicdanım sızlıyordu ve teklifini sakince reddebilirdim konuşmamıza kaldığımız yerden devam eder ona istediği gibi yardım ederdim ve Faruk Akçalı, Nisa'yı götürürken arkasından pişmanlık duyarak bakmazdım.
Geri dönüşü olmayan bir hata yapmıştım sanki ama kalbim hatayı telafi edebileceğimi söylüyordu. Nasıl yapacağımı iyi biliyordum. Nisa tehlikedeydi. Biran önce Sevda'yla konuşmalıydım. Kabul etmeyeceğini bildiğim halde şansımı deneyecektim ve soyadımı yardımın karşılığını almadan Nisa'ya verecektim.
Sigara beni sakinleştirmese de içmeye devam ettim, düşünmekten yoruldum. Karanlık bile bu gece bana iyi gelmiyordu. Pencereden uzaklaştım, koltuğa oturdum, izmariti küllükte ezdim, bir kolumu bacağıma dayadığım gibi omuzlarım öne çöktü, bakışlarımı aralık bacaklarımda yumruk yaptığım elime düşürdüm. Nisa'nın korkudan fal taşı gibi açılmış gözleri aklıma gelince öfkeleniyordum.
"Neyin var Cesur?" Kafamı yerden kaldırıp mutfak kapısında elinde iki kupa bardağıyla dikilen kız arkadaşım Sevda'ya baktım, endişeli olduğumu anlamıştı ve büyüyen gözleri bana onu korkuttuğumu söylüyordu. "Kötü görünüyorsun, ne oldu?"
"Yanıma gel." dediğimde başını salladı, aramızdaki mesafeyi kapattı kupa parmaklarını sehpanın üzerine bıraktıktan sonra koltuğa oturdu ve bir açıklama yapmamı ister gibi yüzüme baktı. "Seninle konuşmam gereken önemli bir konu var."
"Dinliyorum." dedi, yumruk yaptığım elimi kavradı yavaşça okşadı, parmaklarım kendiliğinden gevşedi. Sevda önce rahatlamamı istiyordu, imkansızı istemek gibiydi ve ben Nisa'yı incinmemiş halde görmeden rahatlayamazdım artık.
"Bir öğrencim var, hayatı öyle zor ki..." Anlatmaya başladığım gibi Nisa'ın dağılmış yüzü aklıma geldi. "Babasından çocukluğundan beri şiddet gördüğünü söyledi, sefalet içinde büyümüş, ev dediği çatı harabeden farksız değildi." Sevda kendi gözlerimle gördüğümü anladı ve sessizce kaldığım yerden devam etmemi bekledi. "Yaşadığı mahalle serseriyle kaynıyor, İstanbul'da ne kadar neydi belirsiz varsa o mahallede yaşıyor sanki. Tüm bunlar bir tarafa babası onu zorla evlendirmeye çalışıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR/çürük koza(+18)
RomanceO sırtımı dayadığım bir ağaç değildi sadece. Güven veren bakışları benim yarınlarımdı. Sıcacık eli hayatımdaki en güzel şeydi. Ve varlığı...ruhuma güç veriyordu.